Emniyet Müdürülüğüne bir lafım yok. Kanunen ne yapması gerekirse onu yaptı.Fakat ortada tarihi bir haksızlık da yok değil.
Sorumluluk Zonguldak Belediyesi'nde.
Yılların sorununu bir türlü düzeltemediler.

Daha Zonguldak şehri kurulmadan M.Ö 'Sandaraka' adı verilen bu yerde tekneler var.Ulaşım tamamen deniz yolu ile yapılıyor. Ünlü gezgincilerin anlatımına göre bu bölgede 3-4 büyük pazar olmakla birlikte, toplamda 9 pazar yeri olduğunu vurguluyorlar.Haritalarda bunu destekliyor.
Bunlardan biri Ereğli, diğeri Zonguldak.

Tarihi haritalarda Çatalağzı`na "PSYLLA Emperion" adı veriliyor mesela. "Büyük Pazar Yeri" anlamında. Tion(Filyos) yine "Ghost Emperion (Cadı Pazarı)" olduğu gösteriliyor.
Zonguldak'ın hemen hemen tüm sahillerinde aslında pazar kuruluyor. Bunun nedeni ulaşımın sadece sandallarla yapıldığı dönemde pazarcılığı da yapan sandalcılar.
Yada pazar mallarını getiren de onlar. Pazara yolcu taşıyan yine onlar.
Tarihler boyunca Zonguldak'ın sandalcıları ve çekekleri hiç eksik olmamıştır. Bu Zonguldak tarihi ile neredeyse eş değerdedir.

Zonguldak'ta ulaşım 1900`lü yılların başlarına kadar deniz taşımaclığı ile sağlanıyordu.Daha liman yapılmadan önce de Sandalcılar ve Çekekler vardı yani zamanın taksicileridir.
İstanbul-Trabzon arasında "Deniz Yolu" var ve bu yolun en önemli duraklarından biride Zonguldaktır. Bazı gemilerden yolcular, sandalcılar tarafindan alırdı.
Mesela ulu önder Mustafa Kemal`in Zonguldak'a geldiğinde O'nu yatından alan Zonguldak sandalcılardır. Mustafa Kemal karaya sandaldan inerek çıkmıştır.
Hazır deniz taşımacılığından bahsetmişken ,uzun zaman önce duyduğum bir hikaye anlatmak istiyorum.
Zonguldak'ta en eski ve ünlü pastanesi, İstanbul Pastanesi'dir. Bu pastanenin neden "istanbul Pastanesi" olduğunu düşündünüz mü hiç?
Daha Karadeniz Bölgesin'de ulaşım deniz yolu ile sağlandığı yıllarda Trabzonlu iki arkadaş/kardeş İstanbul'da pastane açmak için gemiye biner. Gemi Zonguldak açıklarına geldiğinde büyük bir fırtınaya kapılır ve Zonguldak limanına sığınmak zorunda kalır. Gemi yolcuları burada bir hafta süre ile mahsur kalır. İşte bu iki arkadaş,işci kentini gördükten sonra İstanbul'a gitmekten vazgecip, pastaneyi burada açmak için karar verir. Belki İstanbul'a gidemediler ama pastanenin ismini Istanbul Pastanesi koydular. O gün bugün Zonguldak`ta istanbul Pastanesi vardir. Bu pastane beraberinde Zonguldak`ta pastaneciliği de geliştirir.Zonguldak pastanelerinde ki kalite neredeyse hiç bir yerde bulunmaz.

1890'li yıllarda çekekler

Birinci Dünya Savaşı'nda Zonguldak'ı bombalayan Rus gemilerine mayınları yine Zonguldaklı sandalcılar döşemiştir.
1919`da Kurtuluş Savaşı başladığında, Anadolu'ya kömür ve cephane sevkiyatında Zonguldak sandalcılarına büyük görev düşmüştür. Anadolu`ya kömür ve cephane sevkiyatının en iyi İnebolu-Ankara gözergahından yapılması düşünüldü ve Inebolu`ya kadar deniz yolu kulanıldı.Bu yol daha sonra "Kurtuluş Yolu" olarak adlandırıldı. Hani, Anadolu kadını kağnılarla çepheye silah taşıyan fotorafları var ! Çoğu fotoraf bu yolda çekildi.

Zonguldak -İnebolu`ya da silah cephane ve kömür sandallar ve gırgırlarla taşındı. Buradan da kağnılarla Ankara`ya.. Kısacası sandalcılar bu tarihi sorumluluğu üstlenmişti.

1970`li yılların sonunda Zonguldak Sanat Okulun'a başladığımda derslerden kaçarak geldiğim yer Zonguldak limanı idi. Bugün "Sahil Kafe" olarak bilinen kahvehanenin önünde tek sıra oturaklar vardı. Genelde bu kahveyi o zamanlar balıkcılar kulanır, o taburelerde balıkcı sohbetleri yapılırdı. Liman daha yeni yeni aydınlanırken,sabahın ilk ışıklarında Karabatak kusları "batıp batıp çıkarken" hazır dersten de kaçmışken, o sohbetlere kulak kabartırdım. Kolumda ilk defa taktığım "fosforlu" saatime bakar Karabatak kuşlarının denize dalışından çıkışına kadar zamanı saatimden saniye tutarak hesaplardım. Merak edenler için; bir Karabatak 2 dakikaya yakın sualtında kalabiliyor. Benim yaşlarda olanlar hatırlayacaktır. O zaman Çekekler Liman iskelesinin hemen arkasındaydı. İskele üreinde "Sürmene" dedikleri bir lokanta vardı. Sürmene`nin altı ise Sandalcıların torba torba hamsi satığı yerdi. İskele yolu, Madenciler Lokali`ne kadar uzatılması ile çekekler oradan kaldırıldı ve daha arka taraflara verildi.
Zonguldak Liman ve Şehir bu zamana kadar çok değisiklilikler yapılarak yükseltildi. Önceden kumsal olan bu yerde beton bloklar ile desteklenerek yaklaşık 10 Metre yükselmiştir. Daha önce yapılan bir çok TTK`ya ait binalar yıkılmıştır.

Şimdi deniliyor ki ruhsatsız. Kağıt üzerinde belki belediyenin ihmalinden ruhsatsız konuşlanmış olabilirler.Belediye kendi çekekler için yer yapması gerekirdi.

Bazı yerel gazetecilerin sırf Emniyet ve Valiğe yaranabilmesi için çıkardıkları haberlere de içim acıdı.Sanki terör barınakları yıkılmışcasına haber yaptılar. Tamam Zonguldak Emniyet`in uygulamasını doğru bulmakla beraber bu balıkcılara yer bulması, Ruhsatlı yer yapılması yönünde haber yapilabilirdi.
Ben bunun çok insafsızca haber olduğunu düşünüyorum.

Belki Emniyetin bu uygulaması ile belediye harakete geçmek zorunda kalacaktır.Ama Zonguldak Belediyesi`nin ağır calışmasını göz önünde bulundurursam...!
Malesef yumurta kapıya dayanmadan bizim insanımız harakete geçmez.
Hatırlarsınız bundan çok zaman önce de Zonguldak Balıkcı Pazarına aynı uygulama yapılmıştı.Balık Pazarı`ndan balıkcıları, şu an Kozlu duraklarının olduğu alana taşımışlardı.Olmadı, yine eski yerine geldi.
Bana kalırsa Zonguldak balıkcı barınaklarından önce valilik binasının arka taraflara taşınması gerek.Polis lojmanlarının mesela... Zira Devlet vatandaşın en iyi kulanacağı yerleri zapdetmiş durumda.Valilik binası sanki 5 yıldızlı otelin manzarasına sahip. Zonguldak Belediyesi gibi Acılık yada Istasyon tarafına taşınması halkın daha çok yararına olacaktır..
Çatalağzı`na yapılan termik santraller kaç sene ruhsatsız olarak çalıştı. Tabusu olmayan yerleri satın alıp tabusu olmayan yere Santral Kurdular.O alan 1975 Planına göre spor tesisi olarak belirlenmişti.Belde Planlamasında herhangi bir değişik yapıldığını duymadım.Kimse onlara dokunamadı mesela.Sanırım kısa süre öncede Zonguldakspor`a yardim yaparak Valilikten ruhsat aldılar.

Şimdi, dışardan gelip kanunları uygulamak "idealist" olarak güzel gelebilir ama Zonguldaklı olmak başka bir şeydir. Hele bir de tarihini bilirseniz.

Sandalcılar, M.Ö`de vardı, Zonguldak Şehri kurulmadan önce de,liman yapılmadan önce de,Belediye olmadan önce de; Bence Limanin gercek sahipleri Karabataklar,Martılar,Sandalcılardır. Sandıraka`nın`ın en eski sahipleridir.Onların zaten ruhsatı gönüllerdedir.

Editör: Pusula Gazetesi