Cumhuriyetin ilk kenti olan Zonguldak'ta bugüne kadar binlerce maden işçisi yerin yüzlerce metre altındaki kömürü üretip ülke ekonomisine katkı sağlamak için şehit düştü. Bir dönem ülke ekonomisine katkısıyla Türkiye'nin lokomotifi konumundaki Zonguldak, şimdilerde ise sağlık ve çevre sorunları ile gündeme geliyor.
Çatalağzı beldesinde 4 yılda 152 kişinin kanser hastalığına yakalandığını anlatan Çatalağzı Çevre Koruma Derneği Başkanı Aydemir Akbaş, "Özelleştirme kapsamında santrallerin yapımında firmalara bazı muafiyetler verildi. Bu muafiyetler firmalara artı, bizlere ise müthiş eksi olarak döndü" dedi.
"ÇATES; devlet elinde işletilirken bizim herhangi bir sorunumuz yoktu"
2014 yılında özelleştirilen ÇATES'in devlet eliyle işletilirken gerekli denetimlerin yapıldığını hatırlatan Çatalağzı Çevre Koruma Derneği Başkanı Aydemir Akbaş, özelleştirme sonrası yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. Akbaş, "ÇATES devlet elinde işletilirken bizim herhangi bir sorunumuz yoktu. Çünkü gerekli denetimler yapılıyordu. Herhangi bir arıza olduğunda müdahale ediliyordu. Özelleşme sonrasında barajın tatlı su rezervlerinde eksiklik olduğu için işletmedeki yetkililer buraya tuzlu su bastı. Basılan tuzlu su oksitlenmeye sebep olduğu için bentte büyük bir patlak oluşturdu. Patlaktan sonra kül doğal olarak kurudu. Poyraz rüzgarları ile birlikte partikül bulutları şeklinde evlerimizin içine kadar girmeye başladı. Kül barajında oluşan çatlağı yaklaşık üç senedir yetkili birimlere aktarıyoruz. Bu sorunun giderilmesiyle ilgili bu güne kadar somut hiç bir çalışma görmedik. Akarsuyumuz bütün canlılarıyla beraber yok oldu. Bu sorumsuzluğun cezasız kalmamasını istiyoruz" şeklinde tepkisini dile getirdi.
"4 yılda 152 kişi kanserden hayatını kaybetti"
Beldede 4 yılda 152 kişinin kanser hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdiğini hatırlatan Akbaş, tek amaçlarının çocuklarının soluduğu havayı korumak olduğunu ifade etti. Akbaş, "Şu anda benim mahallemde 4 kişi kanser hastası. Ben tesadüf olduğuna inanmıyorum. Çatalağzı 4 senede 152 kanser hastasını kaybetti. Özelleştirme kapsamında santrallerin yapımında firmalara bazı muafiyetler verildi. Bu muafiyetler firmalara artı, bizlere ise müthiş eksi olarak döndü. Biz burada yaşanan çevre kirliliğinin bölge halkına karşı olan zararlarını araştırmaya kalktığımızda sürekli bir bent çekiliyor önümüze. Bizim tek amacımız çoluk çocuğumuzun soluduğu havayı korumaya çalışmak. Ülkemizin başka bölgelerinde HES projelerine bile ceza kesilirken, termik santrallerin bu kadar geniş bir koruma kalkanı altına alınması anormal bir derecede bizim dikkatimizi çekiyor" diye ifade etti.
"'Burada çocuğumu yaşatırım' diyen yetkili varsa, evimi santralin dibine yaparım"
Beldedeki yatırıma karşı olmadıklarını, bölgede 7 adet santral ünitesi olduğunu ifade eden Çevre Koruma Derneği Başkanı Aydemir Akbaş, "Bizim herhangi bir isimle veya her hangi bir firma ile sorunumuz yok. Biz yatırıma asla karşı değiliz. Ama buraya yapılacak her yeni santral, sanki burada ilk yapılacak bir santralmiş gibi gösterilmeye çalışılmasın. Bu çukurda 7 tane santral var. Hava kalitesi ölçümü yapılırken 7 ünite hesaplanarak yapılsın. Ondan sonra karar verilsin. Ellerini vicdanlarına koyup 'Burada çocuğumu Çatalağzı'nda yaşatabilirim' diyen bürokrat ve siyasetçi varsa ben o santralin dibine evimi yapıp yaşamaya hazırım" şeklinde çağrıda bulundu.
"Türkiye'ye en büyük fedakarlığı yapan şehir Zonguldak'tır"
Zonguldak'ın Türkiye'ye en büyük fedakarlığı yapan şehir olduğunu hatırlatan Akbaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Herkes bizden biraz fedakarlık istiyor. Osmanlı'dan sonra Türkiye'ye en büyük fedakarlığı yapan şehir Zonguldak'tır. Biz binlerce maden şehidi verdik. Şimdi de 'santral şehidi verin' diye bizden fedakarlık bekleniyor. Bizim verecek fedakarlığımız kalmadı. Şimdi sen gelip santrali benim dibime yaparsan kimse kusura bakmasın ama bunun adı takdir-i ilahi değildir. Bunun adı düpedüz cinayettir, çevre katliamıdır. Bizim çoluk çocuğumuzun anayasal hakkının elinden alınmasıdır."

Editör: Pusula Gazetesi