Şair-Yazar Hamit Kalyoncu'nın sosyal medya hesabında yayınladığı "Kalem-şer" başlıklı şiire, Şair Yazar Mevlüt Kırnapçı, Halkın Sesi Gazetesi'nde yayımlanan köşesinde yanıt verdi.
İki edebiyatçının tartışması okunmağa değerdi:
Önce Hamit Kamyoncu'nun yazdığı şiiri okuyalım:

KALEM-ŞER!..
Bir erbab-ı kalem hakkımızda kelam eylemiş
Aynı cümlede hem "değerli eğitimci" demiş
Hem de "çerez" edildiğimizi söylemiş, iyi mi?
Anlaşılan öfkesi başını döndürmüş beyimizin
Biz ki kabul etmemişken her devrin nimetini
[*][*][*]
Ciddiye almam gerekir miydi edilen bu kelamı
Bilemem amma kişi kendini bilmeli değil mi
Bir taşla iki kuş vurma kurnazlığı mı demeli
Laf ola beri gele de olsa belli hesabi olduğu
Küçük hesaplar değil sağduyu dizginler öfkeyi
[*][*][*]
Edebiyatla uğraşan kişi edepli olmalı en önce
Sonra solcu mu devrimci mi ne karar etti ise
Şair mi, yazar mı olacak kendi bilir diyelim
En önce büyüğüne küçüğüne saygılı olmalı
Edepli olmayı gözetmelidir kalemini bilerken.


Mevlüt Kırnapçı, bu şiire şu yazıyla yanıt verdi:

"KALEM-ŞER!"
Hocam, elbette ki ben seni kırmak istemem! Ve elbette ki biz seni seviyoruz. Bizim sevgimiz, saygımız, verdiğimiz değer, sıcak kucaklamamızın neyi eksikti de o fotoğrafın içine girdiniz? Siz ki 12 Eylül 1980 Faşist Darbesinin 1402'lik mağduru olarak uzun yıllar mesleğinizden uzak tutulup bedel ödediniz! Ondan hiçbir farkı olmayan KHK kararıyla aşından, işinden, öğrencilerinden kopartılan arkadaşlarımızın adlarının yukarıya jurnallenmesinde dahli olanlarla aynı fotoğraf karesinde yer almanızı, seni seven bir kardeşin olarak ben içime sindiremedim! Sen nasıl sindirdin hocam?
Hatırlar mısın, dönemin AKP şakşakçısı Zonguldak Valisi, köyümün toprağını, taşını, ağacını, kuşunu savunduğum için beni sürgün etmişti de Öğberler'e seninle birlikte gitmiştik. Buldukları ilk fırsatta bu ülkenin aydınlarının ümüğüne sarılan o kişilerle aynı kareye nasıl girdin hocam? Biz ki siz ağabeylerimize bakarak yolumuzu çiziyoruz; bize, "Aşınız, ekmeğinizle oynayanlarla kol kola girmenizde bir beis yok!" mu demek istediniz hocam?
Üzüldüm hocam. Bana "Kalem-şer!" diyerek belki de hayatınızın en güzel şiirini yazdınız. Sizin tanımlamanızla; 'edepsiz' olabilirim ama o halde bile 'a' ve 'e' harflerinin yerini değiştirerek sizin için "Kelam-şer" diye bir şiir yazmak istemem! Yukarıda da yazdığım gibi biz seni seviyoruz hocam!
Haaa! Sözümü bitirmeden sorayım hocam; bildiğim kadarıyla sizin de Çaycuma'da eviniz var. Hani yakın akrabalarınızın falan... Merak ettim de, belediye, sizden ne kadar, ne bileyim; Kaldırım Katkı Payı falan talep etti? Valla yazarsanız sevinirim hocam. Yoksa 'size dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!' falan mı oldu?
Ellerinizden öpüyorum hocam. Benden "şer" "mer" çıkmaz hocam. Özünde neşeli adamımdır! Çaycuma'ya geldiğinde haber verirsen, şu bizim ünlü kavlangaların altında çay içer söyleşiriz. İnan bana bizim de anlatacak çok şeylerimiz var hocam...
Editör: Pusula Gazetesi