Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, "5 Haziran Dünya Çevre Günü" nedeniyle bir açıklama yaparak, herkesi birlikte mücadeleye çağırdı. Başkan Öztürk açıklamasında, "Dünya Çevre Günü'nü yöremizi pıtrak gibi saran termik santrallerle mücadele ederek kutluyoruz. Bir kömür memleketi olan Zonguldak'ta, toplumda oluşmuş kömür kültürünü en önemli girdi olarak değerlendiren açgözlüler, hiç bitmeyen iştahla, proje üzerine proje üretiyor. Akçakoca'dan Amasra'ya kadar olan kuş uçumu 80 kilometrelik sahil şeridinde, ÇED süreçleri çeşitli aşamalarda olan onlarca termik santral planlanıyor. Sahip olduğu zengin orman varlığı nedeniyle Türkiye'nin akciğerleri olan Batı Karadeniz Bölgesi'ndeki bu ekolojik zenginliği yok edecek girişimlerle Yaşanabilir Zonguldak Platformu, Bartın Platformu yurtiçinden destek veren pek çok kuruluşla ortak mücadele yürütüyoruz" dedi.

"GÖZÜ DÖNMÜŞ ŞİRKETLER YENİ SANTRALLER PEŞİNDE"

Çatalağzı ve Muslu bölgesindeki termik kirliliğe de dikkat çeken Öztürk, "Bugün Çatalağzı-Muslu bölgesinin daracık vadisinde, tam 4 santral faaliyette bulunuyor. Kurulu güçleri yaklaşık 3 bin megavat olan bu santraller yılda yaklaşık 10 milyon ton kömür tüketiyor. Kömür memleketi olarak tanımlanan Zonguldak'ta bir yılda 1,5 milyon ton kömür üretildiğini düşünürsek, tablonun korkunçluğu kendiliğinden ortaya çıkıyor. Gözü dönmüş şirketler bunlarla yetmezmiş gibi, toplam bin 900 megavat gücünde, 3 yeni yatırım daha planlıyor. Bölge halkının yoğun tepkisi nedeniyle şimdilik süreci durmuş gibi görünen bu santraller, büyük bir tehdit unsuru olarak dosyalarda bekliyor" dedi.

"YÜZEY ISISI ARTTI, AĞIR METAL BİRİKTİ"

Faaliyette olan santrallerin yarattığı sorunlara değinen Öztürk açıklaması, "Var olan santraller günde 8 milyon metreküpten fazla suyu soğutma sıvısı olarak denizden çekiyor, içine kimyasallar katıp, ısıtarak yeniden denize veriyor. Milyonlarca ton kömürün yanması ile açığa çıkan gazların yarattığı kirliliğe ilave olarak, yanmanın meydana gelmesi için gerekli miyarlarca metreküp oksijen ortamdan çekilerek dev fırınlara püskürtülüyor. Havamızdaki oksijen miktarı, bir de böyle tüketiliyor. Bülent Ecevit Üniversitesi öğretim üyeleri, Çatalağzı'nda yüzey ısısının 4 derece yükseldiğini tespit etti. Yine aynı üniversitenin biyoloji bölümü hocaları kara yosunlarında ağır metallerin biriktiğini kesin olarak saptadı. Kamuoyuna bu konuda resmi bir istatistik açıklanmıyor olsa da, bölgedeki kanser vakalarında ciddi artışlar var. Çevredeki ormanlarda kuruyan ağaç sayısındaki artış, çıplak gözle izlenebiliyor. Santrallerin yarattığı fiziksel kirlilik kapitalizmin ilk yıllarındaki altına hücum günlerini aratmıyor. Kısaca bu santraller havamızı, suyumuzu, denizimizi kirletiyor, ormanlarımızı kurutuyor, çevremizi yaşanmaz hale getiriyor, tüm canlılar gibi insanlarda da erken ölümlere yol açıyor" diyerek sürdürdü.

"TOPRAK KANUNU VE ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI"

Filyos Vadisi Projesi'nin yaratacağı tehlikeye de değinen Öztürk, "Bununla da yetinilmiyor. 'Filyos Vadisi Projesi' adı altında geliştirilen bölgesel kalkınma projesi içinde, Sakarya Irmağı'ndan Kızılırmak Deltası'na kadar olan bölgenin en değerli ekosisteminde pek çok termik santral, çimento fabrikaları, petrokimya tesisleri planlanıyor. Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı'nın, Derneğimiz ve TEMA İl Temsilciliği ile birlikte düzenlediği 'Ekonomik ve Ekolojik Sürdürülebilirlik Açısından Filyos Vadisi Projesi Sempozyumu' sonuç bildirgesinde ifade edildiği gibi, ırmak, yukarı havzalardan taşıdığı alüvyonlarla çok değerli tarımsal toprak oluşturuyor. Batı Karadeniz Bölgesi'nin tek sulak alanı olan bu bölge aynı zamanda göç kuşlarının konaklama yeridir de. Bu niteliklere sahip bir arazinin endüstri alanı ilan edilmesi hem iç hukuktaki Toprak Kanunu'na, hem de Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırıdır" dedi.

"BU POLİTİKALAR TEK SEÇENEK DEĞİLDİR"

Öztürk, açıklamasında, "Irmağın arazi eğiminin azaldığı yerlerde oluşturduğu menderesler toprak üreten fabrikalar olarak kabul edilir. Bu doğal fabrikaların üzerine doğayı tahrip edecek yeni fabrikalar kurmaya kalkmak akıl dışıdır. Yine sempozyum sonuç bildirgesinde ısrara ifade edildiği gibi Filyos ve Türkiye'nin önündeki tek seçenek enerji, demir - çelik ve inşaata dayalı ekonomik büyüme patikası değildir. Bu patika ekonomik, toplumsal ve ekolojik açılardan da sürdürülebilir değildir. Irmağı, ormanı, tarımsal alanları, mandası, insanı, zengin flora ve faunasıyla Filyos Vadisi yeşil ekonomik dönüşümün pilot bölgesi seçilerek bir başarı öyküsü yazılabilir" çağrısı da yaptı.

"BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM" ÇAĞRISI...

Öztürk, sözlerini, "Zonguldak Çevre Koruma Derneği olarak, tüm bunların mücadelesini veriyoruz. Yöremizde tek bir termik santral istemiyoruz. Filyos Vadisi Projesi'nin ekolojik bakışla değerlendirilmesini, tüm kirli teknoloji ürünü yatırımların iptal edilmesini talep ediyoruz. Her Dünya Çevre Günü'nde bizden daha doğa savaşçısı kesilen yetkililerin, daha bu sözlerinin ağızlardaki yankısı bitmeden doğa düşmanı politikalara devam etmesindeki ikiyüzlülüğe kamuoyunun dikkatini çekiyoruz. Dünyamızın bir ekolojik yıkıma doğru sürüklendiğini tüm gücümüzle haykırıyor, herkesi duyarlı olmaya, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz" diyerek tamamladı.

Editör: Pusula Gazetesi