Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Yusuf Şenoğlu, sigaranın mesane kanseri için en büyük risk faktörleri arasında yer aldığını belirtti.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Yusuf Şenoğlu, ürolojik kanserlerde risk faktörleri, bulguları ve tedavi yöntemleri konusunda önemli bilgiler paylaştı.
Ürogenital sistemde erkeklerde en sık görülen kanser türünün prostat kanseri olduğuna dikkat çeken Dr. Öğreti Üyesi Şenoğlu, bunun yanında günümüzde mesane, böbrek ve testis kanserlerinin de sıklıkla görüldüğünü vurguladı.

"Mesane kanseri ise tüm kanserler içinde erkeklerde 4, kadınlarda 8. sırada bulunmaktadır"
Yaşam boyu prostat kanseri görülme ihtimali yaklaşık yüzde 17 olduğunu ve yaş ilerledikçe bunun arttığına işaret eden Dr. Şenoğlu, "Mesane kanseri ise tüm kanserler içinde erkeklerde 4, kadınlarda 8. sırada bulunmaktadır. Tüm erişkin kanserlerinin yaklaşık yüzde 2-3'ü ise böbrek kanserleridir. Testis kanserleri toplumda 100 binde 3-10 oranında görülmektedir ve ürolojik kanserlerin yüzde 5'ini oluşturmaktadır" dedi.
Prostat kanseri için 50 yaş üzerindeki veya ailesel prostat kanseri öyküsü olan erkeklerin risk altında olduğunu ifade eden Dr. Şenoğlu, sigaranın ise mesane kanseri için en büyük risk faktörleri arasında yer aldığını belirtti. Testis kanserlerinde de çocukluk çağında sık görülen inmemiş testisin risk faktörü olarak karşılarına çıktığını dile getiren Dr. Şenoğlu, "Böbrek kitleleri için de obez, hipertansiyon hastalığı olan ve sigara kullanan kişiler risk altındadırlar" diye konuştu.

"50 her erkeğin yılda bir defa üroloji hekimine başvurmalı"
Ürolojik kanser belirtileri hakkında bilgiler paylaşan Dr. Öğr. Üyesi Şenoğlu, "Mesane kanserlerinde idrarda kan ve pıhtı görülmesi spesifiktir. Genellikle ağrı görülmez. Böyle bir durumda mutlaka geç kalınmadan üroloji hekimine başvurulmalıdır. Testis kanserleri genellikle hastanın testis bölgesinde ağrı, kitle veya sertlik hissetmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Böbrek kanserleri genellikle bir bulgu vermezken, Prostat kanseri tanısı idrar yaparken zorlanan veya şikayeti olmayan hastalara yapılan tarama sonucunda konulmaktadır. Özellikle prostat kanseri açısından her erkeğin 50 yaş sonrasında yılda bir defa üroloji hekimine başvurmasını önermekteyiz" ifadelerini kullandı.
Kanserin kelime olarak korkutucu görünmesine karşın günümüzde cerrahi teknik ve teknolojinin gelişmesiyle birçok tedavi seçeneği bulunduğuna vurgu yapan Yusuf Şenoğlu, "Birçok kanser için tam iyileşme ihtimali bulunmaktadır. Hastanemizde tüm kanserler için laparoskopik, endoskopik ve açık cerrahi girişimler yoğun şekilde uygulanmaktadır. Herhangi bir şekilde kanser cerrahisi için il dışına sevk yapmamaktayız. Hastanemizin fiziki şartları ve teknolojik donanımı bu konuda oldukça yeterlidir. Gereken hastalar için onkoloji kliniği ile işbirliği içinde çalışmaktayız" dedi.
İçinde bulunduğumuz bu pandemi döneminde kanser tedavilerini Türkiye ve Avrupa'da yayınlanan kılavuzları göz önünde bulundurarak düzenlediklerini ifade eden Şenoğlu, "Bazı vak'aları geciktirebilirken bazı kanser cerrahilerini içerisinde bulunduğumuz zor koşullarda bile yoğun şekilde gerçekleştiriyoruz. Pandemi döneminde kanser tedavisi konusunda nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine hasta ile tartışarak karar vermekteyiz" şeklinde konuştu.
Ürolojik kanserlerden korunma yolları ile ilgili bilgiler paylaşan Dr. Öğr. Üyesi Yusuf Şenoğlu, "Açıkçası kanserden korunma anlamında yapılması gerekenler düşünüldüğünde hastalara özellikli olarak bir şey öneremiyoruz. Ancak toplum olarak kontrol altına alınamayan hipertansiyon hastalığı, obezite, sigara kullanımı konusunda özellikle dikkatli olunmalıdır. Yan ağrısı, karın ve kasık ağrısı hissettiğimizde, idrarda kan görülmesi durumunda mutlaka bir üroloji hekimine görünmek gerekir. Prostat kanseri için ayrı bir parantez açmak gerekirse; özellikle ailede prostat kanseri bulunması halinde 40 yaşından itibaren yılda bir prostat muayenesi ve kan tahlili (Prostat spesifik antijen-PSA) yaptırılmasını her erkeğe herhangi bir şikayeti olmasa da önermekteyiz. Aile öyküsü olmayan erkeklerin 50 yaş sonrasında yıllık kontrollerini yaptırması kanserin erken dönemde saptanabilmesi açısından büyük önem arz etmektedir" ifadeleri ile açıklamasını tamamladı.