Kastamonu'nun Cide ilçesinde ikamet eden Teyfik Er, dedesinden emanet kalan ve sonradan kendisinin evlerin tavan aralarından topladığı asırlık mutfak, tarım ve müzik aletleri başta olmak üzere 100 ila 250 yıllık çeşitli tarihi objelerle, köy evini adeta müzeye dönüştürdü.
Kastamonu'nun Cide ilçesine bağlı Çamdibi köyünde yaşayan Teyfik Er dedesinden emanet kalan ve sonradan kendisinin evlerin tavan aralarından, odunluklardan topladığı asırlık mutfak, tarım ve müzik aletleri başta olmak üzere 100 ila 250 yıllık çeşitli tarihi objelerle köy evinin odasını adeta Kültür Odası'na dönüştürdü. 12 yaşında dedesinin emanetleriyle eski objelere merak salan Er, deden kalma köy evlerinin tavan aralarında unutulan, odunluklara atılan eski eserleri toplamaya başladı.

Yöreyiz ziyarete gelenler büyük ilgi gösteriyor
Bulduğu eski objeleri orijinalliğini bozmadan temizleyerek odasında sergileyen Teyfik Er, 120 dolayındaki tarihi obje sayısını 500'e çıkarmaya çalışıyor. Er, tarihi 100 ile 300 yıl arasında değişen objeleri, köydeki ahşap evinin odasını adeta kültür evine dönüştürerek gelecek nesillere aktarmaya çalışıyor. 150 yıl öncesinden günümüze kadar yer alan fotoğraf makineleri, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait antikalar, kahve cezveleri, teraziler, saatler, radyolar, savaş başlıkları, yöresel çarık, kömürlü ütü, şamdanlar, taş plaklar, bakır ev gereçleri, testiler, dokumacılık ve kalaycılıkta kullanılan aletler ve yüzlerce antika niteliğindeki objelerin sergilendiği ev yöreyi ziyarete gelenlerin büyük ilgisini görüyor.

"Benim hedefim bunların sayısını 500'e çıkartmak"
Odasında televizyon dahi bulundurmayan antika eser meraklısı Teyfik Er, gününün çoğunu eski eserleri ile geçiriyor. 12 yaşında dedesinin de telkiniyle hobi olarak başladığı eski malzemelere zamanla ilgisinin arttığını, antika eşyaları toplamaya başladığını söyleyen Eri, "Eski eşyaları 1-2 toplamaya başladıktan sonra beni bir merak sardığı. Gelenler artık topladığım eşyaları sormaya başladılar. 1-2 topluyorum derken odamda 100'ün üzerinde antika eser oluştu. Daha da topluyorum. Şu anda odamda 100 yıldan başlayan, 250 yıllık antika var. Benim hedefim bunların sayısını 500'e çıkartmak. Eşyaları eşten dostan, eski tavan aralarından, odunluklardan toplamaya devam ediyorum. Şu anda bunları bulmak mümkün değil. Zaten bunların birçoğu günümüzde bilinmiyor" dedi.

"Benim gözümde bunların maddi değeri yok"
Antika meraklılarının köy evindeki odasını merak edip geldiklerini kaydeden Er, "Köyden eş dost arkadaşlarım geliyor. Bizim aşağıda Loç Vadisi var. Oraya gelenler, duyanlar sağ olsunlar geliyorlar. Burada bakıyorlar. Herkesin ilgisini çekiyor. Soruyorlar bunlar ne diye. Ben köyde büyüdüm. İstanbul'da da vardı bu merak. Dükkanımda aynı şekilde bu eşyaları bulunduruyordum. İstanbul'da iş yerime meraklı birisi geldi. Benden almak istedi ama ben bunlar bana ata yadigarı olduğu için kabul etmedim. Benim için bunların manevi değeri büyük. Benim gözümde bunların maddi değeri yok" diye konuştu.
Evini kendi hobi merakına göre düzenlediğini ifade eden Er, "Diğer odalarda televizyon var ama ben odama televizyon koymadım. Çünkü ben burada yattığım zaman bunları izliyorum. Bunlara bakıyorum. Eski günlerimi hatırlıyorum. Babam bile bunları birçoğunu bilmiyor. Babam 80 yaşında. Birçoğunu babama sormama rağmen babam hatırlamıyor. Bu eseler bana atalarımdan, dedelerimden kaldı. İnşallah bunlar benim çocuklarıma, torunlarıma kalır. Onlar da benim kadar bunları korurlar. Korunmasını istiyorum" ifadelerini kullandı.

Editör: Pusula Gazetesi