Zonguldak'ı yakından ilgilendiren Dedeman önünde Arelel İnşaat'a ait alanda yapılan çalışmalarla ilgili Pusula'ya ulaşan okur mektubunu sizlerle paylaşıyoruz.

"Temmuz sıcağında Kuşadası'nda tatildeyim.

Üniversiteden eski bir arkadaşımla karşılaştık sokakta, aradan yıllar geçmiş, birazda yaşlanmışız.

Sarmaş dolaş, sonra oturduk bir kafede.

Üniversite yıllarından, arkadaşlardan, iş hayatından..

Ben hukukta, o işletmedeydi. İyi bir arkadaşlığımız olmuştu, sonra memleketlere, iş hayatına atıldı herkes. Koptuk birbirimizden.

Sohbet ederken epey zaman geçmiş, birçok konu paylaştık, söyleştik.

Ben kendi yazlığımda, oda bir arkadaşı ile gelmiş ailece, iyi bir ev kiralamışlar deniz kenarında 1 aylığına.

Akşam yemek yemeden olur mu hiç, iki gün sonraya sözleştik.

Yıllar sonra karşılaşmak ikimize de iyi geldi, nasılda geçmiş zaman..

Sohbet arasında ne yaptın, neredeydin, çoluk, çocuk, iş, güç derken. Takıldı kaldı benim adam, inatçı eşek oldu, bir türlü değiştiremedik konuyu, takılmış belli. İlk başta ilgimi çekmese de biraz garip şeyler geldi anlattıkları.

Adana da yaşayan biri olarak pek anlayamadım anlattıklarını. Anlattığı yer, olay, kişiler ve hadiseler karmaşık geldi ilk anda.

Gördüm ki çok etkilenmiş, üzülmüş. Bir yerden sonra konuyu değiştirmek adına, sabah bana gel. Deniz, kahvaltı yapar sonra oturur konuşuruz dedim.

Hava bozuk, deniz yattı kahvaltıya oturduk ve kalkamadık artık. O anlattıkça içim şişti ama bir yandan da merak ediyorum, yaşatılanlara sinir oluyor insan..

Çok sıkıntı çekmiş, ticaret hayatı zora girmiş, zarar etmişler. Kendisi gibi mağdur olan diğer insanlarla dava açmışlar, uzunca bir süreç. İster istemez lanet olsun demiş ama izi kalmış, silemiyor.

Anladım ki onları yıldıran mücadele değil, kişilerin haksız kazanç elde etmesi.

Zonguldak Belediyesinin mülkü olan ve Gima mağazası bulunan saha olarak anladığım yerle ilgili çok eskiye dönük sıkıntılarını anlattı. O anlattı rahatladı, ben hayretle ederek dinledim.

Uzun uzun konuştuk, mahkeme sürecini, bilirkişi raporlarını, araya girenleri, ricacıları, avantacıları, şantajcıları, senaristleri...

İnanmadım, inanamadım...

Elinde belge var mı diye sordum, istemediğin kadar dedi.

Getir de bakayım, en azından merakımızı giderelim dedim.

Çok geçmedi, 3 gün sonra büyük bir poşet elinde geldi. Şakamı bu dedim. Gayet sakin bir sesle, ne şakası, bu bir " rezalet" dedi.

Kardeşi otobüse vermiş İzmir'e gelmiş koca paket, sabah erkenden gidip almış terminalden.

Çay, sohbet derken 3 saat geçmiş. Uzun uzun anlattı yaşadıkları süreci. Ağzım açık kaldı, şaşkın şaşkın dinledim tabii ki.

Bunlar bende kalsın, bir ara yine incelerim, şimdilik yapılacak acil bir şey yok nasılsa dedim.

Birkaç kez daha görüştük, tatil bitti. Ben Adana'ya, o Zonguldak'a. Daha sık görüşmeye de söz verdik tabii ki.

Ocak ayı ilk haftasında aradı, ne yaptın inceledin mi diye sordu. Bakamadım dedim.

Biliyor musun, aynı yerde şimdi yine inşaat çalışması var, kim yapıyor, ne yapılıyor belli değil, bilgi yok dedi.

Yıllarca boş duran yerde durup dururken yine inşaat başlamış. Sen zaman ayırda bir incele deleğanlı dedi kibarca, gülüştük, tamam dedim.

Okullar tatile girince açtım koca poşeti, bir sürü dosya, kalınca bilirkişi raporları, mahkeme tutanakları, Danıştay kararları.

2 günüm gitti ama görmenin ve öğrenmenin sonu olmadığını bir kez daha anlamış oldum.

Mesleğim gereği maden kazalarından duyarım Zonguldak'ı, birde grevlerden. Altının kara olduğu söylenir çıkarılan kömüre atfen.

İncelediğim dosya ile yalnız altının değil üstününde kara olduğunu anladım. Yazık o şehre, insanlara, imkanlara.

Anladım ki sahibi yok şehrin, inadına yazmaya karar verdim arkadaşıma.

Sevgili Dostum,

İki gün borçlusun bana, bir gün ödersin nasılsa.

Dosyaları inceledim, kısaca özetliyorum sana. Telefonda da ayrıntılarıyla konuşuruz ihtiyaç hissedersen.

Meseleyi daha iyi ortaya koyabilmek için sana öncelikle yapım sözleşmesinin önemli maddelerini çıkarttım. Bu maddeleri sırasıyla tahlil edersen bu günkü durum hakkında kendinde karar verebilirsin. İstersen orada başka bir hukukçu meslektaşımla konuş, bu yazıyı da paylaşabilirsin. Konuşacağın meslektaşımda sınırım aynı doğrultuda değerlendirme yapacaktır.

Sen zaten kuş adasında bana anlattıkların ve telefondaki söylediklerini de eklediğinde o arkadaşımızda sana gerekli şeyleri söyleyecektir. Yine de bir şey konuşmak gerekirse arıyorsun zaten konuşuruz, gerekirse avukat arkadaşla da konuşurum sıkıntı olmaz.

Yapım sözleşmesinin önemli maddeleri aşağıda yazdıklarımdır, diğerleri ise teferruat kalmış. Ancak bilirkişi raporunu da değerlendirdiğimde bilirkişinin de tespit ettiği gibi birbiri ile çelişen maddeler var. Burada kabul edilmesi gereken maddeler kamu yararına olanlarıdır. Zaten sözleşmenin 27. Maddesinde belirtilen kanunlarda bu nedenle yazılmıştır diye değerlendiriyorum.

MADDE 2 - TAAHHÜDÜN KONUSU:

İdarenin mülkü olan alanda, Açık ve kapalı yüzme havuzu, Kompleks binası, Lokanta, Spor Kompleksi, Ticaret merkezi ve otopark yapılarak 49 yıl süre ile işletilmesi ve brüt ciro üzerinden pay ödenmesi.

Yüzme havuzları için % 10, Lokanta için %5, Ticaret merkezi için %1 oranında yıllık brüt cirodan pay alınacak.

Ciro bedelleri idareye 3 er aylık dönemler halinde ödenecek. Ödemelerim gecikmesi halinde bankaların 6 aylık mevduata verdikleri faiz nispetinde fark tahsil edilecek. Ciro primi ödemesi 2 dönemi yani 6 aylık bir gecikmeye uğrarsa idare sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir.

MADDE 3 - ARSA TESLİMİ:

Tebliğ tarihinden 10 gün sonra yer teslimi yapılmış kabul edilecek. Firma lehine tapuya "üst kullanım hakkı" şerhi koyulacak, üst kullanım hakkı idarenin izni olmaksızın devir veya satış şeklinde bir 3. şahsa satılamayacaktır.

MADDE 10 - İŞ PROGRAMI-İNŞAAT SÜRESİ:

Yer teslimini müteakip 30 gün içerisinde sözleşme esaslarına uygun iş programı idareye teslim edilecektir. İş programında faaliyetler birbirini takip eden 12 ay içerisinde tamamlanacak şekilde olacaktır.

MADDE 11 - İŞLETME MÜDDETİ:

2 ay proje süresi, 12 ay inşaat süresi olmak üzere toplam 14 ay hariç 49 yıldır.

MADDE 24 - TAAHHÜDÜN YERİNE GETİRİLMEMESİ:

Sözleşme yapıldıktan sonra firmanın taahhüdünden vaz geçmesi veya sözleşme hükümlerine uygun olarak taahhüdünü yerine getirmemesi halinde idare kendi değerlendirmesini aşağıdaki şekilde yapar,

1- Yer tesliminden sonra 30 gün içerisinde iş programının bildirilmesi,

2- Yer tesliminden sonra 30 gün içerisinde tesislerin inşası için temel atılmaması,

3- Yer teslim tarihinden itibaren 12 ay sonunda tesislerin işletmeye açılmaması durumunda önce 10 günlük ihtarına uygun hareket edilmediği takdirde 1 ve 2. Maddelerin yerine getirilmesi için 15 günlük ek süre verilir. Akabinde 3. Maddenin yerine getirilmesi için de ek olarak 20 günlük süre verilir.

Verilen bu sürelerde yine taahhüt yerine getirilmez ise firmanın idareye verdiği kesin teminat irat kaydedilir, sözleşme feshedilir.

MADDE 26 - DİĞER HÜKÜMLER:

F maddesi: Firma ( yüklenici ) tesisi tamamen üçüncü kişilere devredemez, işgal ettiremez, kullandıramaz, sözleşmede belirttiğinden başka ortak alamaz, devir ve temlik edemez.

H maddesi: Firma bu sözleşme ile ilgili onay ve izinleri ilgili mercilerden kendisi alacaktır.

MADDE 30 - MUKAVELENİN MESNESİ:

Bu mukavele 25.04.1997 gün 996 sayılı Belediye encümen kararına istinaden 8 sayfa 30 maddeden ibarettir.

Sevgili dostum,

Sen anlattıklarında bana bu alanda yaklaşık 10 yıldır yalnızca Gima'nın olduğu söyledin ama böyle bir şey mümkün görünmüyor. Yani burada yalnızca Gima'nın olması sözleşmeye göre mümkün değil. Bu alanda sözleşmede yazılı diğer yerlerinde olması ve faaliyette bulunması gerekiyor. Havuzlar, lokantalar, spor tesisi, otopark ta olmalı. Söylediğin şekilde bunlar yok ise bu sözleşme zaten hükümsüz kalmış haldedir. Yer sahibi Belediye olduğuna göre bu yer belediye tarafından kullanılmalı yada gerekli prosedür tamamlanarak yeniden ihale edilmeli.

Her ne şekilde ya da şartla olursa olsun burada sözleşmeyi imzalayan taraflar dışında uygulama yapma ya da alanı kullanma yetkisi bir başkasına devredilemez.

Yeni bir ihale yapılmış ise bana verdiğin bu sözleşme maddelerinden hareketle zaten her hangi bir hüküm de kurulamaz. Yani 1997 tarihli sözleşme hükümsüz kalmış olur.

Ancak burada benim gördüğüm, sözleşme maddelerine bağlı kalınmamış. Orada yapılması gereken inşaatlar sözleşme de 14 ay içerisinde bitirilecek diye yazıyor ama anladığım kadarıyla inşaatlar bu süre içerinde bitirilmemiş.

Dava konularını inceledim, biraz karmaşık görünüyor. Kıyı kenar çizgisine ve kıyı kanununa muhalefetten bahsediliyor. Projeye aykırılıklar tespit edilmiş. Ancak her ne olursa olsun bunlar bana göre sözleşmenin uygulanma zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Sözleşmeye kusur atfetmekse ipe un sermek anlamındadır, bu ne yükleniciye nede belediye ye her hangi bir muafiyet getirmez, üstünlük sağlamaz.

Sözleşmenin 26. Maddesi diğer hükümler başlığı altındaki H şıkkı bu hususu açıklamakta, firmanın ilgili onay ve izinleri ilgili mercilerden kendisinin alacağını ortaya koymaktadır. Bu nedenle her ne şekilde olursa olsun firmanın ileri sürebileceği hiçbir açıklama geçerli olmamalıdır.

Bilirkişi Hasibe Özgümüş'ün dosyaya koyduğu rapor birçok çelişkiyi ortaya koymuş. Bu rapor sizin işinizi oldukça kolaylaştırırdı ama neden sonuç alınamamış orası da ilginç geldi bana. Raporda iş programının dava dosyasına koyulmadığı, firmanın vecibelerini yerine getirmediğine dair her hangi bir yazınında bulunmadığı tespit edilmiş. İnşaatın bitirilme süresi ile ilgili çelişki ortaya koyulmuş, sözleşmede yapımı zorunlu tutulan kapalı yüzme havuzuna ise rastlanılmadığı yazılmış ki, bu da ayrı bir felaket olmuş, itiraf edeyim ki buna gülmekten kendimi alamadım.

Bilirkişi raporunun yalnızca bu kısımları bile Aralel firmasının eskiden beri korunup kollandığını düşündürüyor.

Çok fazla uzatmadan görevi kötüye kullanma ve kamu zararı açısından da bir şeyler söylemek gerekirse;

Hiç şüphe yok ki ortada geçerliliğini kaybetmiş bir sözleşmeye dayandırılmak suretiyle bu inşaat alanından bir kazanç elde edilmişse bu açıkça bir kamu zararını ifade eder.

Yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılında Gima 33.000.- TL kira ödüyor demiştin. Her yıl ortalama %12 artış uygulandığını kabulle 10 yıllık süre sonunda yalnızca Gima'dan elde edilen kira gelirleri toplamı 8 milyon lira gibi bir tutar eder ki, bu da çok yüksek bir meblağdır.

Böyle haksız bir kazancın elde edilmesinde etkisiz kalan ya da buna göz yuman yöneticilerde görevlerini kötüye kullanmış olarak değerlendirilir.

Görevi kötüye kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 257'nci maddesinde yazıyor, istersen bunu kendin inceleyebilirsin. Kısaca görevinin gereklerine aykırı hareketle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan veya başkalarına haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisine 6 aydan 2 yıla kadar hapis,

Görev gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişi mağduriyeti veya kamu zararına neden olan ya da başkalarına haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisine 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörüyor.

Bana göre iptal edilmesi gereken bu sözleşmenin hala devamını sağlamak yönünde hareket etmek veya bu sözleşmeye dayanarak iş ve işlemleri kendilerine yarar sağlamak üzere bir başkasının yerine getirmesine göz yummak daha büyük bir suçu ifade ediyor.

Ceza kanununda 236. Madde edimin ifasına fesat karıştırma suçuna 3 yıldan 7 yıla cezayı öngörüyor ki bu görevi kötüye kullanmaktan daha ağır bir suç.

Sonuç itibarı ile gönderdiğin belgeler üzerinde yapmış olduğum incelemelerde, sözleşmenin iptal edilmesi gerektiği açık. Yukarıda yazmış olduğum şekilde de TCK 236 ve 257 de açıklanan suçların işlendiği görülüyor.

Hala daha bu konuda şikayetçiysen, Valilik veya İçişleri Bakanlığına ayrıntılarıyla şikayet dilekçesi yazabilir ya da doğrudan Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunabilirsin. Kızgınlıkla ya da öfke ile hareket etme, şikayetin işleme koyulursa kamu davası olur sonradan vaz geçemezsin, sulh olamazsın. Haksızlığın ispat edilirse de ceza alırsın benden söylemesi.

Her hangi bir meslektaşımız şikayetini, ilerleyen zaman içerisinde de davayı takip edebilir. Bu tür davalar kamu hukukunu ilgilendirdiğinden mahkemeler zaten kendiliğinden davayı yürütür.

Sevgili dostum,

Başlangıçta biraz kızmıştım sana, ne diye iş sokuyorsun şimdi araya diye ama sonradan gördüm ki bu olay seni çok etkilemiş, ilgisiz kalamadım. Zeliha sağ olsun bak şu işe dedi, oda fark etmiş senin çok üzüldüğünü. Mimar olunca bazı şeyleri de o anlattı, kopya çektik yani Mat I deki gibi.

Liseden kalma alışkanlık hala devam bende, ama şimdi haftada bir güne düşürdüm günlüğe kayıtları. Yazının başına da günlüğe yazdıklarımla başladım, hem hakkına girmeyim hem de bir tebessüm et istedim. Şanslıyım, Zelide ara sıra oku bakalım neler yazdın bu hafta diye takılır. Millete avukatlık yaparsın, karına katiplik, hayat böyle bir şey işte, her işin başı sağlık ve huzur.

Bir şeye takılırsan çekinme, ara. Her şey istediğin gibi olsun. Mayıs'ta tatil için konuşuruz.
Herkese selamlar, sevgiler."

Editör: Pusula Gazetesi