YA TEPE YA KUYU

kömürsüz ömür umarken
kuyu buldum tepe sandıklarımı
sana çıkarken indim kendime
kandil sandın da mı yaktın beni
ben neye sevdalandım
karanlık boğarken ışığımı
biraz eğil de gör
ay'la yarışma göğümde
merdiven indir ayağıma
ey dünümün hızlı ışığı
yeşilime düş mavime
mutfağına buyur et doyur
yaktığın kandil kömür
ya üfle ya söndür
tepe görürüm şaşırmam
eski kör kuyuları
dün dilenen şakşakçı
altın olmuş kuyuya atılan
sızıyım acılık deresinde yine
kara akıyorum sessizce
bizim Bilal Kara der susma
halkın sesi mi pusula
tığla şehir örüyor Devrek
RÜŞTÜ kanıtlı ONUR sesi
MUZAFFER olur USLU
şiirle türküyü unutma
renkli betonları görüp
beni limanda bekle yine
renkli havai fişek gibi
çakıp çakıp kaybolma
işçi sınıfı donmuş heykelde
maskeli nutuk da hiç çekilmiyor
martılar unuttular belki beni
güvercinim Atatürk anıtı önünde
dün attığım yemleri gagalıyorum
eğil de bak gözlerime
ya da
tanesi on liradan
bir yavru palamut al
var git evine kasıla kasıla
nasıl olsa bizde tepe çok
karnım doyunca uçarım
kanatlarımın erdiğine
olmazsa düşerim
terk edilmiş bir kuyuya
madenci katırı sanısına
öyle ya
bizim memleket ya tepe ya kuyu
ortasında akıyor hala acılık suyu

gecelerden bir gece
yum gözlerimi uyu

Hayri Sarı-Zonguldak
(11. 09. 2020)