Yorulmak nedir bilmeyen patikalarda yokuşlarda koşan çıkmakla bitmez denilen merdivenlerden ikişer ikişer çıkan, azimli...
Aynı zamanda gözü kara uçurumlara doğru sallanan, salıncaklara binen sarmaşıklara asılarak tarzancılık oynayan pervasız çocuklardık.
Adeta hayatla dalga geçerdik hamurumuzda vardı..
Bizim hayatla dalga geçmek, babalarımız her gün...
Yerin altında daracık madenlerde kömür çıkartıp ölümle burun buruna çalışırlardı. İşsizliğin, çaresizliğin çaresiydi ocaklar.
Ocak; Maden ocakları.
Hem ölüm hem yaşam..
Daha doğrusu onurlu, ekmeği helalinden kazanmanın savaşıydı ocaklar,
Bitmez tükenmez tüneller..
Kiminin umudu..
Kiminin sonu olan tüneller..
Bir ekmek parası için; Bin kazma vuran dışları kömür karası, içleri kar beyazı olan kazmacıların, emekçilerin çocukları..
Bu yüzden iyi bilirdik ekmek parasının kolay kazanılmadığını ve iyi bilirdik paranın değerini,
Az ile yetinmeyi, kendi kendine yetmeyi.
Oyuncak falan gerekmezdi bize arabamızı kendimiz yapardık dört bilye, iki tahta ,iki çivi ile zamanımız doldu.
Dolu dolu yaşardık hayatı kapıda, bahçede, akşam olduğunu bile anlamazdık oyun oynamaktan evlere zor girerdik, okulculuk oynardık birimiz öğretmen üçümüz öğrenci olurdu.
İlk önce Andımızı sonra; İstiklal Marşı'mızı okurduk..
Öyle görmüştük öyle öğretmişlerdi bize idealist öğretmenlerimiz.
Bizler çok şanslıydık okulumuz güzel öğretmenlerimiz güzeldi hatta kamyondan dönme okul servislerimizin bile eşi benzeri yoktu. Bağıra bağıra marşlar şarkılar söylerdik okula gidinceye kadar çok neşeli çocuk gibi çocuklardık kısacası..
En güzel çağlarımızı doya doya yasadık.
Sağlam samimi arkadaslıklar kurduk.
Bu zamana kadar süregelen çoğu insana nasip olmayan güzel dostluklar.
Biz Zonguldak çocukları..
Onca hüzüne yokluğa rağmen mutlu olmasini bilen çocuklardık.
Bizden zengini yoktu.
Çünkü bizim minicik bedenlerimizde kocaman yüreklerimiz vardı..
Onlarca oyuncağımız yoktu ama onlarca arkadaşımız vardı.
Öyle sanal manal değil, kanlı canlı içten yürekten, bizimle ağlayan bizimle gülen...
Biz Zonguldak çocukları..
Varlığında yokluğunda gören alın terinin kömür tozuna karıştığı,
Ailesi için bir cebine ekmek parası koyarken, diğer cebinede kendisi icin kefen parası koyan bir neslin çocuklarıydık..
Bu yüzden hayata karşı dimdik ayakta durmayı mücadele etmeyi iyi biliriz
Başımız dik gönlümuz hür.
Gökyüzümüz masmavidir bizim..

Pembe Kahraman (2018)