Devrek Rüştü Onur Sanat ve Kültür Derneği (ROSAK) tarafından Cumhuriyet Alanı'ndaki Rüştü Onur'un büstü önünde düzenlenen törene, Devrek Belediye Başkan Yardımcısı Ayhan Kazkondu, CHP Devrek İlçe Başkanı Yaşar Bükrü, Atatürkçü Düşünce Derneği(ADD) Devrek Şube Başkanı Çetin Bozkurt, Rüştü Onur Sanat ve Kültür Derneği Başkan Yardımcısı M. Naci Kocabıyık, İl Genel Meclisi Üyesi Mustafa Uzundal, şair ve Yazarlar; Mithat Yaban, Hamit Kalyoncu, İbrahim Tığ, Belediye Meclisi Üyesi Faik Mekik ve

sanatseverler katıldı.

Rüştü Onur'un büstüne çelenk sunumuyla başlayan törene saygı duruşuyla devam edildi. Törende konuşan şair-yazar İbrahim Tığ, Devrekli şair Rüştü Onur'u vefatının 75. yılında saygıyla andıklarını söyledi.

Konuşmasına, Ülkemizin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve şükranla andığını belirterek başlayan Tığ, Namık Kemal, Reşat Nuri Güntekin, Cavit Orhan Tütengil, Abidin Dino, Adile Naşit, Oğuz Atay, Behçet Necatigil, Ercüment Ekrem Talu, Sunullah Arısoy, Mehmet rauf, Mehmet Akif Ersoy ve Ahmet Mithat Efendi gibi ülkemizin önemli şair, yazar ve sanatçılarının da Aralık ayında aramızdan ayrıldıklarını, anımsattı.

Garip akımının önemli şairlerinden olan Rüştü Onur'un ardında bir kitaplık şiir, öykü ve mektup bırakarak 22 yaşında hayatını kaybettiğini ifade eden Tığ, şöyle konuştu:

"Orhan Veli, 'Son yıllarda Zonguldak üç büyük yetenek yetiştirdi: Biri Rüştü Onur, biri Kemal Uluser, biri de Muzaffer Tayyip. Bu ne biçim keder! Üçü de arka arkaya öldüler.'diye tanımladığı Zonguldaklı şairler; Rüştü Onur 22, Muzaffer Tayyip Uslu 24 ve Kemal Uluser de 29 yaşında yaşama veda etti.

Rüştü Onur ardında bir kitaplık şiir, öykü ve mektup bırakarak 2 Aralık 1942 tarihinde 22 yaşın baharında aramızdan ayrıldı.

Rüştü Onur kimdir?

Onur, 3 Ağustos 1920 tarihinde Devrek'te doğdu. İlköğrenimini burada, ortaöğrenimini de Zonguldak'ta tamamladıktan sonra Kastamonu'da başladığı lise öğrenimine Zonguldak'ta devam etti.

Zonguldak Çelikel Lisesi 2. Sınıfında iken hastalığının (verem) artması nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı. Ereğli Kömür İşletmeleri (EKİ)'nde Maliye Varidat (Gelirler) Memur Muavini olarak çalışmaya başladı. Hastalığı şiddetlenince, önce üç ay Zonguldak'ta, sonra da Heybeliada Senatoryumu'nda tedavi gördü."

Rüştü Onur'un, İstanbul'dan Zonguldak'a dönerken Anafarta Vapuru'nda, annesi Ünyeli, babası ise Bitlis Eşrefhanoğulları sülalesinden olan Mediha Sessiz adlı bir kızla tanıştı ve bu tanışma, iki gencin hayatını değiştirdi. Rüştü Onur biraz iyileşince Zonguldak'taki memuriyet görevine döndü. Onur, yolculuk sırasında aşık olduğu Mediha'yı unutmadı ve genç kadınla yazışmaya başladı.

Mediha'yla 18 gün evli kaldı

Rüştü Onur ile Mediha 7 Ağustos 1942 tarihinde Zonguldak'ta dayısının evinde nişanlandı. 15 Ekim 1942 tarihinde Beşiktaş Evlendirme dairesinde nikahları kıyıldı ve Medihaların Beşiktaş'taki evlerine yerleşti.

Evliliklerinin 18. gününde Mediha karın zarı iltihabından öldü (2 Kasım 1942). Onun ölümüne çok içerleyen Rüştü de ondan tam bir ay sonra 2 Aralık 1942 tarihinde ciğerlerinden gelen kanla boğularak yaşama veda etti.

İki sevdalı, İstanbul Ortaköy Mezarlığı'nda "Boğaz'ın lacivert sularına bakan" bir sırtta yan yana yatmaktadır.

Onur, edebiyat tarihimizde yerini aldı

Rüştü Onur, kısacık ömrüne az sayıdaki ama kendine özgü tekniği ve üslubu olan şiirleri sığdırmış, "Garip Akımı"nın önemli temsilcilerinden biri olarak edebiyat tarihimizde yerini aldı. İlk hamurunu Zonguldak'ta Edebiyat öğretmenliği yapan, dostu Behçet Necatigil'in yoğurduğu Onur, yakın arkadaşları Muzaffer Tayyip Uslu ve Kemal Uluser'le Zonguldak ve

edebiyat dünyasının simgesi haline geldi.

Yeni İnsanlık, Varlık, Ses, Bağ, Servet-i Fünun, Ocak, Kara Elmas, Yeni Zonguldak, Gündüz ve Değirmen adlı dergilerde, şiir, hikaye ve denemeleri yayınlanan Rüştü Onur, dönemin önemli edebiyatçıları; Abdülbaki Gölpınarlı, Oktay Rıfat, Necati Cumalı, Salah Birsel, Oktay Akbal, Müfide Güzin Anadol ve İbrahim Behçet Kalaycı ile arkadaşlıklar kurdu.

Onur'un şiirlerinde yaşam ile ölüm hep bir bütün teşkil eder. Onu, Zonguldak'ın saçak altındaki maden işçileri, çocukları, kenar mahalle insanları, kuşları ve denizi yakından ilgilendirip hüzünlendirmiştir. Bu tutum da Onun edebiyatımızda haklı yerini almasını sağlamıştır.

Vasiyeti; Şehir 111. Sayıya ulaştı

Onur, 12 Eylül 1940'ta Necati Cumalı'ya yazdığı mektubunda, 'Ey benim mektuplariyle huzur bulduğum ve avunduğum kardeşim. Şehir'de buluşacağız. Her ne pahasına olursa olsun Şehir çıkacak... Şehir okuyucu kitlesinin karşısına yeni bir atmosferle çıkacak.'diyordu. Ömrü yetmediği için bu dergiyi çıkaramadı. Onun bu isteğini kendilerine bir vasiyet kabul eden şair ve yazarlar; İbrahim Tığ, Fahrettin Koyuncu ve Orhan Tüleylioğlu 'Şehir'i çıkarmaya başladı. (Aralık 2004) Zonguldak'ın tek edebiyat dergisi olan Şehir bugün 111.sayısına ulaştı. Şiirin merkezde olduğu bir şiir dergisi anlayışıyla, bir derya olan Türk şiirine katkıda bulunmaya çalışıyor.

Yılmaz Erdoğan hayatlarını film yapmıştı

Ünlü yönetmen, oyuncu Yılmaz Erdoğan genç yaşta yaşama veda eden Zonguldaklı şairler; Rüştü Onur ile Muzaffer Tayyip Uslu'nun yaşamlarını "Kelebeğin Rüyası" adlı film (2013) beyaz perdeye taşıdı.

Filmde, II. Dünya Savaşı döneminde Zonguldak'ta yaşayan genç şairler Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu'nun hayat hikayesi anlatıldı. 1940'lı yıllarda Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olan Behçet Necatigil'le, şairlerin dostluklarını, sanat çalışmalarının konu edindiği filmde Rüştü Onur'u Mert Fırat, Muzaffer Tayyip Uslu'yu Kıvanç Tatlıtuğ ve Behçet Necatigil'i de Yılmaz Erdoğan canlandırmıştı.

Onur hakkında bilinen yanlış ve doğrular

Zonguldaklı şairler; Rüştü Onur (eşi Mediha Sessiz) ve Muzaffer Tayyip Uslu'yla ilgili olarak çeşitli sanat, edebiyat dergileri, kitaplar, antolojiler ve internet sitelerinde yanlış bilgiler yer alıyor.

Bu yanlış bilgileri düzeltmeyi kendime bir görev bilerek doğrularının sanat ve sanatsever çevrelerinde bilinmesini istiyorum.

Şöyle ki:

-Rüştü Onur ile Mediha Sessiz hastanede (senatoryum) yatarken değil, İstanbul-Zonguldak seferini yapan Anafarta Vapuru'nda tanıştı.

-Mediha Sessiz tifodan değil, Apandisitin patlaması (Karın Zarı İltihabı) sonucu oluşan Peritonit'ten öldü

-Mediha, Çingen kızı değil, annesi Ünyeli, babası ise Bitlis Eşrefhanoğulları sülalesinden.

-Behçet Necatigil Mehmet Çelikel Lisesi'nde; Rüştü'nün öğretmeni değildi, ama dostuydu. Necatigil bu lisede Muzaffer Tayyip Uslu'nun bir yıl öğretmenliğini yaptı.

-Mediha Sessiz, Kandilli Lisesi'ni bitirdikten sonra Beşiktaş'ta dokuma tezgahında çalışırken, memurluk sınavına girip kazanınca da Karabük Demirçelik Fabrikası'nda çalışmaya başladı. İlk hastalığı burada nüksetti.

-Mediha'ların Beşiktaş'taki evlerinin bulunduğu sokağın bir arkasında da Muzaffer Tayyip Uslu'nun evi bulunuyordu. Böylece Rüştü Onur ile Muzaffer Uslu'nun dostlukları ilerledi.

Onur hakkında 4 kitap hazırladım

Rüştü Onur üzerine 12 yıl çalışma yaptım. O'nun, Mediha'ya yazdığı ve hiçbir yerde yer almayan 71 mektup, 7 şiir ve 20'ye yakın fotoğrafını günyüzüne çıkardım. [*]Rüştü Onur / Yaşamı, Sanatı, Eserleri (Araştırma-2010)

[*]Rüştü Onur / Mektubun Avucumda (Araştırma-2013), [*]Rüştü Onur / Şiirleri, Yazıları, Mektupları ve Ardından Yazılanlar (Araştırma-2013), [*]Rüştü Onur / Benim Şeker Yavrum (Araştırma-2015)

Rüştü Onur'u ölümünün 75.yıldönümünde saygıyla anıyor yazımı Behçet Necatigil şu dizeleriyle noktalıyorum:

Bir şair yaşamıştı Zonguldak'ta

Adı Rüştü Onur'du

Bilseydi hatırlanacağını

Ölümünden sonra

Memnun olurdu."

İbrahim Tığ, daha sonra Rüştü Onur'un az bilinen "Zonguldak" başlıklı şiirini okudu.

Editör: Pusula Gazetesi