İnanış Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Adnan Küçükvar, köşesinde "500 kelime ile yazı ve Pusula" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İŞTE O YAZI:

500 kelime ile yazı ve Pusula

Bir şeyi anlamak için elbette iyi dinlemek gerek. Bir şeyi anlatmak içinde çok bilmek yetmez. Konu ile ilgili giriş-gelişme-sonuç denkleminin ötesinde, anlatma yeteneği ile kelime dağarcığının kalitesi önemlidir.

Kelime dağarcığı kalitesi, kullanılan kelime sayısı ile paraleldir. İster ; 'Söz' ile anlatma olsun ister yazı ile. Nereden çıktı diyeceksiniz şimdi?

Refikimiz Pusula'nın imtiyaz Sahibi Ali Rıza Tığ, bir konu ile ilgili meramını anlatmak için, bizi olumlu şekilde 'Alet' etmiş.

Yazdığı gerçek. Ben yönetimini aldığım gazetelerde, muhabirleri yazılı sınavdan geçirirdim. İnanış'ta olmadı bu. 'Hal-i pür melali' ortada.

Muhabir arkadaşlara, 'Hafta sonu imtihan var' dediğimde, çoğunlukla gider 'Türkiye'nin akarsuları, dağlarını okur, Zonguldak'ta kömürün tarihçesini' araştırırlardı. İmtihan günü, önlerine kağıt - kalem konup, 'Sadece kelime yazacaksınız' dediğimizde şaşırırlardı.

İnanın 50 kelime yazamayan gazeteci adayları çıktı karşıma. Doğrudur, bu günde 500 kelime yazamayan zat-ı muhteremi gazeteye 'Sıradan eleman' olarak bile almam.

Bu gün 'Harçlıkçı' veya 'Yazdığını bile zor okuyamayan' tiplerin, 'Gazeteci' diye piyasada 'Güvercin taklası' atmasının nedeni bu. Dolayısıyla, sendikacı, tabela dernekçileri ve kurnaz politipler bu 'Kazatacıları' haftada '3-5 resimli haberlerini yaptırarak' kullanıyorlar.

'Harçlık' işi o kadar ileri gitmiş ki! 'Fakire bi sadaka' durumu olmuş adeta...

Geçenlerde iki muhabir, bir dernek başkanı ile röportaj yapıyor, harçlıklarını alıyorlar. Sonra da, dernek başkanının eleştirdiği bürokratı arayıp, 'Filanca başkan aleyhinde açıklama yaptı. Koyalım mı yayına' diye soruyorlar. 'Koyalım mı yayına' cümlesi 'Anahtar' cümle... Harçlığın 'Diplomatik' dilden hatırlatılması...

Birkaç defa yazdım. Yine yazıyorum, şehirdeki mesleki kuruluşlar, toplantılarda 'Kalabalık' resimlerle kamuoyuna baskı kurmaya 'Abone-reklam' aramaya kalkacaklarına, resim dolduranların 'Halet-i ruhiyeleri' ile 'İcraatlarını' bir denetlesinler.

Harçlıkçı muhabirlik, sipariş yazı, ekip haberciliği gibi mesleğin yıpranmasına neden olan 'Müptezel gazetecilik' giderek yayılıyor. Sanal alemde ki 'Vatandaş gazeteciliği' zaten, mesleğin 'Etik' boyutunu törpüledi.

Adam, şehrin ortasında 'Kaçak kat' çıkıyor. Partili goygoycu, benden fazla 'İnternet'te benden fazla 'Gazeteci' kesilmiş, habercilere sallıyor... Maalesef, 'Çürük siyaset yandaşı' seçilmiş-atanmış bu 'Haber kirliliği'ne, 'Melül-melül' bakıyor.

Anlayacağınız durum vahim. Siyasetin 'Çapraşık çıkar ilişkisi' içinde, durum giderek vahimleşiyor. Koltuklarda oturanlar siyasi-ticari rant için bakıyorlar olaylar.

Hayat pahalılığı, işsizlik, emekli, çalışmayan, uyuşturucu kullanımı artışı, yabancıların sosyal yaşam içindeki etkinlikleri...

Dereye beş mahallenin lağımı akıyor, dün dökülen asfalt bu gün kesiliyor, şehrin hafriyat döküm alanı yok... Kimin umurunda...

50 kelime ile konuşan ya da yazan gazeteci ile şehrin seçilmiş-atanmış yöneticileri ve sorunları arasında bir bağ var. Hem de 'Öyle-böyle' değil...

Editör: Pusula Gazetesi