Hema Endüstri A.Ş.&8217;nin Amasra&8217;da yapmayı planladığı termik santralle ilgili Bartın&8217;da Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) bileşeni 7 Oda tarafından hazırlanan rapor dün basına açıklandı. 18 Ocak&8217;ta düzenlenen basın toplantısı ile 17 maddelik sonuç bölümü açıklanan raporda teknik değerlendirmeler yapıldı. Raporun girişinde gazeteci Türey Köse&8217;nin &8220;Yatağan Termik Santrali&8217;nin temeli atılırken insanlar davullu zurnalı açılışlar yaptılar, hatta &8216;göbek attılar&8217; Ama dumandan göz gözü görmez olunca, ormanlar kuruyunca, verimli toprakları elden gidince, çocukları &8216;asitten&8217; öksürmeye başlayınca &8216;termik santralin ne olduğunu&8217; öğrendiler ve mahkemelere taşınmaya başladılar&8221; şeklindeki sözlerine yer verildi. Raporda Çevre Düzeni Planı&8217;nın Amasra&8217;da termik santral yapımına izin vermediği, santralin planda sanayi bölgesi olarak gösterilen Filyos&8217;a yönlendirildiği, Bartın ve Amasra&8217;nın termik santral yapımına uygun olmadığı belirtildi.



Rapora imza atan oda temsilcileri



Raporun altına imza atan odaların temsilcileri şöyle; Mimarlar Odası İl Temsilciliği adına Mimar Kemal Çubukçuoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası İl Temsilciliği adına Elektrik Mühendisi Mahmut Demirok, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İl Temsilciliği adına Harita Mühendisi Nezih Turhan, Peyzaj Mimarları Odası İl Temsilciliği adına Peyzaj Mimarı Sevgi Görmüş, Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilciliği adına Jeoloji Mühendisi Refik Bilaloğlu, Ziraat Mühendisleri Odası İl Temsilciliği adına Ziraat Mühendisi Figen Kemik, Makine Mühendisleri Odası İl Temsilciliği adına Makine Mühendisi Murat Erkaya ve Bartın Üniversitesi Türkiye Ormancılar Derneği Temsilciği adına Bartın Üniversitesi Öğretim Üyesi Doçent Doktor Erdoğan Atmış.



Gömü ve Tarlaağzı köyleri taşınacak



4 ana başlıkta ele alınan raporun plansal boyutla ilgili bölümünde Bartın ile ilgili bugüne kadar yapılan planlamaların hep turizm ağırlıklı olduğuna dikkat çekildi. Raporun sosyo-kültürel boyutu ile ilgili şöyle denildi: Termik Santral, kuş uçuşu Bartın&8217;a 9 km, Amasra&8217;ya 2 km. uzaklıkta, Gömü ve Tarlaağzı köyleri sınırları içindedir (ÇED, 2009, S:31). Bu durumda bu köylerin santralin kuruluşunda kamulaştırılması gerekmektedir. Kamulaştırılmazsa bile Gömü ve Tarlaağzı köylülerinin, santralin çalışmaya başlamasından sonra yaşam alanı kalmayacağı için köylülerini terk etmek zorunda kalacaklarını bilmeleri gerekmektedir. Çünkü; Yatağan Termik Santrali&8217;nin kuruluşu sırası ve sonrasında 5 köy ve bir kasaba halkının Gökçeada&8217;ya gönderildiği kamuoyu tarafından bilinmektedir. Bunlar; Sek, Eskihisar, Beyyaka, Tınas ve Çaybükü köyleri ile Yeşilbağcılar Kasabası&8217;dır (Cumhuriyet Gazetesi, 1986).



Santral geniş bir alanı etkileyecek



ÇED Başvuru dosyası içinde Termik Santral Projesi&8217;nin etkileyeceği köyler arasında (ÇED, 2009, S:39) Bartın Irmağı etrafındaki Karasu, Güzelcehisar, Topluca, Dallıca ve diğer Boğaz köylerinin bulunmaması büyük bir eksikliktir. Ayrıca her yıl binlerce kişi, yöreye İnkumu, Amasra ve Çakraz&8217;daki ikinci konutlarda veya diğer konaklama yerlerinde kalmaya gelerek turizm etkinliğine katılmaktadır. Bu nüfus da termik santralden etkilenecek nüfus içine katılmalıdır. Bu noktada ikinci konut sahiplerinin evlerinin değerinin düşeceğini de ayrıca belirtmek gerekmektedir. Hattat Holding, Hema Şirketi olarak ilk kez 1999&8217;da Bartın&8217;a gelmiştir. O zaman taşkömürünü çıkarmak gibi bir niyetleri yoktu. Amasra&8217;da bir termik santral kurmak istiyorlardı. Çok hazırlıksız bir şekilde Bartın Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu&8217;nda yaptıkları toplantıda, Bartınlıların yoğun tepkisini aldıkları için birkaç yıl Bartın&8217;a uğramadılar.



Kömür çıkarmaya geldik diyorlardı



2005 yılında Bartın&8217;a tekrar geldiklerinde aynı salonda yapılan toplantıda bu kez Amasra&8217;da termik santral kurmayacaklarını, sadece taşkömürü çıkaracaklarını, üretecekleri taşkömürünü piyasaya satacaklarını ifade ettiler. Kendilerine ısrarla sorulduğu halde bir termik santral kurma niyetleri olmadığını söylediler. Buna rağmen geçen süre içinde ilgili devlet kuruluşlarına girişimlerde bulunarak gerekli izin ve ruhsatları alıp, süreci ÇED Raporu hazırlama aşamasına kadar getirmişlerdir. 1999 yılında 150 MW olarak kurulması öngörülen termik santralin kurulu gücü, 2006 yılında EPDK&8217;ya başvurulurken 654 MW&8217;a çıkarılmış, 5710 sayılı Yasa&8217;nın Geçici 2. Maddesindeki değişiklikten sonra 1100 MW&8217;lık, en son ÇED başvuru dosyasından anlaşıldığı kadarıyla da 2640 MW&8217;lık bir güce ulaştırılmıştır.



Güçte ve yatırımda belirsizlikler var



Santralin gücünün 1100 MW&8217;a çıkarılmasının nedeni; adı geçen yasal değişiklikle birlikte kurulacak 1000 MW&8217;tan büyük güce sahip termik santrallerde, termik santralin kurulacağı alanın kamulaştırma bedellerinin devlet tarafından ödenmesi, bu firmaların termik santralin su ihtiyacını gidermek için kuracakları barajların kamulaştırma bedellerini devletin ödemesi, Devletin üretilen enerjiye 15 yıl alım garantisi vermesi ve bu enerjinin en yakın dağıtım merkezlerine gidebileceği iletim hatlarının masraflarının da Devlet tarafından ödenmesi olarak gösterilmektedir (TMMOB, 2008, S:49). Santralin gücü 1000 MW&8217;ten fazla olunca şirket çok önemli maliyetlerini devletin sırtına yüklemektedir. Fakat, gücün 1100 MW&8217;la yetinilmeyip 2640 MW&8217;a çıkarılmasının nedeni anlaşılamamaktadır. Neden Hattat Holding&8217;e bağlı tek şirket değil de, iki ayrı şirket tarafından termik santral yatırımının yapıldığı konusunda da belirsizlikler vardır.



Firmanın samimiyetinden şüphe ediliyor



Bartın Kamuoyunda şirketlerden biri devlete ve kamuoyuna beyan edilen sorumlulukları yerine getirirken, diğeri bu sorumluluklardan kaçmak için bir araç olarak mı kullanılacaktır veya bu değişiklikle daha önce kullanılmış bir santralin sökülerek Amasra&8217;da tekrar kurulması mı sağlanacaktır yönündeki spekülasyonlar tartışılmaktadır. Şirketin termik santralin gücü gibi çok önemli bir konuda bile bu kadar kısa sürede yaptığı bu önemli değişiklikler, Bartın halkının yatırımcı şirket hakkındaki şüphelerini arttırmaktadır. Hattat Holding&8217;e bağlı &8220;Hema Endüstri A.Ş. taahhütlerinin hiçbirini yerine getirmemiştir. Rödovans sözleşmesinin imzalanmasından bu yana yaklaşık 5 yıl geçmesine rağmen hazırlık çalışmaları tamamlanmamış ve üretim aşamasına geçilmemiştir&8221; şeklindeki eleştiriler zaman zaman kamuoyunun gündemine gelmektedir. Bu tür gelişmeler firmanın taahhütlerini yerine getirme konusundaki samimiyetinin sorgulanmasına neden olmaktadır.



Bartın halkı termik santral istemiyor



Bartın Halkı, 2001 yılında Bartın Çayı kenarında Boğaz Mevkii&8217;nde yapılması planlanan &8220;mobil santral &8220;olarak adlandırılan 100 MW gücündeki (Amasra Termik santrali&8217;nden 26,4 kat daha küçük) kül ve cüruf bile oluşturmayacak olan fueloille çalışacak termik santrale bile bilinçli bir şekilde tepki vermiştir. Bartın Çevre Birlikteliği önderliğinde başlatılan hukuksal ve toplumsal mücadelede toplanan 20 bin kişilik imza listesinin yanı sıra, santralin yapılması planlanan yerde yapılan 5 bin kişilik piknik ve Bartın kent merkezinde yapılan 20 bin kişilik mitingle tepkisini çok açık şekilde ortaya koymuştur. Hema Şirketi tarafından Amasra&8217;da yapılması 1999&8217;dan beri gündeme getirilen termik santrale karşı, Bartın ve Amasra çevre birliktelikleri çeşitli eylemler gerçekleştirmişlerdir. Bartın Halkı bu süreçte toplanan 25 bin imzayla termik santrale karşı tepkisini çok açık şekilde göstermiştir. Tüm bunlara rağmen adı geçen şirket, girişimlerinden vazgeçmemekte, ısrarcılığını yörenin yumuşak karnı olan işsizliği kullanarak propagandalarına devam etmektedir.



Yörede en uygun santral rüzgar santrali



Ekonomik boyutla ilgili de şu değerlendirmeler yapıldı: Bölgenin kurulacak bir termik santralden üretilecek elektrik enerjisine gereksinimi yoktur. Ayrıca, kurulu enerji nakil hatları yeni bir üniteyi taşıyacak nitelikte olmayıp, yakın zamanda yeni bir nakil hattı da planlanmamıştır. İlin enerji ve doğal kaynaklarının yeterli ve rantabl kullanılabilmesi için, yenilebilir kaynaklar da dahil olmak üzere tüm enerji kaynaklarının uygun kombinasyonuyla enerji üretiminin ve sürekliliğin sağlanması gerekmektedir (TMMOB, 2008, S:73). Amasra&8217;nın rüzgar bakımından zengin olması nedeniyle, bu yörede enerji sağlamak için en uygun yöntem rüzgar santralleri kurmaktır. Yenilenebilir bir enerji türü olan rüzgar enerjisinin yaratacağı olumsuz etkiler çok düşük düzeyde kalacaktır. Böylece turizm, tarım, ormancılık ve diğer etkinliklere zarar vermeden, sürdürülebilir şekilde sağlanan bir enerji üretim modeli yöreye kazandırılmış olacaktır.



Termik santralde ithal kömür kullanılacak



Hema Şirketi, verdiği taahhütleri zamanında yerine getirememesine rağmen, taşkömürünü çıkarma çalışmalarında samimiyse, yer altı maden işletme çalışmalarına devam etmelidir. Maden çıkarmanın da çevreye çeşitli olumsuzlukları vardır. Fakat, bu zararların en düşük düzeye indirilmesi mümkündür. Ülkemizin ulusal bir serveti olan taşkömürünün ekonomiye kazandırılması tabii ki olumlu bir çalışmadır. Olumsuz olan çıkarılacak kömürün tümünün yalnız bir bölgede yakılması ve oluşacak çevresel etkilerin (dışsal) maliyetinin yoğunlukla Bartın Halkının sırtına yüklenmek istenmesidir. Amasra ve Kandilli&8217;den çıkarılacak kömürün Amasra Termik santralinin kullanımına yetmeyeceği, &8220;ana yakıt olarak&8221; ibaresinden de anlaşılabileceği gibi santralin gereksinimini sağlamak için bölge dışından derken (ülkemizdeki taşkömürü rezervinin % 99&8217;u bu bölgede bulunduğu için ülkemizin diğer bölgeleri değil) yurt dışından getirileceği kastedilmektedir. Bu da kömürün ithal edileceği anlamına gelmektedir.



Çok uzağa gitmeye gerek yok, Ukrayna&8217;da var



Çok uzaklarda değil, hemen karşı kıyıda, Ukrayna&8217;da geniş damarlı kömür ocakları olduğu, bu ocaklardan çıkan kömürün artıksız olduğu için lavvarlama yapılmadan da 5800 kalori değerine sahip olduğu belirtilmektedir. ÇED Başvuru Dosya&8217;sında santralde kullanılacak kömürün ısı değerinin 5800 kalori olacağı yazılıdır. Fakat, Amasra&8217;da çıkan kömürün tüvenan olarak 3000 kalorilik ısı değerine sahip olduğu, bu kömürün lavvarlama yapılarak 5800 kalori değerine ulaştırılacağı, lavvar işlemi için önemli miktarda suya gereksinim olduğu, lavvar işleminden sonra tüvenanın % 50&8217;sinin artık haline geleceği, bu nedenle planlanandan iki katı miktarda kömür üretilmesi gerektiği, her yıl 6,5 milyon tonluk lavvar artığının depolanması için de büyük miktarda arazi gerektiği konusunda ÇED Başvuru Dosyası&8217;nda hiçbir açıklama olmaması, termik santralde kullanılacak taş kömürünün ya lavvar edilmeye gerek duymayan 5800 kaloriye sahip kömür olduğu ya da çıkarıldığı ülkede lavvar edildikten sonra Amasra&8217;ya getirilecek bir nitelik taşıdığı anlaşılmaktadır.



11 bin kişi değil sadece 1200 kişi alacaklar



ÇED Başvuru Dosyası&8217;nda çalışan sayısı; arazi hazırlık ve inşaat aşamasında; hafriyat ve saha hazırlama işlerinde 150 kişi, ünitelerin inşaat aşamasında (liman dahil) 1000 kişi, makine ve ekipmanların montajında 1000 kişi, maden sahalarında 350 kişi toplam 2500 kişi olacağı, işletme aşamasında; kömür yer altı işletme ve kireç taşı sahasında 400, santralde 800 kişi olmak üzere toplam 1200 kişi olacağı belirtilmektedir (ÇED, 2009, S:38). İlgili şirket başlangıçtan beri yöredeki işsizliği, gençlerin iş bulmak için başka kentlere göç etmek zorunda kalmasını koz olarak kullanmıştır. Maden ocaklarında ve termik santralde çalıştıracaklarının sayısının 10-11 bin kişiye kadar ulaşacağını, yöredeki işsizliği önleyeceklerini iddia edip durmuşlardır. Başvuru dosyasındaki bilgiler bu vaatlerin doğru olmadığını açık bir şekilde göstermektedir.



Sularda ağır metal zehirlenmeleri olacak



Termik Santraller sularda önlenmesi güç ağır metal zehirlenmelerine yol açmaktadır. Muğla Yatağan Termik Santrali civarında yeraltı ve yerüstü su kaynaklarına olan etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada 2 baraj, 5 yüzey ve 2 yeraltı su kaynağından alınan su örneklerinde kalsiyum, kurşun, kadmiyum, antimuan ve kükürtdioksit analizleri yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, bazı örneklerde söz konusu metallerin Çevre Koruma Örgütü (EPA) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirlenen referans değerlerinin üzerinde olduğu referans edilmiştir. Hindistan&8217;da termik santrallerin olduğu bir bölgede sularda kalsiyum ve kükürtdioksit oranları yüksek bulunmuştur (TMMOB, 2008, S:59).



Balıkçılık büyük zarar görecek



Soğutma suyunun Karadeniz&8217;den sağlanacağı belirtilmektedir (ÇED, 2009, S:7). Soğutma suyunun tekrar denize iadesi sırasında normal sıcaklıktan daha yüksek bir sıcaklıkta olacağı (Dosyada en fazla 2oC olacağı yazılmaktadır), ayrıca bu sular kullanılmadan önce makinelere zarar vermemesi için çeşitli kimyasal işlemlerden geçirildiği için denize geri boşaltılması sırasında demir 2 sülfat bakımından zenginleştiği, bunun da deniz ekosistemine zarar verdiği bilinmektedir (Avcı, 2005, S:16-17). Bu işlemler sonunda uzun vadede ekolojik veya ticari önem taşıyan balık türlerinin önemli ölçüde azalmasına neden olmaktadır (Tokinan ve Yurteri, 1994, S:43). Böyle bir durum yöredeki balıkçılık etkinliklerinin zarar görmesine neden olacaktır. (devam edecek)

Editör: Pusula Gazetesi