Memur Sen Zonguldak İl Temsilcisi Kamuran Aşkar, tüm insanların 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü&[#]8217;nü kutlarken, sendikal hakların da insan hakları olduğunu belirtti.
Kamuran Aşkar yaptığı açıklamada, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü&[#]8217;nün insan hakları için mücadele ve dayanışma günü olduğunu belirtti. İnsan olmak, insanla ilgili hiçbir şeye kayıtsız kalmamak için yeterli olduğunu belirten Aşkar, &[#]8220;İnsan hakları ihlallerinin minimum noktaya çekilmesi konusunda bireysel gayretlerin yanında sivil topluma da büyük sorumluluk düşmektedir. Din ve vicdan özgürlüğü dahil olmak üzere temel insan hak ve özgürlüklerinin tamamı, demokratik anayasalarla, uluslar arası anlaşmalarla ve belgelerle ulusal ve uluslar arası güvenceye kavuşturulmuştur. Bu yönüyle temel hak ve özgürlüklerin var edilmesine veya sona erdirilmesine yönelik referandum yapmak sonucu ne olursa olsun temel hak ve özgürlüklere yönelik açık bir saldırıdır. İsviçre de yapılan referandum uluslar arası sözleşmelere aykırıdır. Bu tehlikeli çıkış, kültürler arası soğuk savaşa zemin hazırlamakta ve AB değerlerine yönelik büyük bir risk içermektedir. Bu duygu ve düşüncelerle, 2010 yılı Dünya İnsan Hakları Günü&[#]8217;nde yeni bir anayasayla yönetiliyor olmayı, insan hakları ihlalleri yerine haklarımızın teminat altına alınmasından kaynaklanan mutluluğu paylaşmayı temenni ediyoruz&[#]8221; dedi.
YÖK&[#]8217;ün katsayı ile ilgili düzenlemesinin Danıştay tarafından durdurulmasının ayrımcılık olduğunu belirten Aşkar, açıklamasına şöyle devam etti:
&[#]8220;Ülkemizde, uzun yıllardır devam eden ve bir türlü çözülemeyen insan hakları ihlallerinin sona ereceğini umut ederken ne yazık ki bunlara yenileri eklenmektedir. Üniversiteye giriş sınavındaki katsayı eşitsizliğini gideren YÖK düzenlemesinin Danıştay tarafından yürütmesinin durdurulması bu durumun son örneğidir. İstanbul Barosu&[#]8217;nun siparişi üzerine verilen Danıştay kararı, gençlerimizin geleceğini ipotek altına almakla kalmamakta, ülkenin ve ülke ekonomisinin geleceğini de ipotek altına almaktadır. Bu karardan en çok etkilenenler ise, çocuklarını meslek liselerinde okutmak dışında bir seçeneğe sahip olmayan yoksul ailelerdir. Fransa ve Almanya gibi ülkelerde Türk çocuklarına uygulanan &[#]8216;işçi çocuğusun işçi kal&[#]8217; politikası, bilerek veya bilmeyerek Danıştay eliyle ülkemiz meslek lisesi öğrencilerine de uygulanmak istenmektedir. Danıştay&[#]8217;ın daha önce verdiği kararları ile çeliştiği, adalet duygusundan uzaklaşıldığı, milletimizin ve gençlerimizin geleceğiyle oynandığı kaygısından kurtulmak istiyoruz. İktidarın, katsayı konusunu yasayla düzenleyerek Danıştay&[#]8217;ın ilgi ve yetki alanından çıkarması, YÖK&[#]8217;ün de katsayı adaletsizliğini gidermek konusundaki kararlılığını sürdürmesidir.&[#]8221;


BAŞÖRTÜ ÖRNEĞİ
İnsan hakları ihlaline örnekler gösteren Aşkar, ülkede başörtü yasağı ile yıllardır insan haklarının ihlal edildiğini vurguladı. Yasağa destek verenler tarafından da hukuki gerekçe gösterilemediğini anlatan Aşkar, &[#]8220;Ülkemizde kadına yönelik ayrımcılık kaynaklı insan hakkı ihlallerinin en çok tepki çekeni hiç şüphesiz ki, başörtüsü yasağıdır. Eğitim hakkı, çalışma hak ve özgürlüğü, din ve vicdan hürriyeti gibi birçok hakkın ihlali sonucunu doğuran bu yasak, yasağa hayat ve destek verenler tarafından dahi hukuki bir gerekçeyle açıklanamamaktadır. 2009 yılı Dünya İnsan Hakları Günü&[#]8217;nde hala başörtüsü yasağını konuşuyor olmak ayıbına hayat verenler kadar bu ayıba son vermeyenler de bu ihlalin hukuki ve vicdani sorumluluğuna ortaktır&[#]8221; diye konuştu.

&[#]8220;TERÖR, İHLALDE DORUK NOKTASI&[#]8221;
Kamuran Aşkar, terörün insan haklarını ihlalde doruk noktası olduğunu kaydetti. Terör tehdidi ortadan kalmadığı müddetçe insan hak ve özgürlüklerinin tam ve koşulsuz olarak yaşanmasının mümkün olmadığını ifade eden Aşkar, &[#]8220;İster devlet, ister kamu görevlisi, isterse vatandaş tarafından işlenmiş olsun insana, insanlığa, insan onuruna yönelen en büyük saldırı hiç şüphesiz ki terördür. Terör, insan hak ve özgürlüklerinin bütününe yönelen ve doruk sayılabilecek ülkeler üstü bir insan hakları ihlali sorunudur. Bu tehdit ortadan kalkmadıkça insan hak ve özgürlüklerinin tam ve koşulsuz olarak yaşanması da korunması da mümkün değildir. Terör riskini ortadan kaldırmanın en kolay ve masrafsız yöntemi, demokratikleşme konusunda yapılması gerekenleri daha fazla beklemeksizin hayata geçirmektir. Demokratikleşme sürecinin sahiplenilmesi ve kamuoyunun desteğini alması, insanlık dışı terör faaliyetlerinin gerekçelerini de kaynağını da ortadan kaldıracaktır&[#]8221; dedi.

TOPLU SÖZLEŞMELER
Sendikal hakların temel insan haklarından olduğunu vurgulayan Aşkar, kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev hakkını kullandırmamanın ise insan hakkının gaspı anlamına geldiğini söyledi.
İç ve uluslararası hukukta kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev hakkından yoksun bırakılmasına hukuki dayanak oluşturacak tek bir hükmün bulunmadığını anlatan Aşkar, açıklamasını şöyle tamamladı:
&[#]8220;Sendikal haklar temel insan haklarındandır. Buna karşın ülkemizde kamu görevlileri sendikalarının toplu sözleşme ve grev hakkı yoktur. Gerek iç hukukta gerekse uluslararası hukukta kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev hakkından yoksun bırakılmasına hukuki dayanak olacak tek bir hüküm bulunmamaktadır. Buna rağmen, kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev hakkını kullandırmamak veya ipe un serme anlayışıyla kullanmalarının önündeki engelleri kaldırmamak tam anlamıyla temel insan hakkı ihlalidir. Siyaset kurumu, kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev hakkına sahip bir sendikal zemine sahip olmasını sağlayarak bu hak gaspını sona erdirmelidir.
Ayrıca, kamu işçilerine siyaset yapma hakkı tanınırken aynı işyerinde çalışan kamu görevlilerinin siyaset yasağına tabi tutulması ayrımcılıktır. Bu yasak da, insan hakkı ihlalidir. Kamu görevlilerinin siyaset yasağı kaldırılarak ayrımcılık ve hak ihlali ortadan kaldırılmalıdır.&[#]8221;
Editör: Pusula Gazetesi