CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, ekonomideki son durum ve yayınlanan verilere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İktidar kanadının iyimser ve ortaya komaya çalıştığı pembe tablonun doğru okunması ve sorgulanması çağrısında bulunan Turpcunun açıklamaları şöyle:
YOKSULLUK HALA ÜLKEMİZİN EN BAŞTA GELEN
SORUNU
Kimsesizlerin kimsesi olma iddiasıyla kurulan AKP`nin bu siyasi iddiasıyla, ekonomik gerçekliklerin ne kadar uyumlu olduğu çok defa tartışıldı. 2002`den 2015`e kadar nüfusun hangi diliminin milli gelirden ne kadar pay aldığına ilişkin tablo tek başına çoğu sorunun cevabını bizlere vermektedir.Yoksulluk hala ülkemizin en başta gelen sorunudur. En genel anlamda yoksulluk, `ekonomimiz şöyle büyüdü böyle büyüdü` istatistikleri yayınlanırken cüzdanınızın boş olmasıdır. Birileri refah içinde, diğerleri ise yarınından emin olmadan yaşamaya devam etmektedir. `Milli gelir şu kadardı, şimdi bu kadar dolar oldu ne yazık ki bir göz boyamadan ibarettir. Önemli olan kişi başına düşen milli gelirin kağıt üzerinde ne kadar arttığı değil, önemli olan artış gösteren bu gelirin kimin cebine girdiğidir. Bu durum, zenginin cebine girip zengini daha zengin yapıyorsa, işte burada bir sorun vardır.
ÜLKE NÜFUSUNUN 5`TE 1`İ YOKSULLUKLA BOĞUŞUYOR
Türkiye İstatistik Kurumu`nun (TÜİK) 2015
`gelir ve yasam koşulları` araştırmasındaki rakamlar gösteriyor ki, zenginler
daha da zenginleşmiş, fakirler daha da fakirleşmiş. Türkiyenin en zengin
%20`sinin milli gelirden aldığı pay bir yılda % 45.9`dan 46.6`ya çıkmış, en
fakir %20`nin payı ise % 6.2`den 6.1`e gerilemiştir.
Türkiyede 6.6 milyon insan mutlak
yoksulluk sınırı altında yaşamaktadır, bu kişilerin aylık gelirleri 416
TL`nin altındadır. Aylık geliri 520 TL`den az olan yoksulları ve
624 TL`den az kazanan göreli
yoksulları da ekleyince Türkiyede toplam 16.7 milyon insan yoksullukla
boğuşuyor, yani ülke nüfusunun 5`te 1`i. Nüfusumuzun yarıdan fazlası ayda
ortalama net bin TL gelir elde edemiyor.
YARDIMA MUHTAÇ İNSAN SAYISI 30 MİLYONU AŞTI
İktidar partisi, gelir dağılımındaki adaletsizliğe hiç dokunmadığı gibi tersine alt sınıflar daha da yoksullaştırılmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, nüfusun yüzde 15inden fazlasının yoksulluk sınırı altında olduğu ülkemizde, milyonlarca aile yaşamını yardıma muhtaç bir şekilde sürdürmek zorunda kalmaktadır. 2012de 23 milyon 668 bin olan yardıma muhtaç insan sayısı 2014te 30 milyon 500 bine ulaşmış durumdadır. Yani 79 milyon nüfusa sahip ülkemizde her 5 kişiden 2si yardım almadan yaşayamamaktadır. Bu çok ciddi bir rakamdır.
ÜRETMEDEN TÜKETMEYE DAYALI, DIŞ KAYNAK BAĞIMLISI EKONOMİ
Dış kaynak bağımlısı olmuş ekonomimiz,
üretmeden tüketmeye, dış borçla yol-altyapı-konut yapmaya, yıkıp tekrar yapmaya
ve dış kaynakla/borçla tüketerek büyümeye dayalı bir politikaya dayanmaktadır. Bu
politikaların sonucunun bizim gibi, üretemeyen, katma değer yaratamayan, dünya
piyasalarında sürekli talep edilen bir doğal zenginliğe (petrol, doğalgaz, vb.)
sahip olmayan, dış kaynak bağımlısı olmuş ülkeler açısından yıkım demek
olduğunu bir kez daha hatırlatmamıza gerek var mı?
Üretime dayanmayan bir ekonomi politikası
başarısızlığa mahkumdur. Türkiyede işsizlik artarken, üretimi ve üreteni temel
alması gereken anlayış yok sayılıp, rant ekonomisi işletilerek yandaşlar zengin
edilmektedir. Bu nedenle ekonomimiz düze çıkamadığı gibi tersine arapsaçına dönmüştür.
DÖVİZİN YÜKSELMESİ İĞNEDEN İPLİĞE HERŞEYE YANSIYOR
Döviz almış başını gitmiştir. 2005 yılına
göre, paramız neredeyse 2 kattan fazla değer kaybetmiştir. Dillendirilmese de
bu devalüasyondur, sadece adı konmadı, hepsi bu. Her şey dövize bağlanınca ister istemez ucu vatandaşa
dokunmaktadır. Bakanlık yeni yapılan köprülerin geçiş ücretlerini dahi dolar
üzerinden ilan etmektedir. Tohumdan, hayvan yemine kadar ithalata dayanmış
ülkeyiz. Doların yükselmesi benzine, mazota zam olarak yansıyor, bu da iğneden
ipliğe herşeye yansıyor. Bu gerçeğe rağmen dolardan/eurodan bize ne diyebilir
miyiz? Esnaf kepenk kapatmaya başlamıştır, insanların yatırım yapma konusunda
tedirginlik vardır. Siyasi istikrarsızlık ülkenin önce huzurunu sonra
ekonomisini bozmakta, ülkenin tam göbeğine açılan koca bir delik gibi hepimizi
içine çekmektedir.
TÜRKİYE İNSANİ GELİŞMİŞLİK ENDEKSİNDE 72. SIRADA
Çizilen pembe tabloların aksine, ülkemiz
2015 insani gelişmişlik endeksinde 72. Sırada
yer almıştır. Ülkemiz, Umman, Suudi
Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, İran gibi ülkelerin arkasında yer
almaktadır. Türkiyenin ekonomik göstergelerdeki geçtiğimiz yıllardaki sözümüz
ona büyüme ve iyileşmesinin gelişmişlik seviyesinde hiç bir artışa yol
açamamasının altında yatan sebepler irdelenmelidir. Son olarak, taşıma su ile
değirmen dönmez. O nedenle ekonomiyi, yeniden yapılandırarak, vatandaşın cebine
el atmadan, üretim, istihdam, katma değer ve kaynak yaratır hale getirmek
gerekmektedir.