Ancak Akanın 12 Eylül 1980 askeri darbesinden 1,5 yıl önce Kütahya-Tunçbilekte çevirdiği ve Cüneyt Arkınla birlikte başrolü paylaştığı Maden filmi, Zonguldaklıların ve madencilerin gönüllerinde ayrı bir yer edindi. Filmdeki direniş sahnesi ise, gerek vizyona girdiği dönemde gerekse sonrasında hep hatırlanan sahnelerden birisi oldu.
Tarık Akan, birçok aydın ve ünlü isim gibi 1990 yılında Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) önderliğinde başlatılan Büyük Madenci Yürüyüşüne katılarak Emeğin Başkenti Zonguldakta maden işçilerinin haklı mücadelesine destek vermişti. Tarık Akan'ın ölümünün ardından ünlü sanatçının Cüneyt Arkın'la başrolünü oynadığı ve Türkiye'deki işçi direnişlerine simge olan Maden filmi yeniden gündeme geldi. Filmde işçileri örgütleyen Akan ile Arkın'ın efsanevi konuşmalarının yer aldığı sahne yıllar geçmesine rağmen eskimedi.
MADEN FİLMİNİN KONUSU
Yavuz Özkanın yönetmenliğini yaptığı ve 1978 yılının sonunda vizyona giren film, bir maden ocağında bir devrimciyi ve işçilerle olan hikâyesini anlatmakta. İlyas (Cüneyt Arkın), maden ocağındaki sahip oldukları kötü koşullarla daha fazla çalışmak istemediklerini bütün işçilere anlatmaya çalışan bir devrimcidir. Bu çabaları sonuç verir ve Nurettin (Tarık Akan) ve arkadaşlarını sarı sendikanın etkisinden kurtarır. O sıralarda göçük altında kalan işçilerin bunda etkisi büyüktür. İşçilerin huzursuzluğunu yatıştırmak için maden sahibi şehre lunapark getirtir. Bu olumsuz durumu aşmak ve çalışma koşullarının düzeltilmesi için İlyas ve Nurettin bir imza kampanyası düzenlerler. Bu faaliyetleri yürütürken İlyasa patronun adamları suikast düzenler. Bundan sonra işçilerin kendi aralarındaki dayanışması artar ve ilk önce iş yavaşlatma daha sonra İlyasın göçük altında kalmasıyla greve giderler.
Önce Yeşilçam'da rol aldığı filmlerdeki ailemizin sevimli, haşarı ve yakışıklı çocuğu karakterleriyle o dönem herkesin gönlünde yer tuttu. İlerleyen yıllarda kolay yoldan para kazanmak yerine ömrü boyunca zor olanı tercih etti. Yeşilçamdaki ilk döneminden sonra bugüne kadar rol aldığı ve yönettiği filmlerde, yazdığı kitaplarla, eğitim sistemine yaptığı katkılarla, toplumsal hareketlerdeki duruşuyla ve mücadelesiyle her zaman emeğin, emekçinin ve demokrasinin yanında yer aldı. Biz madenciler açısından da, hem 1990 Grevinde, hem de Soma faciasından sonraki eylemlerde yanımızda yer alarak gerçek bir emekçi dostu olduğunu ispatlamıştı.