Zonguldak'ta, 17 Mayıs 2010 tarihindeki grizu faciasında 30 madencinin cesedine ulaşıldığında ayağında terliklerle madene koşan 29 yaşındaki Dilek Eken, ölen babası Hüseyin Arslan'ın kendisine teslim edilen ayakkabı ve çorabını hiç yıkamadan evinde saklıyor. Dilek Eken, "Babam yok artık, ayakkabılarıyla konuşuyor, dertleşiyorum. Bunlar bana onun varlığını hissettiriyor" dedi.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında galeri açma çalışması yapan taşeron firmada çalışan 30 maden işçisi, yerin 540 metre altında meydana gelen grizu patlamasında öldü. Faciada babası 56 yaşındaki Hüseyin Arslan’ı kaybeden ve madencilerin cesedine ulaşıldığı haberini alınca ayağındaki terliklerle madene koşan Dilek Eken, facianın 6'ncı yıldönümüne yaklaşılırken acısını hala taze tutuyor. Dilek Eken, facianın olduğu gün babasının son kez giyip işe gittiği, yer altına inerken de çıkarıp dolabına koyduğu, kendisine teslim edilen ayakkabı ve çorabını hiç yıkamadı. Dilek Eken, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“BABAMIN ACISINI UNUTMAK İSTEMİYORUM”
"Yaşadığımız çok zor bir acı. Ayakkabı, çorabını o gün bıraktığı gibi saklıyorum. Onu biz unutmayacağız. Sorumlulara da bunu unutturmayacağız. Biz ölenlerin hepsinin arkasındayız. Bazı insanlar acılarını unutmak, bazıları da acıyı taze tutmak ister. Ben babamın acısını hiçbir zaman unutmak istemiyorum. Onları her elime aldığımda babamla konuşuyorum. Babam yok artık, onlarla dertleşiyorum. Onlar bana onun varlığını hissettiriyor. Ondan geriye kalan bir tek çift ayakkabı o kadar."
“BABAM ARTIK RAHAT UYUYACAK”
Dilek Eken, Yargıtay'ın ceza davasında yerel mahkemenin 28 sanıktan 5'ine verdiği hapis cezalarını onayıp, 4 sanık için verilen beraat kararını bozmasına sevindiklerini söyledi. Eken, şöyle konuştu:
"Türkiye’de iş kazalarının önüne geçilmesi için bu tür davaların daha çabuk bitmesi ve cezaların daha caydırıcı olması gerekiyor. Biz babam için okuduğumuz her duada ilk günkü gibi acıyı yaşıyoruz. Hiç unutulmuyor çünkü. Babamın bence daha rahat uyuduğunu düşünüyorum artık. Onun da canını vermesinde sorumlu olanlar cezalarını alacaklar. Biz buna inandık. O da artık rahat uyuyacak inşallah. Mezarına gittiğimizde 'Hakkını sonuna kadar savunduk' diyebileceğiz artık. Çünkü ilk gün aile olarak bu sözü ona vermiştik." (DHA)

FOTOĞRAF ALTI:

17 Mayıs 2010 tarihindeki grizu faciasında 30 madencinin cesedine ulaşıldığında ayağında terliklerle madene koşan Dilek Eken, ölen babası Hüseyin Arslan'ın kendisine teslim edilen ayakkabı ve çorabını hiç yıkamadan evinde saklıyor.

Editör: Pusula Gazetesi