Zonguldak-Kozlu sahil yolunda imara aykırı olduğu tespit edilen kafelerle ilgili alınan yıkım kararını uygulamadıkları iddiasıyla "görevi kötüye kullanma" suçundan haklarında dava açılan Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, eski belediye başkanları İsmail Eşref ve Secaattin Gonca ile 10 belediye personelinin yargılanmasına başlandı

Kozlu Sahil Yolu'ndaki üç kafeyle ilgili Zonguldak Özel Halk Otobüsleri İşletmecisi Akın Kavi'nin şikayetiyle başlayan soruşturma sonunda mahkemelik oldu.Zonguldak 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davadaZonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, eski Başkanlar İsmail Eşref ve Secaattin Goncahakim karşısına çıktılar.

Belediye Başkanlarının yanı sıra Nejat Uludüz, Nazmi Çolban, Ata Sevimli ve Murat Yanık, Fen İşleri Müdürleri Yalçın Girgin, Nilgün Sarbay, Erhan Darende, Ender Gürcan’da sanık sıfatıyla duruşmada hazır bulundular. Kozlu Sahil Yolu’ndaki imara aykırı kaçak yapıların büyümesi sırasında görev alan üç belediye başkanı suçlamaları kabul etmediler ve kafelerin kendi dönemlerinde büyümediğini iddia ettiler.Şikayetçi Akın Kavi ise sanıkların savunmalarını kabul etmediğini, suça konu cafelerdeki genişlemeler ve ruhsata aykırı durumlar olmasına rağmen belediye hizmetlerinden yararlanmaya halen devam ettiklerini belirterek, "Sanıklar üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmemişlerdir. Ben kendilerinden şikayetçiyim. Cezalandırılmalarına karar verilsin" dedi.

Duruşma 9 Haziran 2016 günü saat 09.15'e ertelendi.

EŞREF: “HARİTALAR BELLİ, NE ZAMAN YAPILDIĞI ORTADA”

Mahkemede ifadesi alınan Zonguldak Belediyesi eski başkanlarından İsmail Eşref, mahkeme çıkışında yaptığı açıklamada “Bir ata sözü var, eğer yargılanmıyorsanız bir iş yapmıyorsunuz demektir. Biz de bir iş yaptık ve yargılanıyoruz. Zonguldak’ta bir iş yaparken ortaya çıkabilecek sonuçları önceden kestiremiyorsunuz. Önceden 6 tane 10 metre karelik büfeler, öğrenciler gezsin, İstanbul gibi olsun derken, önce camekanla büyüttüler, 100 metre kare yaptılar. Biz 100 metre kare yapıldığı zaman da yargılandık. 2011 de dava bitti. Şimdi yine mahkemeye geldik ve neden müdahale etmediğimiz soruluyor. Müdahale ettik. Yargılandık ve hesabını verdik. Bugün de diyeceğimizi dedik. Bizden önceki dönemde Çatı Kafe yapılmış, bizden sonra Ballim Kafe yapılmış. Ancak bizim dönemimizde hiçbir şey yapılmadı. Bunu belgeledim. Haritalar belli, ne zaman yapıldığı ortada … 2009 ve 20011 yıllarından sorumlu değilim. Zonguldak kıyı kanunundan çok çekti. Terminal eskiydi, düzenleyelim, tadilat yapalım dedik olmadı. Sonra yenisini yaptık. Zaten kıyı kenarındaydı” ifadelerini kullandı.

“BEN HESABIMI VERDİM, DÖNEMLERİNDE YAPILANLAR HESAPLARINI VERSİN”

Zonguldak’a bir hediyesi olduğunu belirten Eşref, “Kıyı kanununda ‘Eğer yapılaşma yüzde 50’yi aşmışsa eski hükümler uygulanır’ diyor. İmar Kanunu’nun ek 7 ve 8’inci maddesi. Ben kıyıdaki yapılaşmanın Zonguldak’ta yüzde 74 oranında olduğunu 2002 yılında Belediye Meclisi Kararıyla ispatladım. Belgelendi ve kararı alındı. Zonguldak’ta kıyı artık 10 metredir. Eski dava zaten bitti. 2009 ve 2011 yıllarında neler oldu? Niçin müdahale etmediniz, diyorlar. Benim dönemimde yapılan bir şey olmadı ki neye müdahale edeyim. Ben hesabımı verdim, dönemlerinde yapılanlar hesaplarını versin” dedi.

GONCA: “SÖZLEŞME GEREĞİ 60.2 METREKARE OLMASI GEREKEN ALANLARIN 252 METREKARE OLDUĞU TESPİT EDİLMİŞ”

Mahkeme çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Zonguldak Belediyesi eski başkanlarından Secaattin Gonca, “Şu anda konu bildiğiniz gibi yargıda. Yargıda olan kısımla ilgili gerekli olan ifademizi verdik ve çıktık. Ben bu konuları belediye başkanlığım dönemim de dahil olmak üzere her zaman kamuoyu ile paylaşan bir arkadaşınızım. Mili Egemenlik Caddesi üzerinde bulunan kafelerle ilgili olarak İç İşleri Bakanlığınca 9 Mart 2015 tarihinde bir soruşturma izni verildi. Bu soruşturma kapsamında benim de görev yaptığım dönem de dahil olmak üzere 2002’den 2014 yılına kadar soruşturma başlatıldı. Yıkım kararı olduğu ile ilgili bizim hakkımızda da dava açıldı. Anca ben bu davaya verdiğim ifadelerle karşı çıktım ve kabul etmediğim söyledim. Söz konusu kafelerin halesi 2002 Haziran ayında yapılmış. Yer tesliminden sonra 60.2 metrekarelik alanla ilgili sözleşme yapılmış. Ancak, göreve başladığım 30 Mart 2004 tarihine kadar, benden önceki belediye başkanı arkadaşımız döneminde Milli Emlak Müdürlüğü’nce tapu iptali ve müdavinin meni davaları açılmış. Ayrıca davalara istinaden 2003 yılında bilirkişi görevlendirilmiş ve tespitler yapılmış. Sözleşme gereği 60.2 metrekare olması gereken alanların, yapılan tespitle 2003 yılında 252 metrekare olduğu tespit edilmiş. Bu raporda sabittir. Dava bizim dönemimizde devam ettiği için alanla ilgili bizim bir şey yapma imkanımız yoktu. O nedenle ben iddialı olarak bir şey ifade ediyorum, müdürlerimiz ve yetkililer benim dönemimde üzerine düşeni inanın en iyi şekilde yerine getirdiler. İlave yapılmak istenen kısımlarla ilgili tutulan raporlar ve yapılan yıkımlar mahkeme dosyasında mevcuttur” diye konuştu.

“BİR OY UĞRUNA BAZI SİYASETÇİLERİMİZ BAZI ŞEYLERE GÖZ YUMUYORLAR”

Kaça yapılanmaya belediye başkanlığı döneminde asla üzün vermediğinin altını çizen Gonca; “Benim belediye başkanlığı yaptığım dönemde gerek Valilik, gerek İç İşleri Bakanlığı ve gerekse diğer kurumlardan alanla ilgili belediyeye gelmiş olan bir yazı yoktur. Dolayısıyla bana isnat edilen suçlamalarla ilgili somut bir delil yoktur. Beraat etmemizi talep ettik. Ben hukuka inanıyorum. Ayrıca 2007 yılında ben 2 tane önemli yazışma yaptım. 30 Mart 2004 ve 2009 yılları arasında bir genel seçim ve bir yerel seçim yaşandı. Seçim dönemleri kaçak inşaatların artış gösterdiği ve yoğunlaştığı dönemlerdir. Çünkü bir oy uğruna bazı siyasetçilerimiz bazı şeylere göz yumuyorlar. Ben bunu değiştirdim. Her seçimden 20 gün önce, arkadaşlarımızdan gelen talep üzerine tespitlerin yapılmasını ve suç duyurusunda bulunulmasını istedim. İlk defa böyle bir duyuruda bulunan benim. Ben rahatım, yasal olmayan hiçbir iş ve işlemin altına dönemimde imza atmadım ve attırmadım. Yapmadım ve yaptırtmadım, yapanlara da gereği neyse yaptım. Biz hukuka inanıyoruz. Takdir yüce mahkemenindir. 2004 ve 2007 yılları arasında bizim alanla ilgili genişlemeye müsaademiz olmamıştır. Ben diğer arkadaşlarımızın suçlanmasına da üzülüyorum. Sonuç itibari ile herkesin beraat etmesini isterim. Yasalara aykırı hareket edenler, tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenler de varsa bunun da gereğinin yapılması ve hesabının sorulması gerekiyor” şeklinde konuştu.

KAVİ: “ADAMINA GÖRE MUAMELE YAPILMAMALIDIR, YETKİLİLER BU CESARETİ NEREDEN ALIYOR?
Akın Kavi, “Bugün çok gecikmiş olan bir yargılama süreci başladı. Benim kafelerle veya herhangi bir yerle hiçbir şekilde sorunum yok. Kafelerin yıkılmasından en büyük zarar görecek olan kişilerden birisi de benim. Ben taşımacılık işi yapıyorum ve oraya yolcu taşıyorum ve orada bir kalabalık varsa ben ondan para kazanırım. Bizim itirazımız, mahkeme bir karar veriyor, Yargıtay bir karar veriyor ve burada kanunlar hiçe sayılıyor. Kararlar hiçbir şekilde uygulanmıyor ve sümenaltı ediliyor. Yetkililer bu cesareti nereden alıyor? Bizim isyanımız yılardır bunadır. İnağzı’nda, Asma’da veya başka bir mahallede bir vatandaşın bir odası kaçak yapı diye yıkılıyorsa Zonguldak’ın göbeğinde de yıkılmalıdır ve müdahale edilmelidir. Adamına göre muamele yapılmamalıdır. Bizim isyanımız bunadır. Hak, adalet ve Allah indinde de bu böyledir. Bu dünyada da hak ve adaletten yana olmak için mücadele veriyoruz. Siyaseten bir yere gelmiş olması, o koltuğa oturmuş olması ve her şeye göz yumacak cesareti vermemelidir. Bunlardan birisi ceza almalı ki bunun ardı arkası kesilmelidir. Yani insanların kendi egolarını tatmin etmelerini, makam ve mevkilerini kendi çıkarlarına kullanmalarını engellemek için atılan bir adımdı benimkisi. Sonuna kadar da gideceğim. Hak ve adalet neyse inşallah yerini bulacak ve tecelli edecektir” şeklinde konuştu.

“KARDEŞİM 15 YILDIR NEREDEYDİNİZ? BUNLAR BUGÜN BÜYÜMEDİ Kİ…”

Başkanların hiçbirisi mahkemede suçlamaları kabul etmiyor, inanır mısınız ben kendimi suçlu gibi hissettim orada. 14 kişi vardı. Birisi benim dönemimde değildi diyor, birisi ben hiçbir şikayet almadım diyor. Birisi yıkım kararı vardı, iş makinası olmadığı için ihale yaptık diyor. Sanki 50 katlı plaza yıkacak. Çok komik şeyler. Zaten oradaki püf nokta şuydu; orada bir yıkım kararı var, siz buranın kapısına mühür vurdunuz mu, suyunu kestiniz mi? Müfettiş geldikten sonra yetkililerle ilgili suç duyurusunda bulunmuşlar. Kardeşim 15 yıldır neredeydiniz? Bunlar bugün büyümedi ki…

“EŞREF, , KOKOREÇ VE KUMPİR YESİN DİYE YAPTIRDIM DİYOR, BUNLAR BÜYÜRKEN NEREDEYDİN?”
Sayın İsmail Eşref, 10 metre kareden 6 tane yer vermiş. Bağdat Caddesi’ne, İstanbul’a ve Ortaköy’e özendiğini söylüyor. Üniversite öğrencisi çok, kokoreç ve kumpir yesin diye yaptırdım diyor. Yaptırdın… tamam güzel ama bunlar büyürken hangi şehirde yaşıyordun? Hiçbirisi suçlamaları kabul etmiyor. Biz tabi hiç birisinin ‘Evet ben bunu yaptım, bundan çıkarım oldu ve yaptırdım’ demesini beklemiyoruz. Her şey belge üzerinde belli müfettişlerin raporları var ve bunlar mahkemede gün yüzüne çıkacak. Bir dahaki mahkeme Haziran ayının 9’unda. İnşallah adalet yerin bulacak. Burada garibana, öksüze, yetime yapılmayan şeyler başkalarına da yapılmasın. Yok o şu partiden, bu buradan gibi şeylerin olmaması gerekiyor. Adalet hepimize lazım” ifadelerine yer verdi.



Editör: Pusula Gazetesi