Sorularımızı yanıtlayan Durmuş Sağlık-Sen´i belirterek; "Sağlık Sen´in Zonguldak şubesi olarak önemli çalışmalar yaptık. Zonguldak´ın her ay üç milyon TL gibi bir parası Ankara´da kalmakta idi. Yapmış olduğumuz çalışmalarla bu paranın Zonguldak ekonomisine geri dönüşünü sağladık" dedi.


Semih Durmuş son yıllarda Zonguldak´tan Ankara´ya gitmeyi başaran genç, çalışkan ve mücadeleci sendikacıların biri. Baştan beri gösterdiği özverili çalışması onu Memur-Sen´e bağlı Sağlık-Sen Zonguldak Şube Başkanlığı görevinden Sağlık-Sen Genel Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Sekreterliği´ne taşıdı.


Mevcut yönetimle hareket etmeyip muhalif kanattan aday olarak buralara geldi. Durmuş´un Zonguldak ve bir çok yerde toplu sözleşme yetkisinin Sağlık Sen´e geçmesinde sağlanan başarıda önemli payı var.


Kendisi her ne kadar sendikal organları farklı olsa da sağlık çalışanlarının yanı sıra Zonguldak´ın Ankara´da önemli bir temsilcisi oldu. Sendikacılığın partilerin arka bahçesi olarak kullanılmaması gerektiği düşüncesinden yola çıkan Durmuş diğer sendikaların ´uç´ yaklaşımlarının çalışanları küstürdüğü, kırdığı ve sendikalara olan güveni ciddi anlamda zedelediği görüşünde.


Semih Durmuş kimdir? Neden Zonguldak, neden Ankara?


1969 yılında Zonguldak´ta doğdum. İlk, orta ve lise tahsilimi Zonguldak´ta tamamladım.1996 yılında Uludağ Üniversitesi SHMYO Radyoloji Bölümü´nü bitirdim. 1997 yılında SSK Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesinde Radyoloji Teknikeri olarak göreve başladım.


Çeşitli vakıf, dernek ve sivil toplum kuruluşlarının yönetim kadrosunda görev yaptım. 2005-2008 yılları arasında Sağlık-Sen Zonguldak Şube Başkanlığı görevini yürüttüm. 2008 yılında yapılan Sağlık-Sen 3. Olağan Genel Kurulunda Genel Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Sekreterliğine seçildim. Evli ve bir çocuk babasıyım.


Sendikacılık hayatı nasıl başladı?


Bizim aileden gelen dışa dönük bir yaşam geleneğimiz var. Başı sıkışan herkes iyi gününde ve kötü gününde bizim kapıyı çalardı.


Babam elindeki lokmayı bir başkası ile paylaşmaktan mutluluk duyan bir insandı. Böyle bir dayanışma kültürü ve ortamı içinde büyümüş olmamın, ülkemizdeki örgütlü ve demokratik sivil toplum bilincine katkı sunma hedefime ışık tuttuğu kanaatindeyim. Bu hedef doğrultusunda, birçok sivil toplum örgütü içerisinde yer almış ve yapılan güzel çalışmalara katkı sunmaya çalışmışımdır. Temel öngörüm herkesin en az bir sivil toplum örgütüne üye olarak toplumun gelişimine katkı sunması gerektiğidir. Bu sorumluluk bilinci beni sendikal mücadelenin içerisinde yer almaya itmiştir.


Sendikalaşma konusunda Zonguldak nerede yer alıyor?


Maden işçilerinin ortaya koymuş olduğu sendikal mücadele Zonguldak´ı sendikacılıkta ekol bir il yapmıştır. Bu mücadele bizlere de sendikal ruhun aşılanmasında önemli bir etken olmuştur. Sağlık Sen´in Zonguldak şubesi olarak önemli çalışmalar yaptık. Bir misal vermek gerekirse, Zonguldak´ın her ay üç milyon TL (üç trilyon) gibi bir parası Ankara´da kalmakta idi. Yapmış olduğumuz çalışmalarla bu paranın Zonguldak ekonomisine geri dönüşünü sağladık.


Sendikamız açısından durumu değerlendirdiğimizde ilimizdeki sendikalaşma oranı ülkemizdeki sendikalaşma oranının çok, çok üzerindedir. Sağlık Sen in yetkiyi aldığı illerin içerisinde Zonguldak ilk sıralarda yer almıştır. Bu başarı arkadaşlarımızın gayretli çalışmaları sonucu olmuştur.


Sağlık-Sen olarak Zonguldak´tan başlayan ve yetki almaya kadar giden süreci kısaca anlatır mısınız?


Bu yola çıkarken belli ilkeler çerçevesinde hareket etmeye karar vermiştim. Bu kararımı "kendi adıma hiçbir şey istemeyeceğim ve teklif edilse dahi kabul etmeyeceğim" şeklinde özetleyebilirim. Bu kararım çerçevesinde dik bir duruş sergiledim. Sendikal mücadele adına yanlış giden işlere bu yanlıştır diyerek uyarma görevimi her daim yaptım. Diğer şube başkanları tarafından da aynı uyarılar yapılmasına rağmen genel merkez kendisine çeki düzen vermeyince genel merkezdeki yapının değişmesi gerektiği kanaatiyle yola çıkanlardan birisi de ben oldum. Zor şartlar altında genel merkeze aday olduğumuzdan dolayı birçok kişi bize iyi arkadaşlarsınız ama kendinize yazık ediyorsunuz dedi.


Gerçektende sendikanın kurucu genel başkanı aynı zamanda da konfederasyonun genel başkanına karşı liste çıkartıyorduk ve kazanacağımıza da kimse inanmıyordu. Sonuçlar açıklandığında Ankara´da yer yerinden oynamıştı çünkü kongreyi biz kazanmıştık. Salonda delegelerin çoğu gözyaşlarını tutamıyordu. Böylece 2-3 Şubat 2008 memur sendikacılığı adına yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Memur-Sen ve Sağlık-Sen bu gidişle ancak 34 yıl sonra yetkili olur diyenlere 15 ayda yetkiyi alarak cevabımızı vermiş olduk. Sağlık Sen´in bu başarısı Memur Sen´e de genel yetkili sendika olma yolunu açmıştır.


Sendikaların ortak söylemi "Çalışma barışını koruma" üzerine. Bunu söyleyen sendikalar, kendi üyelerini koruma mücadelesi verirken, aynı zamanda kendilerinden olmayanların barışını bozmuş olmuyor mu?


Aksine Memur-Sen camiası her zaman barışın ve demokrasinin yanında olmuştur. Demokrasiye müdahalenin olduğu günlerde Memur Sen olarak düzenlemiş olduğumuz ortak akıl eylemleri ile demokrasiye sahip çıkarak "Darbelere dur de" "Millet ne diyorsa O" "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" dedik. Toplumsal uzlaşı sağlanmadığı sürece hiçbir alanda başarı elde edemezsiniz. Bizim elde etmiş olduğumuz kazanımlar sadece üyelerimize değil tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının menfaatinedir. Banka maaş promosyonunun çalışanlara dağıtılması konusunda elde ettiğimiz kazanım tüm çalışanların faydasına olan bir kazanımdır. Dört yüz milyon TL (dört yüz trilyon) lik büyük bir kaynağı kazanım olarak çalışanların bütçesine kazandırdık. Bakın şu anda yetkili bir sendikanın yönetim kurulu üyesi olarak şunu açıkça ifade etmek isterim ki; bizim tek bir hedefimiz vardır.


O da çalışanların ekonomik özlük ve sosyal haklarını geliştirmek, yaşam kalitesini yükseltmek ve hak ettikleri huzurlu bir yaşam iklimini oluşturmaktır.


Maalesef devlet adına öyle uygulamaların altına imza atılmış ki; devlet milletine insanca yaşama hakkını çok görüyor sanırsınız. Bir örnek vermek gerekirse, üç kişilik bir aile düşünün ki param parça olmuş. Anne ülkenin bir ucunda, baba ülkenin diğer ucunda çocuksa bakımı için ülkenin bir başka köşesinde büyük annenin yanına bırakılmış. Dikkat buyurun bunlar boşanmış ayrılmış aileler değil. Yaşam mücadelesi ekmek kavgası veren aileler. Devlet aileleri parçalamadan da bu hizmeti verebilir. Bir aileyi böyle parçalamak kimin haddinedir. Sorumluluk sahibi olanlar çözüm üretmek yerine sorunlardan beslenmeyi yeğleyince ortaya böyle acı bir tablo çıkıyor. Maalesef bu uygulamalar yapılmış şimdi biz bunları düzeltiyoruz.


Sendikaların partilerin arka bahçesi şeklinde görüntü vermesiyle ilgili neler düşünüyorsunuz?


Sağlık-Sen için de Ak Parti´nin arka bahçesi yakıştırmaları yapılıyor.


Eğer burada bir söz söyleme hakkı varsa oda Memur-Sen camiasına aittir. Neden çünkü biz de genel merkez yönetim kurulu üyeleri delegenin hür iradesi ile seçilir. Bizde yönetim kurulu üyeleri bir siyasi partinin genel başkanının işareti ile seçilmez.


Bize Ak Parti´nin arka bahçesi yakıştırmasında bulunanlar kendi sendikalarının genel başkanının bir siyasi parti genel başkanı tarafından atanmış olduğu genel kabulünü toplumdan silmeye baksınlar. Biz 2007 yılında Zonguldak şube kongremizi gerçekleştirdik. Bizden bir müddet önce de malum sendikanın şube kongresi olmuştu.


O kongrede divan başkanı sadece bir siyasi partinin onlarca milletvekilinden gelen kutlama mesajının anonsunu yapmıştı.


Neden sadece tek bir siyasi partinin onlarca milletvekillerinden kutlama mesajı gelmiştir. Bu sorunun cevabı hangi sendikanın "bahçeli" sendika olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir.


Önceden Zonguldak´tan Ankara´ya bakıyordunuz, şimdi Ankara´dan Zonguldak´a bakıyorsunuz. Merkezden bakınca neler görüyorsunuz?


Şube başkanlığı yapıyorken Ankara ya iletilen sorunların ilgili yerlere taşındığını düşünürdüm.


Ancak bunun böyle olmadığını Ankara´ya gidince gördüm. Yapılan ziyaretlerde kapalı kapılar arkasında Türk sanat müziği eşliğinde çaylar içiliyor hoş sohbet ediliyor, dışarıda medyanın karşısında ise çalışanları aldatmaya yönelik mesajlar veriliyordu.


Biz ise tabandan aldığımız bütün sorunları gündeme getirerek çözümler üretiyoruz ve bu çözümlerin takibini yapıyoruz. Net olarak ifade etmek gerekirse biz ne aldatanlardan olacağız ne de sağlık çalışanları adına aldananlardan olacağız. Ankara´dan Zonguldak´a bakıldığında durum yeterince iç açıcı görünmüyor. Bu değerlendirmeyi diğer illerle kıyaslayarak yapıyorum. Eğer değişimi ve gelişimi bir yarış olarak değerlendirmek gerekirse 15 ayda 47 ili gezmiş bir olarak şunu söyleye bilirim.


Zonguldak bu yarışta bir hayli geride kalmıştır. Zonguldak şu anda yaşadığı sıkıntıları gelecekte yaşamak istemiyorsa radikal kararlar almalıdır. TTK demek Zonguldak demektir. TTK´yı ayağa kaldırmadığınız sürece Zonguldak´ı ayağa kaldıramazsınız. TTK´nın başarısızlığının nedeni olan idareci atamalarının altında imzası olanlar Zonguldak halkına hesap vermek durumundadırlar. İlk mesaj halk tarafından verilmiştir. Bu mesajı gelecek adına hesabı olmayanların, geçmişte küçük siyasi hedefler güderek Bartın´ı Zonguldaktan ayırmakla Zonguldak´ın küçülmesi iradesini ortaya koyanların doğru algılaması mümkün değildir. Sizlere bir kez daha teşekkür eder gelecek günlerin ülkemiz, ilimiz ve insanımız adına güzellikler getirmesi temennisi ile sizlere ve çalışanlarınıza başarılar dilerim.



Sağımızdakiler devleti kutsarken solumuzdakiler devlete karşı



Zonguldak´taki sendikaların kurumlar ve bürokrasi üzerindeki etkisini, atama ve diğer gelişmelere müdahil olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Avrupa´da sendikaların yüz yıllara dayanan geçmişi vardır. Bu geçmiş onların kurumsallaşmasını sağlamıştır. Bizdeki sendikal kültürün yerleşmesi için de zamana ihtiyaç vardır. Ancak ülkemizde her 10 yılda bir demokrasinin kesintiye uğramış olması sendikal kültürün yerleşmesini engelleyen unsurlardan biri olmuştur.


Ülkemizin asıl sıkıntısı sendika ve sivil toplum örgütlerinin kurumlar üzerinde yeterince etkili olamamasından kaynaklanmaktadır. Sağlık Sen olarak biz siyasal ve ideolojik sendikacılık yapmıyoruz. Sağımızdakiler devleti kutsarken solumuzdakiler devlete karşı bir sendikal mücadele vermektedirler. Biz insanı ve hizmeti merkeze alan bir anlayışa sahibiz. Dikkat ederseniz tüm taleplerimiz çalışanların ve milletimizin menfaatine olan şeylerdir.


Amacımız kurumları ve idarecileri yıpratmak onlarla çatışmak değil ortak çalışmalarla daha iyi hizmet üretilmesine katkı sunmaktır.


Varlık sebebimiz çalışanların beklentileri doğrultusunda çözümler üretmektir. Yıllardır görevde yükselme sınavını bekleyen on binlerce çalışanımız bu yıl bizim sayemiz de görevde yükselme imkânına kavuşarak ekonomik ve özlük haklarını genişleterek sosyal statülerini yükseltecekler.


Önemli kazanımlarımızdan bir diğeri de lisans tamamlama hakkıdır. Yıllardır lisans tamamlama hakkının verileceği vaadi ile çalışanlarımız oyalanmaktaydı. Açık ve net olarak ifade etmek gerekirse biz geldik ve çözdük. Bizim sayemizde on binlerce arkadaşımız lisans düzeyinde eğitimlerini tamamlama hakkına kavuştular.

Editör: Pusula Gazetesi