Zonguldak Belediye Meclisi’nin CHP’li Üyesi ve İmar Komisyonu Başkanı Turan Demirtaş, boş duran ve hiçbir şey yapılmayan lavuar alanı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Demirtaş, alandaki bazı binaların koruma altına alınması için yaptığı çalışmalardan pişman olmadığını ifade etti.

Lavuar alanını Zonguldak’a kazandırmanın hiç zor olmadığını ifade eden Demirtaş Zonguldak halkına çok kızdığını söyledi. Demirtaş, “Zonguldak’ın kimliğini, kültürünü, kömürün serüvenini anlatabilmek için kavga veriyorum. Onlar da kenara oturmuşlar, seyrediyorlar” dedi.

Demirtaş, lavuar alanının koruma altına alınma sürecini detaylarıyla şöyle anlattı:

“ZONGULDAK’TA ENDÜSTRİ MİRASI OLABİLECEK BİRÇOK YAPI YIKILMIŞ, YOK EDİLMİŞ”

“Birleşmiş Milletler’in eğitim ve kültür kuruluşu UNESCO’nun IKIMIS Anıtlar ve SİT’ler Kurulu var. IKIMIS, 2006 yılını ‘Endüstri Mirası Yapılar Yılı’ olarak belirledi. Her ülkede bir endüstri yapısının belirlenip, koruma altına alınarak, restore edilip kullanılmasını istedi. Kendileri de bu konuda destek vereceklerdi. Zonguldak, ülkenin ilk endüstri kenti, belki denilebilir ki: ‘Zonguldak daha yokken, ülkenin birçok yerinde sanayi kuruluşları vardı.’ Ama hiç birinin kuruluşu endüstri üzerine değildir. Devlet merkezidir, topraktır, toprak ürünleridir, ticarettir, o şekilde kurulmuştur. Hiç biri Zonguldak gibi endüstriye dayalı kurulmamıştır. Zonguldak’ın kuruluşu, kömürün bulunuşuyla başlar, kömürün sanayiye olan katkıları ile Zonguldak doğuyor. Zonguldak, ülkenin ilk endüstri kenti oldu. Bunun üzerine ‘IKIMIS-UNESCO’nun aradığı endüstri mirası simge yapı Zonguldak’ta olmalı’ dedik. Arayışlara girdik ve çalışmalar yaptık. Çatalağzı’ndan Zonguldak’a kadar her tarafı gezdik. Zonguldak kendisi baştan başa endüstri mirası. Gezdikçe gördük ki, endüstri mirası olabilecek birçok yapı yıkılmış, yok edilmiş. Tarihiyle bağı koparılan hiçbir kentin bırakın gelişmesini, ayakta durduğunun örneği yok. O nedenle çok önemsedik, araştırmalarımız ciddi boyutlarda yaptık. Bu arada çalışmalarımızda boş olan, kullanılmayan, atıl vaziyette olan lavuar alanını gezdik.”

Demirtaş, konuşmasına şöyle devam etti:

“KÜLTÜRÜ, KİMLİĞİNİ, KÖMÜRÜN SERÜVENİNİ ANLATIR OLMASIYLA LAVUARI KORUMAYA LAYIK GÖRDÜK”

“17 bin metrekare alana sahip, içinde maden ve makine müzeleri, sanat galerileri, tiyatroları, konferans salonları, kafeleri, restoranları olabilecek, kültür ve ticaret merkezi olabilecek özellikleri, kentin her yerinden ulaşılabilir olması, Zonguldak’a gelenlerin rahatlıkla gezebileceği, kültürü, kimliğini, kömürün serüvenini anlatır olmasıyla lavuarı korumaya layık gördük. Ben Karabük Koruma Kurulu’na başvuruda bulundum. Bu başvurum basın tarafından yazılıp duyunca lavuarın sökümü çok hızlandırıldı. Gece-gündüz-tatil denmeden yıkıma geçildi. Koruma Kurulu’ndan yazı geldi, ‘Yıkımı durdurun, yapmayın’ diye… Ama dinlemediler, yıkım devam etti. Peşinden 2 ay sonra kurul üyeleri geldiler, Zonguldak’ta toplantı yaptılar. Yıkımdan arta kalan kriblaj binası, üç kule ve yeraltında silo altı denilen bantların geçtiği bir yer var. Buraları koruma altına aldılar. Aradan yaklaşık 2,5 sene geçti, hiçbir çalışma görmeyince Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile birlikte ‘Fikir Projesi Yarışması’ yaptık. Amacımız; ilgililere, yetkililere fikir vermek, ufuk açmak, yol göstermekti. Çok da başarılı olundu, Zonguldak ilk defa böyle bir yarışma gördü. Yarışma projeleri sergilendi, vatandaşların notları var, yazıları var. Herkes teşekkür etti. 2010 yılında profesyonel olarak ‘Lavuar Alanı Kentsek Tasarım Projesi’ yarışması yapıldı. Bizim o yarışmamız, bu yarışmaya öncülük etti. Yarışmada üniversiteden jüri üyeleriydi. O yarışmanın birinci gelen projesi kurul tarafından da onaylandı. Yapımına izin verildi.”

Zonguldak Belediyesi’nin hazırladığı projenin üstünden 5 yıl geçmesine rağmen hiçbir şey yapılmamasına üzüldüğünü belirterek şöyle konuştu:

“BELEDİYE BURAYI KİRALASA, BU MEZBELELİKTEN KURTULURSUNUZ”

“Tabii üzülüyorum, en azından şu yapılabilirdi; alanı belediye kiralayabilirdi, kiraladıktan sonra orayı halkın yararlanabileceği bir kültür parkı haline getirilebilirdi, o da yapılmadı. Öyle durmasına üzülüyorum. Koruma Kurulu altına alınmasında öncülük ettiğime pişman değilim. Zonguldak’a böyle bir alan kazandırmanın mutluluğunu yaşıyorum. Ama arada bir kızdığım da oldu. Kızmamın nedeni, Zonguldak halkının duyarsızlığı… İstiyorlar ki; .en onların işleri için kavga edeyim. Ben kimin kavgasını veriyorum, ben Zonguldak’ın kimliğini, kültürünü, kömürün serüvenini anlatabilmek, gelenlere de duyurabilmek için, gelecek nesillere bunları aktarabilmek için kavga veriyorum. Onlar da kenara oturmuşlar, seyrediyorlar. İstiyorlar ki; ben kavga edeyim, ben kötü adam olayım, onlar da otursunlar. Hiç karışmasınlar, ama işlerini de gördürsünler. Her millet layık olduğu şekilde idare edilir. Çalışmayan, üretmeyen, hakkını aramayan milletler sürünmeye ve yok olmaya mahkumdurlar. Zonguldak halkına kızgınlığım budur. Alan tümüyle TTK’nın… TTK, yasa gereği alanı ücretsiz olarak belediyeye devredemiyor. Devredebileceği en düşük ücret emlak değeridir. Emlak değerleri de belediye tayin ediyor, çok yüksek tuttu. Yüksek tuttuğu için de ödeyemiyor. Böyle bir parası yok. ‘Ne yapılsın, ne edilsin’ derken TTK Genel Müdür Burhan İnan’dan şöyle bir öneri geldi: ‘Biz bu yeri Karadon’da tesislerin olduğu yer ile takas edebiliriz.’ Çok güzel bir öneri, taksa edilirse ondan sora Hazine’nin üzerine Milli Emlak’ın üzerinde olan yerler 3194 sayılı İmar Kanunu’na göre kamuya ait yerler olacak ise belediyeye bedelsiz devredilebiliyor. Ama zamanın Belediye Başkanı ile Milli Emlak Müdürü gereksiz yere tartıştılar, kaprislerini getirdiler, inatlaştılar. O çözüm de maalesef durdu. Gene aynı mantıkla gidilebilir, çözülebilir. Tekrar Belediye, TTK, Milli Emlak oturacak belli yerlerde anlaşacaklar. Daha önce anlaşılan yere gelinebilir. Benim üzüldüğüm bu alan boş, belediye burayı kiralasa, bu mezbelelikten kurtulursunuz. En azından düzlersiniz, yeşillendirirsiniz, ışıklandırırsınız. Zonguldak’ın ihtiyacı olan gezi alanı, kültür park gibi yapabilirsiniz. Bunlar yapılabilir, ama eksik olan; ne yapacağını, ne yapması gerektiğini bilen, bahane üretmeyen, kararlı, dirayetli bir irade lazım, maalesef eksik olan bu. Bu tamamlanmış olsaydı, şimdiye kadar lavuar alanı halkın hizmetine sunulurdu.”

Editör: Pusula Gazetesi