Sendika binasında basın toplantısını düzenleyen Bacıoğlu, &[#]8220;İktidarın memurlara karşı takındığı bu düşmanca tutum değişmediği, bu tasarı geri çekilmediği takdirde, hiç görmedikleri tepkiyi göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır&[#]8221; diyerek, memurların daha fazla hak kaybına tahammülü kalmadığını vurguladı.

Yeni tasarı ile memurların yaşam haklarına saldırı yapıldığını belirten Bacıoğlu, konuşmasında şunları söyledi:

&[#]8220;SİYASETÇİNİN MEMURLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ SINIRLIDIR&[#]8221;

&[#]8220;Yıllardan beri yetersiz kaynakla, elverişsiz şartlarda, düşük ücretle hizmet yürüten memurlarımız, art niyetli saldırıların hedefi olmakta, asılsız iftiralara maruz kalmaktadır. Memurluk mesleğine karşı yapılan bu saldırıların altında bir tek hedef yatmaktadır. Memurların bugüne kadarki en büyük kazanımı olan iş güvencelerinin ellerinden alınması! İktidar, geldiği günden beri memurluk güvencesini ortadan kaldırarak güvensiz ve güvencesiz bir çalışma hayatı oluşturmak için altyapı hazırlamakta, türlü söylemlerle kazınılmış haklarımızı yok edecek uygulamalarla, bizleri adeta bir ateş çemberinin içine atmak istemektedir.

Devlet memurlarının, iş güvencesine sahip olmasının sebebi nedir? İktidar bu iş güvencesinden neden rahatsız olmaktadır? Devlet memurları, son on iki yılda bir kısım uygulamalarla kısıtlansa da doğruları yapma cesaretine sahip tek büyük kitledir. Siyasetçinin, gücü ne olursa olsun, devlet memurları üzerindeki etkisi sınırlıdır. Çünkü idarenin her türlü uygulaması yargı denetimine açıktır. İç hukuk yollarının tükenmesi halinde uluslararası mahkemelere gitme yolu da açıktır. Ayrıca, sendikaların olayları yakın takibi, üyeleri adına müdahil olabilmesi de pek çok hukuksuz uygulamayı engellemektedir. Bütün bunlar, iktidarın oluşturduğu yandaş, teslim olmuş sendikaya rağmen memurlar üzerinde istediği sonucu almasının önünde en büyük engellerdendir. Bütün bu gerçekler ortadayken önce sözleşmeli ve 4/C&[#]8217;li esnek istihdam uygulamasıyla memurluk güvencesini yok etmeye çalıştılar. Ardından taşeronlaşma yoluyla memurların görevlerini taşeron işçilerine devrettiler. Rotasyon uygulamasını, memurları oradan oraya sürmek ve baskı altında tutabilmek için bir araç olarak kullandılar. Ülkeyi parti devletine dönüştürmekte kararlı olan iktidar, şimdi de memurların görevden alınmalarında yargı kararıyla geri dönme haklarını gasp etmek istiyor. Hükümetin önergelerinin yasalaşması durumunda, kamu görevlisi usulsüz yollardan işten çıkarıldığını ya da başka bir göreve atandığını yargı yoluyla ispat etse bile iki yıl süreyle görevine dönemeyecek, üstelik yargı kararını yerine getirmeyen yetkililer hakkında hiçbir yasal işlem yapılamayacaktır. Yani görevden almanlar davaları kazansalar bile eski görevlerine dönemeyecek, yargı kararlarını uygulamayan idareciler hakkında ise ceza soruşturması açılmayacaktır. Böyle bir uygulama hukuk devletinin katledilmesi, iktidarın hukuku askıya alması ve memurun iş güvencesinin yok edilmesi demektir.&[#]8221;

&[#]8220;BU UYGULAMALARI KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL&[#]8221;

&[#]8220;Kamu görevlilerinin ve vatandaşların hukuksuz muameleyle karşı karşıya kalmaları durumunda başvuracakları yegane yol, yapılan yanlışların yargı kararıyla düzeltilmesini sağlamaktır. Şimdi ise memurlarımızın yargı yoluyla idari hataları telâfi etme hakları kısıtlanmakta, iş güvenceleri ellerinden alınmaktadır. Ülkeyi tek eline alma konusunda kararlı olan iktidar. Memurların yargı yolunu kapatarak demokrasiye darbe vurduğunu ve adalete olan güveni sarstığını göstermek görmek zorundadır. Adalet, devletin temelidir ve bu temel ancak yargının, hukukun verdiği kararların uygulanmasıyla ayakta kalabilir. Devlet memuru ilkesini hükümet memuruna çevirmek için her yolu deneyen iktidar yetkilileri, kendilerine biat etmeyen herkese karşı takındıkları düşmanca tavırlarını, memurların iş güvencelerini gasp ederek aleni hale getirmektedir. 17 Aralık´tan beri savcılar, hakimler, emniyet müdürleri, polisler, memurlar oradan oraya sürgün edilmektedir. Bu tasarı ile AKP´nin işine gelmeyen bir işlemde, bütün memurların aynı şekilde görevden alınması, işten çıkarılması ve sürgün edilmesinin önü açılmaktadır. Böyle bir uygulamayı kabul etmemiz mümkün değildir. İktidar yaptığı yanlışı görmeli, Türk memuru sürüklendiği uçurumun farkına varmalı ve derhal bu sevdadan vazgeçilmelidir. Tayin hakkı olmayan, aile bütünlüğümüzün korunmadığı, her türlü baskıya ve istismara açık, yarınımızın belli olmadığı, geleceğimizin karartıldığı, güvensiz ve güvencesiz çalışmayı kabul etmiyoruz. Buradan iktidarı uyarıyorum. İktidarın memurlara karşı takındığı bu düşmanca tutum değişmediği, bu tasarı geri çekilmediği takdirde, hiç görmedikleri tepkiyi göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır. Memurların daha fazla hak kaybına tahammülü kalmamıştır. Bu tasarı, bir anlamda memurların yaşam hakkına yapılan saldırıdır. Bundan sonra yapacağımız her eylem de meşru müdafaa anlamı taşıyacak ve hiçbir sınır tanımayacaktır. Memurun varlığına yapılan bu hayasız saldırının durmaması halinde Türkiye´nin her noktasında memurun sesini, gücünü ve kararlılığını herkesin hissedeceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır.&[#]8221;
Editör: Pusula Gazetesi