Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Memurlar Derneği Lokali İşletmecisi Sami Aydın’ın “istinat duvarı” adı altında başlayıp bitirdiği 3 katlı inşaatla ilgili alınan yıkım kararının uygulanıp uygulanmayacağı merak ediliyor.

Daha önce üç defa mühürlenen inşaatla ilgili olarak savcılığa çıkan Sami Aydın, mühür sökmediklerini, sadece tutanak tutulduğu için inşaata devam ettiklerini söylemişti.

Bunun üzerine yeniden mühürlenen işletmenin kaçak bölümlerinde düğün ve toplu yemek organizasyonları ise devam ediyor.

Pusula’nın ısrarlı haberleri sonrasında köşeye sıkışan Sami Aydın, Pusula’ya ödediği 2 bin liralık yıllık abone ücretiyle hedef saptırmaya çalıştı. “Benden para istediler, vermedim. Vermeyeceğim” diye açıklama yapan Sami Aydın, kaçak binayla ilgili yayınlarını kesen Halkın Sesi Gazetesi’nin yazarı Sermet Aksu’nun oğlunun 20 bin liralık düğününü ise hediye ettiğini açıkladı.

Kaçak binasını legal hale getirebilmek için Pusula engelini aşamayınca saldırıya geçen Sami Aydın, dün kaçak binada düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

“ÖMRÜMDE HEP BURASI İÇİN ÇALIŞTIM”

“Ben 17 yıldır burada işletmecilik yapıyorum. Ben buraya geldiğimde küçük bir yerdi ve ben burayı Zonguldak’a açtım. Bunun için de büyük fedakarlıklar yaptım. Zonguldak’taki düğünlerin çok büyük bir kısmını biz yapıyoruz. İnsanlar buradan hoşnutlar. Bugünlere gelene kadar da ‘kanunsuz, kaçak yapılar’ dendi. Bunların hiçbiri doğru değil, ama önce yaptığımız yerle ilgili son zamanlarda çıkan haberler, bazı çevreler tarafından, özellikle bazı yayın organları tarafından maksatlı çıkan haberler üzerine bu basın toplantısını yapıyorum. Ömrümde hep burası için çalıştım. Ömründe bir tek ağaç dikmemiş insanların aleyhimde konuşması, ‘doğayı çirkinleştiriyor’ diye yazması beni son derece üzüyor. Biz doğadan bir tane ağaç kesmedik ve bunun üzerine de bir sürü ağaç diktik.”

“ALT KATI KULLANMIYORUZ, KULLANMAYACAĞIZ DA”

“Bu istinat duvarını yaparken, TTK Genel Müdürlüğü’ne yazı yazdık. TTK Genel Müdürlüğü de yazıyı ilişikte Zonguldak Belediyesi’ne gönderdi. Zonguldak Belediyesi’nden buranın yapımıyla ilgili yap ya da yapma diye hiçbir cevap geri dönmedi. Biz istinat duvarını yaptık ve istinat duvarını yukarıya kadar yapmamız burayı çok bozacaktı. Onun için de altına iki tane kat koyduk. Altları zaten kullanmıyoruz ve kullanmayacağız da. Sadece üstünü yapmak için prefabrik yaptık. Bu arada inşaat bitti ve babamı kaybettim. Daha babamın üzüntüsünü yaşamadan belli bir basın organı tarafından son derece çirkin bir şekilde tacize uğramaya başladım. Ben devlete 5 kuruş borcu olmayan, bütün sigortaları zamanında yatıran, sigorta yatırdığında da ıskonto alan, vergileri zamanında alan bir mükellefim. Yanımda da 20 eleman çalışıyor. Aylardır Pusula Gazetesi, sanki Zonguldak’ın tek meselesi burasıymış gibi tesis hakkında olumsuz haberler yapıyor ve devletin kurumlarını görev yapmamakla suçluyor. Devlet daha ne yapsın? Burası hakkında yıkım kararı alındı ve mahkemeliğiz. Belediyenin, Milli Emlak’ın burayla yaptığı tüm işlemler nasıl oluyor da anında bu gazeteye ulaşmaktadır? Benim akrabam olan Tahsin Erdem ile görüşmem nasıl olurda anında bu gazeteye yansır? Bu gazetenin Sami’den başka işi, gücü yok mu?”

“MEKANIMI DEĞİL, İNŞAATI MÜHÜRLEDİLER”

“Benim tesisim 20 taneye yakın kamerayla takip ediliyor. Odamdaki dahi her şey takip ediliyor. Neden? Bu tesisteki cihazın bir tanesi 20 bin TL. Tabii ki bunlar denetlenirken odamdaki her olup biten de denetleniyor. Bunları kötü niyetle değil, kasamda para olur her şey olabilir diye yapıyorum. Görüntülerin içinde Orhan Yücel, Kasım Ayçiçek, Gürbüz Kamber olduğunu söyleniyor. Sen kimsin? Bu cesareti nerden buluyorsun? Benim mekanımı değil, inşaatımı mühürlediler ve orası da aşağısıdır. Ben Cuma, Cumartesi, Pazar 25 bin liralık fatura kesmişim.”

“TAHSİN ERDEM İLE MAHKEME DE BARIŞTIK”

“Meclis üyelerinin suç duyurusu olayının da başlangıcı Ali Rıza’dır. O gün Pusula Gazetesi’nin internet sitesinde Tahsin Erdem, ‘Memurlar Lokali yıkılmazsa istifa ederim’ haberi vardı. Tahsin Erdem de bizim kızımız, onların biz de kızı var. Tahsin Erdem, benim çocukluk arkadaşım. Beraber büyümüşüz Sami’nin hakkında konuşuyorsun. Kendisini aradım ‘Hakkımda böyle söylemişsin’ dedim. ‘Abi, sadece orası için değil, herkes için söyledim’ dedi. ‘Ama Pusula’da böyle yazıyor’ dedim. ‘Hayır abi’ dedi. Karşılıklı bir tartışmamız oldu. Mahkemeye verildik, gittik mahkemede barıştık. Karşılıklı konuştuk, karşılıklı daha güzel anlaştık. Öpüştük, barıştık. Yani bize birbirimizi kırdırıyor. Para için birbirimizi yiyelim diye uğraşıyor. Böyle bir zihniyet olur mu? Tahsin ‘Ağzımı açıp da Memurlar Lokali diye bir şey demedim’ diyor. Söylenmeyen şeyi nasıl yazabiliyorsun? Tartışmadan dolayı gidip beni karakola şikayet etti. O şikayet aramızda olan bir şeydi. Ama bu tartışma yalan haber yüzünden oldu.”

“TESİSİN 8 METRE ÖNÜ MÜHÜRLܔ

“Belediye başkanını bile ne kadar zora sokuyor? İstinat duvarı yapılırken mühür fevkinden beni mahkemeye verdiler ve beraat ettim. Beraat ettiğim gün buraya geldiler mühür yaptılar. Bugüne kadar buraya hiç mühür yapılmadı. İlk defa mühür yapıldı ve mühür kapıda duruyor. Sonra bu bina yeni değil ki, yapılan inşaata mühür yapılır. Sen bu tesisi mühürleyemezsin ki. Tesiste inşaat yok ki. Burası sit alanı değil. Alt taraf mühürlü, tesisi mühürleyemezsin. Şu an bulunduğunuz yer normal yer, buranın 8 metre önü mühürlü. Ama o kadar yanlış yönlendirmişler ki kapıya 12 Mayıs 2014’de mühür asmışlar. Ve ben mühür fevkinden beraat etmişim. Burası 30 Mart 2014’de bitti.

“SERMET AKSU’YA DÜĞÜNÜ HEDİYE YAPTIM”

“Muharrem (Akdemir) Ağabey’i yılların hocası olarak Öğretmenevi’nden tanıyorum. Kendisiyle mahkemeliğiz, hüküm kararı çıktı. Daha ne olması lazım? Yapım aşaması 30 Mart’tan önce bitti. Şu an burası için mahkemeliğiz. Yıkım kararı var. Yıkım kararı aşağıdaki inşaatla ilgili… Kamuoyuna öyle bir lanse ediyorsunuz ki, sanki Memurlar Lokali komple kaçak. Böyle bir şey yok. Sonra kaçak olsa bile burası kamunun yeri. Burası TTK’nın yeri. Sermet Aksu’nun burada düğünü oldu, kötü mü oldu? Sermet Aksu’ya düğünü hediye olarak yaptım. 20 bin TL’lik düğünü 7 bin TL’ye yaptık, kötü mü oldu? 7 bin TL para aldım, daha fazlaydı, o kadar aldım.”

“SAMİ AYDIN KAYITLARI KİMSEYE KARŞI KULLANMAZ”

“Memurlar da öğlen burada yemeklerini yiyorlar. Sonra ‘Memurlar kaçak yerde yemek yiyor’ yazıya bak. Ayıp değil mi? Memur burada yemeğini yeni yemiyor ki, 17 seneden beri burada yemeğini yiyor. Burada üç tane salon var, her birinde yiyebilir. Benim memurum en iyisine layık, deniz manzaralı yerde yiyor, bu kötü mü? Onun için haber yaparken karşı tarafın da buna cevap verebileceğini unutmayın. Benim adım Sami Aydın, kayıt çalışır, hırsızı da, arsızı da, güzel insanı da kayıta alınır. Ama bunları kimseye karşı kullanmayız. Sen bunları öyle bir yazmışsın ki, sanki ben bunları şantaj amacıyla kullanacakmışım gibi yazmışın.”

“BURASI DEDEMAN, EMİRGAN GİBİ DEĞİL”

“Ben buraya 500 bin TL para harcayayım, sen gel, ertesi gün ‘ben kiralayayım’ de. Kurum derse ki, ‘Ben artık burayı alacağım, burayı ben kullanacağım’ o zaman ben burayı bırakıp gideceğim. Kamuoyunda burası ‘Sami’ye peşkeş çekiliyor’ hesabı böyle bir şey yok. Buranın asıl sahibi memurlar, biz değiliz. Burası bir Dedeman, bir Emirgan gibi değil. Burası kurumun yeri…”

Editör: Pusula Gazetesi