Zonguldak Baro Başkanı İbrahim Kerem Ertem, son zamanlarda artan kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı gibi konularda neler yapılabileceği konusunda Pusula’nın sorularını yanıtladı.

Baro Başkanı Ertem, öncelikle okul aile birlikleri ve okul müdürlerine seslenerek, çocukların sosyal alanda daha gelişmesi, aileleriyle veya çevreleriyle olan kopukluklarının giderilmesi, kötü alışkanlıklarının neler olduğunun tespit edilmesi ve çözümleri noktasında uzmanlarla bir pilot uygulamanın yapılabileceğini belirterek, ortak bir çalışmaya davet etti.

Bir hukukçu olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ve son zamanlarda yaşanan olayların herkesi canından bezdirdiğini ifade eden Ertem, şunları söyledi:

“YAŞANAN OLAYLAR TOPLUMSAL CİNNETİN BİREYSEL YANSIMASIDIR”

“Bu sadece kadına ya da çocuklara yönelik şiddet olarak adlandırılmamalı. Aslında toplumsal bir cinnetin, bireysel cinnetin yansıması olarak görebiliriz. Elbette ki, kadına yönelik ve çocuğa yönelik her tür tecavüz, taciz ve buna benzer hukukun kabul etmediği fiiller hiçbir şekilde tasvip edilemez. Çünkü bu fiillerde bulunan kişilerin mutlaka bir psikolojik kişilik bozuklukları içerisinde oldukları, en azından geçmişleri ve olay fiili an itibariyle ruhsal bunalım içerisinde oldukları şeklindeki yansımaları da çok kabul edemiyorum. Bu ceza yargılamasının bir işi olabilir ya da ceza yargılamasının bir sonucu olabilir ancak insanların bu şekildeki fiillerini çok basitleştirerek yol kat edemeyiz.”

“OKUL AİLE BİRLİKLERİYLE YAKIN İLİŞKİ İÇERİSİNDE BULUNMALIYIZ”

“Biz olay olduktan sonra daha çok konuşan kişileriz. Hukuki yardım ve avukatlık hizmeti verme noktasında insanların haklarını yargılama içerisinde ses bulma noktasında çalışan insanlarız. Ancak bu bir toplumsal yara ise, toplumsal ve bireysel bir sorun ise, bu sorunun giderilmesi noktasında da söyleyebileceğimiz bazı sözler olabilir. Bu noktada bir başlık açacaksak, bunun başlığı eğitimdir. Bu çok yaygın bir söylemdir. Eğitim, bu sorunun çözümü olabilir, ama eğitim de tek başına yeterli değildir. Hukuk da tek başına yeterli değil. Belki bu konuda çalışabilecek uzman bütün kesimlerin büyük emek içerisinde bulunuyorlar, ancak bunun sahada da yansımasını görmemiz lazım. Okul aile birlikleriyle çok yakın ilişki içerisinde bulunabiliriz. Ebeveynlerin eğitimi, çocukların birlikte eğitimi, çocukların aile eğitimi şeklinde çalışmalar yapılabilir. Eskiden bir bekçilik kurumu vardı. Bu bekçilik kurumunu çoğu kişi tekrar özlüyor olabilir. Biz şunu istiyoruz; bir sokaktan bir mahalleden elbette ki sorumlu olan birileri olmalı. Günümüzün gelişen şartları, teknolojinin ilerlemesi aileleri birbirinden kopardı. En azından bu yakın ilişkilere bir set çekti. Bu yakın ilişkileri belki kuramayız ama en azından sosyal anlamda insanları tanıyan, aileleri tanıyan, ailelerin işleyişini tanıyan, çocukları oluşturan bir kurul oluşturmamız gerekir. Bu sosyal sıcaklığı oluşturmamız gerekir. Bu işin bir noktası olabilir.”

“PİLOT UYLUMA YAPARAK ÇÖZÜMLER BULABİLİRİZ”

“Eğitim başlığı altında diyoruz, ama bu eğitimin sadece bir ders verme şeklinde de olmaması lazım. Bizim de hukukçu olarak elbette ki söyleyeceğimiz sözler vardır, ancak bizim de öğrenebileceğimiz bir şeyler olabilir. Dolayısıyla bu etkileşim ortamını özellikle okul aile birlikleri bazında yeniden ele alınması gerekir. Çocukların kötü alışkanlıklarından, internetin getirdiği kötü alışkanlıklardan, onların kişisel gelişimini engelleyen, zayıflatan bütün kötü alışkanlıklardan uzaklaştırılması, daha sosyal olmaları ve arkadaşlık duygusunun daha da gelişmesi noktasında belki bizim de katkı verebileceğimiz veya katkı alabileceğimiz hususlar olabilir. Kanunlarımız, cezalarımız belki şu an çok yüksek görülebilir, sorun çözebilir nitelikte görülebilir ama kanunları da yapanlar insanlardır. Dolayısıyla belki bir mahallede, sokakta pilot uygulama yapılabilir. Bizi bir araya getiren bazı kurullar oluşturulabilir.

Bizim Zonguldak Barosu’nda çocuk hakları komisyonunda çok deneyimli Saime ablamız gibi ve diğer genç arkadaşlarımızla beraber bir çalışma başlattık. Bu kurul yankı buluyor. Bunun dışında daha çok uzmanların bir araya gelebildiği, uzmanların birbirini iyi tanıdığı, etkileşimi sağladıkları bir kurulda bir araya gelebiliriz. Sorunları başlamadan çözüm noktalarında alabileceğimiz, sistematik hale getirebileceğimiz bazı özel bilgiler olabilir. Kısacası bunu çalışabiliriz.”

“CANIMIZDAN BEZDİREN NOKTAYA GELDİ”

“Her gün duyduğumuz bu haberler gerçekten bir vatandaş olarak bizi canımızdan bezdiren noktaya geldi. İnsanlar eskiden belki bunları mahkemeye taşıyamıyordu, ama şimdi iletişim çağının da gereklerinden dolayı çok kolay şikayet edilebiliyor. Şikayet edildikten sonrada bazı tedbirler uygulanabiliyor. Belki kimine göre yeterlidir kimine göre de yetersizdir ancak bu bir aşamadır. Kadına ve aile içi fertlere yönelik şiddet konusunda da önemli aşamalar kaydedildi ama bu aşamaların belki daha ilerilere taşınması ve diğer bilim uzmanlarıyla daha ileriye taşınabileceğini düşünüyoruz.”

“ÇOCUKLARIMIZ İÇİN BİRARAYA GELİP HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERELİM”

“Okul aile birlikleri kermesler, şenlikler, eğlenceler yapsınlar, bir araya gelip birbirlerini tanısınlar, ama bunun dışında da karşılıklı iletişim temelinde de bir ortak çalışmaya imza atılabilir. Tabii ki kermesler de düzenleyelim, ama önceliğimiz çocuklarımızın sosyal eğitimi olsun. Biz bunu uzun zamandır düşünüyoruz ama rol çalmak da istemiyoruz. Bunu çok iyi başarabilecek valilik komisyon kurulu var. Fakat okul aile birlikleri, okul müdürlükleri en azından çocukların sadece okulda geçirdikleri zamanları değil okul dışındaki zamanları nasıl değerlendirdikleri, ebeveynlerle çocuklarının arasındaki iletişim kopukluklarında neler yapabildikleri, çocukları ailelerinden uzaklaştıran etmenlerin neler olabileceği noktasında oturup ortak bir noktaya varabilirler. Bu çok önemli... ‘Geleceğimiz çocuklar’ diyoruz. Biz eğer geleceğimizi çocuklarımızın gözünde göreceksek, çocukların aileler bazında yeterli desteği verebileceksek, bir komisyon kuralım ve her türlü desteği verelim. Bu konudaki çalışmaların yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü belli bir sınır yok. Çevre duyarlılığının en üst noktaya geldiği bazı eylemler oldu. Bu eylemlerin çeşitli konularda yeniden bir araya geleceği toplumsal bir beklenti var. Bunlar olmalı, ancak bunun dışında yaşadığımız bazı sosyal problemlerde var. İstatistik verilere baktığımız zaman bazı canımızı sıkan değerlerle karşılıyoruz. Bu konularda da çeşitli toplumsal sivil örgütler, kitle örgütleri, sendikalar, baro bir araya gelebiliriz ve gelmeliyiz. Bunun bir adımını atmalıyız. Çünkü bir problemden yakınıyorsak bunu engelleyebilecek katkı verebilecek mutlaka birileri vardır. Bu konudaki uygulamalarımızı sanırım biraz daha fazlalaştırmamız gerekecek.”

Editör: Pusula Gazetesi