Ereğli Belediye Başkanlığı seçimlerini 424 oyla kaybettikleri açıklandıktan sonra İlçe Seçim Kurulu, İl Seçim Kurulu ve ardından Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) yaptıklarını itirazların 24 Nisanda reddedildiğini belirten Başkan Kartal, İtirazlarımızın, özellikle İlçe Seçim Kurulu tarafından reddediliş şekli üzerindeki şüphelerimiz, hiçbir zaman sonra ermeyecektir. İlçe Seçim Kurulundaki MHP ve BBP temsilcilerinin de belirttiği gibi, şaibe kamuoyunun vicdanını sürekli rahatsız edecektir. Kaldı ki, 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, hiçbir seçim bu kadar tartışmalı ve yoğun itirazlara neden olmamıştır. AKPnin yaptığı itirazların yüzde 80inin kabul edildiği, CHP, MHP ve BDPnin yaptığı itirazların ise yüzde 86sının reddedildiği bir seçim sonucu ortaya çıktı ve birçok il, ilçe ve belde de seçimler iptal edildi, ya da sonuçları değişti. Bu durum bile, başlı başına bu seçimler üzerindeki şaibenin en büyük kanıtıdır. Ne yazık ki, bugün artık 90 yıldır tüm kurumlarıyla geliştirmeye, çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmeye çalıştığımız ve eksiklerine rağmen gururla övündüğümüz bağımsız, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti değerleri büyük bir yara almıştır. Yargısından emniyetine, ekonomisinden, kültürüne, valisinden, kaymakamına, çağdaş bir devlette bağımsız olması gereken tüm kurum ve kuruluşların hiçbir güvenilirliği kalmamıştır. Bundan böyle, Türkiyede her demokratik hak ve özgürlük talebi, ekonomik, demokratik, sosyal hak arayışı, adalet ve hukuk arayışı AKP iktidarının baskı ve saldırısının hedefindedir. Devletin çivisi çıkarılmış, AKP diktasının önü açılmıştır dedi.
Kartal, 27 yıl aradan sonra Gülüçte, 10 yıl aradan sonra Kandillide seçimleri kazanmanın sevindirici olduğunu, Ereğlide ise kaybetmenin burukluğunu ve üzüntüsünü her zaman yaşayacaklarını ifade ederek, şunları söyledi:
EREĞLİDE CHPYE KARŞI UĞURSUZ BİR İTTİFAK OLUŞTURULDU
Ereğlide seçimleri kaybetmemizin elbette ki birçok nedeni vardır. Burada bu nedenleri irdelemek istemiyoruz. Bunları, tümüyle ileriki günlerde yapmayı planladığımız danışma toplantısında üyelerimizle birlikte değerlendireceğiz. Ancak Ereğli seçimleri birkaç açıdan ilginç ve kritik gelişmelere sahne olmuştur. 2011 genel seçimlerinde CHPden milletvekili aday adayı olmuş, CHP orijinli iki aday, rakip partililerle CHPnin karşısında yer aldılar. Erdemir tarihinde ilk kez bir işçi sendikası, Erdemiri özelleştiren, sendikasız, güvencesiz, taşeron düzenini yaygınlaştıran, işçilerin kazanılmış tüm haklarını ortadan kaldırmak için fırsat kollayan, emekçilerin her hak ve adalet arayışını polis gücüyle, zorbaca bastırmayı alışkanlık haline getirmiş, gırtlağına kadar yolsuzluğa ve hırsızlığa batmış bir partiyi açıktan desteklemiş, işçileri CHPye karşı kışkırtmıştır. Yine Erdemir tarihinde ilk kez, işverenin, hiçbir pazarlık yapmadan, sendikadan gelen toplu sözleşme taslağındaki en yüksek zam talebini, aynen kabul ettiği ve toplu sözleşmenin imzalandığı açıklanmıştır. Erdemirin yan kuruluşu olan OYPA çalışanlarının ve diğer taşeronlarda çalışanların, seçimden sonra kadroya alınacağı vaat edilmiştir. Binlerce Erdemir işçisi ve emeklisini ilgilendiren, Erdemir Vakfına kesilen cezanın, AKP milletvekilinin devreye girmesiyle çözüleceği vaat edilmiş, yıllardır Vakfa karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyen Erdemir işvereninin, seçimler öncesinde bir miktar parayı Vakıf hesabına yatırdığı açıklanmıştır. Tüm bunlar açıkça göstermektedir ki; AKP-OYAK-Türk Metal, işbirliği içinde, Ereğlide CHPye karşı, uğursuz bir ittifak oluşturmuşlardır. Ancak bu ittifak, Erdemir işçilerinin ve Ereğli halkının yararına değildir. 4 yıl önce, nasıl ücretler yüzde 35 geriye çekilip, yüzlerce işçinin icralara düşmesinin ve işten atılmasının yolunu açan bir çıkar işbirliği yapıldıysa, bugün yapılanlar da geleceğe dönük bir çıkar işbirliğidir. Erdemir işçileri ve Ereğli kamuoyu, bundan sonraki gelişmeleri dikkatle takip etmek, uyanık olmak zorundadır. Ereğli Belediye Başkanlığı seçimlerini 3-5 bin farkla kaybetmiş olsaydık, çok fazla canımız yanmaz, bu kadar üzülmezdik. Ancak, seçimleri 400 küsur oyla kaybederken, birçok CHPli görünen, bilinen insanın partisine oy vermediğini, CHP aleyhine çalıştığını, ihanet ettiğini görmek, bilmek bu üzüntüyü artırmaktadır. Başkan adayına kızgınlık bahanesi, kongrede kaybetme hazımsızlığı, meclis listesine girememek gibi nedenlerle CHPye oy vermeyen, verdirmeyen, CHPnin seçimi kaybetmesi durumunda ileride partinin kendi inisiyatiflerine geçeceğini düşünen hizipçi ihanetçiler, tarih önünde, Türkiye Cumhuriyetine, Cumhuriyet Halk Partisine ve Ereğlinin emekçi, aydın insanlarına karşı ağır bir sorumluluk ve ağır vebal altındadırlar. Bu ihanet yaftası ömür boyu boyunlarında asılı kalacaktır. Sonuçta, bugün acı bir gerçek vardır. Ereğli Belediye Başkanlığı seçimleri kaybedilmiştir. Elbette ki seçimleri kaybetmenin hiçbir bahanesi olamaz. Biz İlçe Örgütü olarak ve ben İlçe Başkanı olarak, tüm vicdani rahatlığımızla, hiç ama hiçbir bahanenin arkasına sığınmadan, üstlendiğimiz kutsal sorumluluğun gereğini yapmaktan, ödenmesi gereken bir bedel varsa da ödemekten asla kaçınmayız.
30 MART BİR DÖNEMİN SONU, BİR DÖNEMİN İSE BAŞLANGICIDIR
CHP Ereğli İlçe Başkanlığı olarak 2 yılı aşan görev süreleri boyunca, CHPyi bölgede güçlendirmek için tüm güçleri ve iyi niyetleri ile çalıştıklarına inandıklarını belirten Kartal, Bu konuda vicdanımız rahattır. Partimize ve halkımıza karşı yüklendiğimiz sorumluluk gereği, İlçe Örgütümüzü sağlıklı bir şekilde önümüzde ki olağan kongreye kadar götürme düşüncesinde ve kararında olduğumuzu belirtmek isteriz. 30 Mart bir dönemin sonu, bir dönemin ise başlangıcıdır. Ancak bu yeni dönem, yönü ve geleceği belirsiz, kuşkularla dolu bir dönemdir. Ereğliye vaat edilenler ve yaşanılan sorunlarla ilgili iddialar vardır. CHP olarak 14 Belediye Meclis üyemizle birlikte bu yeni dönemde Ereğli halkına vaat edilenlerin, iddiaların gerçekleştirilmesinin yakından takipçisi olacağız. Yapıcı, sorunların çözümüne yardımcı bir siyaset anlayışıyla hareket edeceğiz. Ancak Ereğliye verilen sözlerin uçup gitmesine de izin vermeyeceğiz. Gerektiğinde en sert tavrımızı ortaya koymaktan çekinmeyeceğiz. Büyük umutlarla CHPye oy veren, CHPyi destekleyen, herkesin insanca onurlu yaşadığı çağdaş, demokratik bir Türkiye ve Ereğli isteyen tüm yurttaşlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu seçimlerde CHPye oy vermeyen tüm yurttaşlarımızın da umut ve beklentilerinin gerçekleşmesini dilerken, CHP olarak onların da hizmetinde olduğumuzu, onların da sözcüsü ve gözcüsü olmaktan onur duyduğumuzu belirtmek istiyoruz. Son birkaç gündür, Ereğli Belediyesinde işçi kıyımı yapılacağı söylentileri kulaktan kulağa yayılmaktadır. Seçimlerin üzerinden henüz daha bir ay geçmeden, Ereğlide bu tür olumsuz söylentilerin dolaşması hiç kuşku yok ki yüzlerce insanı huzursuz edecektir. Büyük bir çoğunluğu, asgari ücretle belediye taşeronlarında çalışan bu insanlar evlerine ekmek götürebilmenin derdindedir. İnsanların işlerinden edilmesi, Ereğlide sağlanacağı iddia edilen herkesi kucaklama, barış ve huzur ortamı yaratma söylemlerindeki samimiyetin de göstergesi olacaktır dedi.
Kartal, 1 Mayıs Uluslararası Birlik-Mücadele-Dayanışma Gününü Zonguldakta Madenci Anıtında kutlayacaklarını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
1 MAYISTA ZONGULDAKTA EMEKÇİLERLE BİRLİKTE MADENCİ ANITI ÖNÜNDE OLACAĞIZ
Perşembe günü 1 Mayıs. Tüm dünya işçilerinin, emekçilerinin ezilen ve sömürülenlerin Uluslararası Birlik-Mücadele-Dayanışma Günü. Bu 1 Mayısta Türkiye işçi sınıfı ve tüm emekçiler, birlik içinde, omuz omuza alanlarda olacak. Baskıya sömürüye, iş cinayetlerine, işsizliğe, yoksulluğa, taşeronlaşmaya, örgütsüz, güvensiz çalışmaya ve her türlü hak kayıplarına karşı mücadele için sesini duyuracak. Bir taraftan da tüm Türkiyenin gözü Taksim 1 Mayıs alanında olacak. Taksim alanının Türkiye işçi sınıfı tarihinde büyük bir anlamı vardır. 1977 1 Mayısında 34 işçi, emekçi, karanlık güçler tarafından Taksimde katledilmiştir. Bu nedenle işçilerin ve emekçilerin Taksime çıkma ısrarına saygı duyulmalı, başta iktidar olmak üzere tüm çevreler işçilere, emekçilere ve onların örgütlerine yardımcı olmalıdır. Geçmişte böyle davranıldığında hiçbir işçinin, hiçbir kimsenin burnu dahi kanamamış, 1 Mayıs tam bir bayram coşkusuyla, barış ve güvenlik içinde kutlanmıştır.
Bu nedenle Başbakanın ve AKPnin faşist baskıcı, yasakçı tavrı kabul edilemez.