Şair - yazar Kenan Tunç 11 yaşında yaşama gözlerini yuman minik Berkay´ın ölüm haberinin ardından kaleme aldığı yazısında topluma önemli mesajlar verdi...

İŞTE O YAZI...

Sözün bittiği yerdeyiz. Zonguldak’ta 11 Yaşında Berkay Çetinkaya isimli bir çocuk, ardında bir not bırakarak kendini balkondan atmak suretiyle ağır yaralandı. Kaldırıldığı hastanede maalesef Berkay’ı kaybettik. Bu yazıyı bu küçük çocuk hakkında söylenen intihar iddialarını dikkate alarak yazıyorum.

Belli ki anne babası boşanmış olan Berkay’ın mutsuz bir yaşantısı vardı. Onun yapmayı planladığı (iddialara göre) intihar girişimi öncesinde yazmış olduğu not ,okuyan herkesi göz yaşlarına boğdu. Talihsiz Berkay belki de ağlayarak yazdığı notta “Baba bu satırları okuduğunda ben ölmüş olacağım. Dedeme iyi bak. Annemle barış” diyordu.

Berkay babasına öyle bir nasihat ediyordu ki sadece annesiyle barışmasını değil dedesine de iyi bakmasını öğütlüyordu. Yani babana iyi bak diyor babasına. İşte böyle bir cevheri kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz Zonguldak’ta. Keşke lafını kullanmak çok geç olacak artık biliyorum. Ama keşke iş bu noktaya gelmeden bir şeyler yapılsaydı, görülseydi şu talihsiz yavrunun acı dramı…

Berkay Çetinkaya, henüz 11 yaşında Gazi Mustafa Kemal Ortaokulu 2’nci sınıf öğrencisiydi. 18.11.2013 Pazartesi günü akşamı onu kaybettik. Berkay salı günü toprağa verildi…

İntihar iddialarını göz önüne alırsak aslında biz Berkay’ı ve Berkay gibileri yeni kaybetmedik. Biz onları insanlığımızı kaybettiğimiz gün kaybettik. Şimdi herkes kalkacak suçu anne babaya atacak. Elbette işin gözle görünen hukuki boyutuna yargı karar verecek. Ama Berkay’ın ölümünde suçu sadece anne babaya yıkmak çözüm değil. Böyle toplumsal olaylarda toplumun da suçu küçümsenmeyecek kadar çoktur. Şu olayda da öyle. Gerçek suçlu biziz, toplum olarak millet olarak hepimiz suçluyuz şu olayda…

Öğretmeni olduğumuz yavruların sıkıntılarından, imamı olduğumuz cemaatin dertlerinden, komşusu olduğumuz insanların hallerinden habersiz, “ bana ne’ci ve bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın”cı insanlık dışı bir anlayış içinde olduğumuz için bu acılar daha çok yaşanır bizim ülkemizde.

Televizyon programları ve bizleri ekranlara esir eden dizi başlarında harcadığımız vakitlerimizi böyle sorunları olan kardeşlerimizin dertlerine çare aramak için harcasaydık bu manzaralarla karşılaşmazdık. Kaldı ki bizler Müslümandık ve Müslüman Müslümanın dertleriyle ilgilenmeliydi. Çünkü bir Müslümanın ayağına diken batsa onu diğer Müslümanlar da hissetmelidir diyordu sevgili Peygamberimiz. Maalesef bunu da unuttuk….

Koskoca bir devletin eğitim camiasına ve eğitim sistemine emanet edilmiş 11 yaşında bir çocuğun intihar haberi bakalım hangi yüreklerde vicdan depremleri uyandıracak. Bu çocuğun bu noktaya gelene kadar hiç mi arkadaşı yoktu, hiç mi duyan olmadı derdini, değişik tavırlarını sezen hiç mi kimse olmadı okulunda, çevresinde. Biliyorum göz yaşları sel olmaya başladı bile Zonguldak’ta. Ama ne ifade eder ki artık, çok geç değil mi, değil mi ?

Yeter artık ey üzerine ölü toprağı serpilmiş ben, sen , o, biz, siz her kim okuyor ve dinliyorsa bu satırları. Ne olur uyanalım da dünyanın geçici hevesleri uğruna Allah’ın en güzel yaratığı olan insanlarımızla ilgilenelim artık. Bir yarışa gireceksek eğer İnsanlık için yarışalım. Yeter artık, kafamızı yukarı kaldırıp etrafımıza bakalım. Başka Berkay’lar ölmesin. İnsanlık ölmesin..

Seçimleri kaybedelim, diziler reyting yapmasın boş verin. Yeter ki insanlık seçimini kazanalım ve yeter ki insanlık reytingimiz artsın…

Maalesef seçim, sandık, aday adayı yarışları, reklam, dizi, film derken biz insanlığımızı unuttuk. İşte bunun için kaybettik Berkay’ı..

Mekanın cennet olsun ve Allah seni cennet çocuklarıyla buluştursun güzel Çocuk…

Berkay, Ah Berkay….

Affet bizi cennet kokulu güzel yavrumuz…


Editör: Pusula Gazetesi