BEÜ Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü tarafından hazırlanan ve Beşir Ayvazoğlu’nun yaşamı ve eserlerini anlatan kısa filmin gösterimi ile başlayan konferansı Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis Bağdigen ve Prof. Dr. Orhan Uzun, akademik personeli, öğrenciler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve vatandaşlar izledi.

Beşir Ayvazoğlu, biyografi yazarlığına nasıl başladığını, Yahya Kemal’e bir borç ödemek gibi düşünerek yazdığı “Eve Dönen Adam” adlı eserini örnek vererek anlattı. Edebiyat dünyası içinde biyografinin temel bir ihtiyaç olduğunu ve biyografi yazmanın tarihin bir dönemine ışık tutmak anlamına geldiğini vurgulayan Ayvazoğlu şunları söyledi:

“Biyografi edebiyat tarihinin her döneminde vardır ve temeli araştırmacılıktır. Bu araştırma, bir polisiye maceranın izini sürmek gibidir. Macera içerisinde bilginin bilgiyi çağırdığını görürsünüz. Bu da sizin tutkunuzu arttırır. Modern biyografi, bilinen klasik biyografiden daha farklıdır. Yazar, bir kişinin herkes tarafından bilinen yaşam sürecinin dışına çıkarak, o yaşamın daha derinlerine uzanır. Biyografisini yazacağınız kişinin beyin kıvrımları arasında dolaşmanız gerekir. Merak etmeniz gerekir, heyecan duymanız gerekir. İyi bir biyografi yazmak için anlatacağınız kişiye ait her şeyi okuyacaksınız. Eserlerini, bulabilirseniz ona ait mektupları, hatta faturaları ya da bir röntgen filmi bile size pek çok kapı açabilir. Yazar, eğer sınır tanımıyorsa, kişinin özel yaşamını dahi ayrıntılı olarak araştırır. Biyografisi kaleme alınan ünlü kişi, müzisyen, yazar, şair, kim ise, yaşamı toplum tarafından merak ediliyordur, kişi halka aittir. Yazarken de onu bir proje olarak görmeye başlarsınız. Sıradan insanların da biyografisi yazılabilir elbette. Bugün bu yapılmıyor. Toplumda pek çok ilginç şahsiyet karşınıza çıkabilir. Bu da ‘gelecekte yazılacaktır’ diye düşünüyorum.”

Ayvazoğlu, ayrıca biyografilerini kaleme alırken, araştırmaları sırasında yaşadığı sıkıntıları şöyle ifade etti:

“Araştırma yaparken çok fazla sıkıntı yaşıyorsunuz elbette. Kütüphanelerde araştırdığınız bir eserin sizin için en önemli sayfasının yırtılmış olabiliyor. Küçük bir bilgi kırıntısının peşinden aylarca koşuyorsunuz. Bu iş bir bina inşa etmek gibidir; küçük taşları, tuğlaları yerine koyarak tamamlıyorsunuz yapıyı. Bir adamın hayatını yeniden, onun yerine yaşıyorsunuz. Sonuçta yazdığınız kişi ile duygusal bir bağ oluşturuyorsunuz. Burada sınırların belirlenmesi çok önemlidir. Biyografi yazarı tarafsız olmak zorundadır. Hataları, sevapları, iyi yönleri, kötü yönleri karşısında öyle duracaksınız ki; her yönü eşit olarak dağıtacaksınız bunu kitabınıza. Ayrıca kişinin hayatını yazarken eserlerini bir bütünlük içinde kaleme almalısınız. Hayatı bir yanda, eserleri bir yanda olursa bu bütünlükten uzaklaşır. Eserler, hayatın akışı içinde bir parça gibi yerleşmelidir kitaba. Çoğunuz öğrencisiniz, dilerim sizlerin arasından da çok iyi biyografi yazarları çıkar.”

Konferansın son bölümünde dinleyicilerin yazarlığı ve eserleri üzerine yönelttikleri soruları yanıtlayan usta kalem Beşir Ayvazoğlu’na, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, üniversitenin teşekkür plaketini takdim etti.

Ayvazoğlu, konferansın ardından Zonguldak Meslek Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Programcılığı Bölümü öğrencilerine bir röportaj verdi.

Editör: Pusula Gazetesi