Beşiktaş´ın ünlü taraftar grubu ÇARŞI sosyal içerikli mesajlarıyla her zaman gündemde kalmayı başarıyor.
Bu kez Zonguldak Kömürspor taraftarları Kelebeğin Rüyası adlı filme de konu olan Zonguldaklı Şair Rüştü Onur´un Madiha Sessiz´e olan aşkından yola çıkarak şu pankartı hazırladı:

İşte Zonguldak Kömürspor tiribünlerini süsleyen o güzel ve anlamlı pankart...











Rüştü Onur (d. 3 Ağustos 1920, Devrek – ö. 12 Aralık 1942, İstanbul). Türk şair.

22 yaşında veremden hayatını kaybeden şair, kendisi gibi genç yaşta veremden ölen arkadaşı Muzaffer Tayyip Uslu ile birlikte ölümlerinden sonraki yıllarda yayımlanan her şiir antolojisinde kısa yaşam öyküleri ve şiirleriyle “Zonguldaklı şairler” olarak yer almıştır

3 Ağustos 1920 tarihinde Devrek’te dünyaya geldi. Babası, bir köy öğretmeni olan Mehmet Emin Onur, annesi Fikriye Hanım’dır [1] Ailenin en büyük çocuğu olan Rüştü Onur’un Hüseyin ve Saffet adında iki erkek kardeşi vardır. İlk öğrenimini 1932’de Devrek’te tamamladıktan sonra Kastamonu’da başladığı ortaöğrenimini Zonguldak’ta Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi’nde sürdürdü. Vereme yakalandığı için 1938’de öğrenimine bir yıl ara vermek zorunda kaldı; ertesi yıl tekrar okula başlasa da artık okul havasından uzaklaştığı için öğrenimine devam edemedi. Okulu bıraktı ve “Maliye Varidat Memur Muavini" olarak Ereğli Kömür İşletmeleri´nde çalışmaya başladı.Hastalığının şiddetlendiği 1941-1942 yıllarını iş ve hastane arasında geçiren Onur, Zonguldak M. Çelikel Lisesi’nde bir sene öğretmenlik yapan Behçet Necatigil ve yakın arkadaşı şair Muzaffer Tayyip Uslu ile birlikte Zonguldak’ta çıkan dergi ve gazetelerde ve İstanbul’da yayımlanan Değirmen mecmuasında şiir ve yazılar yayımladı. Sağlığı kötüleşince İstanbul’a giderekHeybeliada’daki Senatoryumda tedavi gördü. Senatoryumda bulunduğu sırada tanıştığı, aynı kurumda tifodan yatmakta olan Mediha Sessiz ile a nişanlandı. Aynı yıl İstanbul’a giderek nişanlısının evine yerleşti[1]. Nişanlısının 3 ay sonra tifodan ölümü üzerine kendi durumu da ağırlaştı. Beşiktaş’ta Şair Leyla Sokak’taki evinde 2 Aralık 1942´de yaşamını yitirdi. Ortaköy Mezarlığı’na defnedildi. Salah Birsel 1956´da şiirlerini ve diğer yazılarını "Rüştü Onur" adlı bir kitapta topladı. Rüştü Onur hastalığı nedeniyle yaşamının çok kısa olacağını bilerek yaşadı ve şiirlerine de bu duyguyu yansıttı. Adı, ölümünden sonra hep kendisi gibi genç yaşta ölen şair arkadaşı Muzaffer Tayyip Uslu ile anıldı.


DENİZE SERENAD

neyim varsa

sana bırakmalıyım deniz

sende geçmeli mevsimlerim

sende çiçek açmalı ağaçlarım

sende yaşamalıyım deniz

asi ve hür

sende ölmeliyim

bulutlara bakarak

Hülasa

Ben ölsem be anacığım

Nem var ki sana kalacak

Ceketimi kasap alacak,

Pardösömü bakkal

Borcuma mahsuben...

Ya aşklarım

Ya şiirlerim ne olacak

Ya sen ele güne karşı

Nasıl bakacaksın insan yüzüne

Hulasa anacığım

Ne ambarda darım

Ne evde karım var.

Çıplak doğurdun beni

Çıplak gideceğim

İTİRAF

Ben,

Gülebilmemiz için ağlıyan

Ağlıyabilmemiz için gülen adam.

Ben bir tarik-i dünya.

Hallac-ı Mansur´dan sonra

Benim derim yüzülecek

Zonguldak´ta

Ve gözlerime mil çekilecek.

Ben bir tarik-i dünya

Ne ev ne bark

Ne çoluk çocuk sahibi.

Bütün malım mülküm

Ellerim ayaklarım

Ve gözlerim.

Kupkuru bir kuyudayım ki

Yusuf´u özlerim.

Memnuniyet


Benden zarar gelmez

Kovanındaki arıya

Yuvasındaki kuşa;

Ben kendi halimde yaşarım

Şapkamın altında.

Sebepsiz gülüşüm caddelerde

Memnuniyetimden;

Ve bu çılgınlık delicesine

İçimden geliyor.

Dilsiz değilim susamam

Öyle ölüler gibi

Bu güzel dünya ortasında.

Nasip


Nasibin dalda çocuk

Uzan uzan dallara

Nasibin yolda çocuk

Düş düş yollara

Nasibim sensin çocuk

Seni yağmur gibi

Bulut gibi

Gönderen sağ olsun bana

Nedamet

Tanrım açamadık içimizi

Arık buluşmamız mahşere kaldı.

Ne yelken ne gemi var limanda

Kaçmak bir uzun sefere kaldı.

Mercan bir sahildeymiş gemiler

Bulmak kasvetli günlere kaldı

Nostalji

Sen aziz şehrim,

Uykusuz yaşadığımı bilmelisin.

Bütün işçilerin

Saçak altında uyuduğu bir saatte,

Ben mızıka çalarak geçiyorum sokaktan.

Sen aziz şehrim,

Ellerim gözlerim kadar benimsin.

Ve aziz şehrim,

Şu anda seni terk etmem için

Her şey tamam.

Gemi hazır, yelken fora.

Fakat neden,

Ölülerim bırakmıyor yakamdan.

Şair Leyla Sokağı

Payıma düşen toprak parçası

Senin de payına düşer

Ayrılık gayrılık yok

Ölüm nefesinde nasıl olsa

Amma henüz vakit erken

Daha gün

Karşı apartmanın balkonunda

Dur bakalım hele

Ben salata satayım

Şair Leyla Sokağı´nda

Sen gene koş

Bez fabrikasındaki

Tezgahının başına

Ölüm içimde

Ölüm dışımda

Ölüm talihsiz aşımda

Ölüm kuru başımda

Teselli benim gözyaşımda


Editör: Pusula Gazetesi