Zonguldak´ta Bülent Ecevit Üniversitesi´nde düzenlenen, ´Osmanlı´da modern eğitim, resmi, ideolojinin icadı ve evrimi´ konulu konferansta konuşan Doç. Dr. Mehmet Ömer Alkan, 13 Nisan 1909´dan sonra ders kitaplarına bakıldığında Abdulhamid´in kanlı, gerici bir padişah olarak anlatıldığını, oysa böyle olmadığını söyledi. Doç. Dr. Alkan, "Abdülhamid gerici bir padişah değildi, otoriter bir padişahdı. Siyasi anlamda hiçbir örgüte izin vermedi, ifade özgürlüğü dahil. Ama müthiş modernleşmeci bir padişahdı. Modern Türkiye´nin eğitim kurumlarının yüzde 90´ı onun döneminde kurulmuştur. Demiryolu onun döneminde yapılmıştır. Telgraf hatları onun döneminde kurulmuştur" dedi.

Bir öğrencinin, ´Atatürk neden tartışılıyor?´ sorusunu da cevaplandıran Doç. Dr. Alkan, bunun Mustafa Kemal´in kendisiyle ilgili olmadığını söyledi. İlk kez 27 Mayıs 1960 darbesinden itibaren Atatürkçülüğün anayasal olarak resmi bir ideoloji haline geldiğini ifade eden Doç. Dr. Alkan, şöyle dedi: "Darbe yapmanın, otoriter rejim kurmanın, insanlar hakkında kararlar alıp baskı uygulamanın referansını ´Atatürk´ diye vermenin, şimdi de o Atatürk´ü oradan temizlemenin sıkıntısı yaşanıyor. Çünkü insanların kafasında şöyle vahim bir durum hasıl oldu; ´27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 darbesini yapanlar, bunu Atatürk adına yaptılar.´ Öyle bir hal oldu ki demokrasiyi kesintiye uğratan ordunun darbeci kanadıyla Atatürk özdeşleşmeye başladı. Böyle bir vahamet ortaya çıktı. Dolayısıyla darbeciye kızdığınızda Atatürk´e kızmış gibi oluyorsunuz. Çünkü kendilerinin kurdukları bir özdeşlik var. Diyorlar ki; ´Türkiye çok kötüye gidiyordu, kardeş kavgasını önlemek için, Atatürk milliyetçiliğini hayata geçirmek için darbe yaptık, parlamentoyu kapattık."

Ancak milli mücadele döneminde Atatürk ve arkadaşlarının parlamentoya verdiği önemin unutulduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Alkan, şöyle devam etti: "Türkiye tarihinin yaşadığı en zor dönem 1918-1922 yılları arasıdır. Milli mücadele verilirken İstanbul´da Meclis kapandığında, milli mücadeleye devam etmek için Ankara´da Meclis´i açtılar. Türkiye tarihinin dibe vurduğu bir dönemde Meclis açıp mücadele ediyorsunuz. Bunu yapan Mustafa Kemal ve arkadaşları. 1960´da, 1971´de, 1980´de ise Meclis kapatıyorsunuz, darbe yapıyorsunuz, Atatürk adına. Dolayısıyla kimileri darbecilere kızarken aynı anda Atatürk´e kızmış oluyor. Çünkü öyle içiçe geçmiş ve yapışmış. Ama şunu da unutmayalım; Mustafa Kemal´in de eleştirilecek yanları var. Biz bu olgunlukta ve sukunet içinde olmalıyız. Bunu bir hakaret amacıyla değil anlamak için, belki daha iyisini nasıl yaparız, onu bulmak için yapmalıyız."
Editör: Pusula Gazetesi