Şair-Yazar Hamit Kalyoncu’nun 2012 Eylül ayı başlarında yerel gazetelere yazdığı “Şiirin Sesi-Yazının Gücü” başlıklı yazıyı, 4-5 ay kadar sonra 8 Ocak 2013 tarihinde bir tesadüfle okuyan Tansev (Uslu) Hanım’ın, “Ben Muzaffer Tayyip’in yeğeniyim” diyerek “Kalyoncu’ya teşekkür etmek” amacıyla gönderdiği e-mail sonucu iletişim kuruldu.

Bu iletiye uzunca bir yanıt veren Hamit Kalyoncu, Şair Muzaffer Tayyip için Zonguldak’ta yapılan çalışmaları anlattı. Tansev Hanım, ikinci e-mailinde ailesi hakkında daha ayrıntılı bilgi verdi.

Tansev Hanım, Kalyoncu ile yaptıkları telefon görüşmesinde ise; Muzaffer Tayyip Uslu’nun, verem hastası olduğu halde maddi-manevi büyük özverilerle, 1945 yılı başlarında Zonguldak’ta yayımladığı “Şimdilik” adlı şiir kitabının, Yapı Kredi Bankası Yayınları’nca bu Mart ayı başlarında yeniden basılacağını söyledi.

Muzaffer Tayyip hakkında “Şiire Mükellef Şair Muzaffer Tayip” adıyla uzun bir inceleme yazısı hazırlayan Kalyoncu, “Muzaffer Tayyip, Zonguldak için gerçekten gururla anılacak bir şairimizdir. Mehmet Çelikel Lisesi mezunu Muzaffer Tayyip’in ömrünün yarısını yaşadığı, öldüğü ve mezarının bulunduğu, ‘Bizi şair yaptı’ dediği şehir, Zonguldak’tır. Genç yaşta yitirdiğimiz şair için her yıl düzenli etkinlikler yapılmalı, Zonguldak’ın sadece ‘kömür kokulu’ değil, aynı zamanda ‘şiir kokulu’ bir kent olduğunu da göstermeliyiz” dedi
"Ben Muzaffer Tayyip´in yeğeniyim"
Zonguldaklı şair Muzaffer Tayyip Uslu, şair Oktay Rifat´a yazdığı 23 Şubat 1946 tarihli imdat mektubundan sayılı günler (4 ay, 7 gün, toplam 127 gün) sonra karanlık, havasız ve sağlıksız baba evinde abdesthaneden (tuvaletten) yatağına götürülürken annesinin kucağında ruhunu teslim eder.
Şair Muzaffer Tayyip Uslu’ya 3 Temmuz 1946 günü, Zonguldak’ta büyük bir cenaze töreni düzenlenir. Törene, Vali Halit Aksoy da katılır. Cenaze törenine, Vali Bey gelince, başta EKİ görevlileri olmak üzere bütün bürokrasi ve halk da katılır. EKİ Bandosu eşliğinde kaldırılan genç şairin kalabalık ve görkemli cenaze törenine yirmi kadar da çelenk gönderilmiştir.

Arkadaşı gazeteci Muzaffer Soysal, cenaze törenini şu cümlelerle anlatır:

“Ama bir cenaze töreni yapıldı ki sormayın. O zamanın valisi evine bile gitmeye üşenen bir zattı. O gelince, bütün hükümet erkânı da cenazeye taşındı. Kömür işletmesinin bandosu arkasında sayısı yirmiyi bulan çelenklerle muazzam bir kalabalığı gören Zonguldaklılar bir şairin ölümüne şaştılar durdular. Şair ölmesine ölürmüş, ama cenazesi de bir parti reisi gibi kaldırılır mı imiş?”

Sanırım o yıllarda böyle büyük bir törenle gömülen tek şair Muzaffer Tayyip Uslu olmuştur. Arkadaşı Behzat Baruönü ise, bu olayı şöyle anlatır:

“Öldüğünde çok büyük bir cenaze töreni oldu. Vali’ye ‘Çok büyük bir adam öldü’ diyorlar. Vali de bando ile gömülmesine izin veriyor.”

[*] [*] [*] [*]

Muzaffer Tayyip’in ailesi hakkında bilgilerimiz de çok sınırlıdır. Elimizde babasının emekli bir komiser olduğundan başka bilgi yoktur. Muzaffer Tayyip, “Mersin” şiirinde daha küçük yaşlardayken kentten ailece ayrılışlarını anlatır:

“Ve bir gün Mersin’e veda ettik / Beş sene tam beş sene sonra / Annem, ben ve küçük kardeşim / Hepimizde bir yığın hatıra / Bir gün, Mersin’e veda ettik.”

Bu ayrılış belki de babasının İstanbul’a atanması nedeniyle olmalıdır. Bir de “Arkadaşlık” şiirinin 1’inci bölümündeki; “Ben.../ Üsküdarlı Şükriye Hanım’ın/ Ortanca oğlu” dizelerinden İstanbullu ve adının “Şükriye” olduğunu öğrendiğimiz, kucağında vefat ettiği annesini biliyoruz. Yine buradan edindiğimiz bilgiyle Muzaffer Tayyip, Şükriye Hanım’ın “ortanca oğlu” olduğuna göre başka kardeşlerinin varlığı da ortaya çıkmış oluyor.

Muzaffer’in ölümünden sonra annesi ve kardeşlerinin ne yaptığı, Zonguldak’a mı, yoksa başka bir yere mi yerleştikleri hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Yazılardan, şiirlerden Muzaffer Tayyip’in ailesi hakkında ancak bu kadar bilgiye ulaşabiliyoruz.

[*] [*] [*] [*]

Muzaffer Tayyip Uslu ve ailesi hakkında bildiklerimiz yukarıda anlattıklarımızla sınırlı iken “biz buradayız” diye kapımızı çalan bir ileti, Uslu ailesi üzerine bilinmeyenlerin kapısını aralamış oldu.

“Ben Muzaffer Tayyip’in yeğeniyim” diyen bu ses, 2012 Eylül başında yerel gazetelere gönderdiğim “Şiirin Sesi-Yazının Gücü” başlıklı yazıyı 8 Ocak 2013 günü okuyan Tansev Hanım’a aitti ve aynı gün gönderdiği iletisinde şunları yazmıştı:

“Merhaba;

‘Şiirin Sesi-Yazının Gücü’ isimli yazınızı ne zaman yazdınız anlayamadım, ama bugün okuma fırsatını buldum. Etkilendim ve teşekkür etmek için yazıyorum.
Ben Muzaffer Tayyip ´in yeğeniyim. Muzaffer Tayyip ile ilgili ailesinden hiç bahsetmiyor kaynaklar, ancak halen hayatta olan 3 yaş büyük ağabeyi ve kendinden 3 yaş küçük olan ve 14 yıl önce vefat eden erkek kardeşinin de 2 çocuğu bulunuyor. Ben vefat eden küçük
kardeşinin kızıyım. Tekrar teşekkür etmek ve halen hayatta olup onun ailesi olmaktan gurur duyan bizlerin var olduğunu belirtmek istedim. Saygılarımla.”

Bu iletiyi aldığımda hem çok şaşırmış, hem de büyük bir sevinç duymuştum. Bir-iki gün geçtikten sonra 11 Ocak 2013 tarihinde bu iletiyi yanıtladım ve Muzaffer Tayyip hakkında Zonguldak’ta yapılan çalışmaları anlattım. ZOKEV’in (Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı) 2000 yılında “Muzaffer Tayyip Uslu’yu Anma” programı ve ardından ulusal düzeyde bir şiir yarışması düzenlediğini, 2002 yılında yarışma sonuçlarının açıklanarak ödül verme töreni yapıldığını, sonuçların “Muzaffer Tayyip Uslu’ya Armağan” adıyla bir kitapta toplandığını; “Kömürde Açan Çiçek” kitabımda Muzaffer Tayyip’in iki ayrı bölüm halinde anlatıldığını, Bülent Ecevit Üniversitesi (eski adı Zonguldak Karaelmas Üniversitesi) öğrencilerinin edebiyat kulüplerine “Muzaffer Tayyip Uslu Edebiyat Kulübü” adını verdiklerini belirttim.

[*] [*] [*] [*]

Tansev Hanım, 14 Ocak 2013 tarihinde verdiği yanıtta ise, ailesi hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. Muzafer Tayyip Uslu’nun ailesi ile ilgili bu güne kadar hiç bilinmeyen bilgiler vererek bizleri aydınlatmış oldu.
“Sayın Hamit Bey;

Öncelikle ben çok teşekkür ederim, vakit ayırıp da bu kadar ayrıntılı bilgiler verdiğiniz için. Yazdıklarınızı bir solukta okuyup hemen cevap yazmak istedim. Sorularınıza bir çırpıda cevap verip daha sonra bildiğim-bulabildiğim bilgileri tabi ki memnuniyetle paylaşırım.

...Ben Uslu ailesinin son ferdiyim. Amcam Muzaffer Tayyip, bildiğiniz gibi ortanca erkek kardeş. Biz şiirdeki gibi Üsküdarlıyız ve Arnavut´uz. Dedeler 53 harbinde buraya yerleşmiş. Dedem Talip Tayyip yine bildiğiniz gibi komisermiş. Görev sebebiyle Mersin´e, oradan da Zonguldak´a gitmişler ve sonra yine İstanbul´a dönmüşler. Babaannem Şükriye Uslu, 1965’de İstanbul’da vefat etmiş. Mezarı Karacaahmet’tedir (Üsküdar).
Babam Müfit İlyas Uslu, Muzaffer Tayyip´in 3 yaş küçük kardeşi. O da Mehmet Çelikel Lisesi’nde okumuş, İstanbul´a döndükten sonra o da verem olmuş. 2 kere senatoryumda tedavi görmüş ve iyileşmiş. Yıllarca İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Şefliği´nde Teknik Ressam olarak çalıştı. Ağabeyim (14 yaşında) vefat edince emekli oldu ve serbest olarak teknik ressamlık (desinatör) yaptı, 13 Şubat 1999´da vefat etti. Annemiz de 1 Mayıs 2011’de vefat etti. Geride ben ve halen bekar bir ağabeyim var. Ben 1972 doğumluyum, 7 yıldır evliyim ve 2 erkek, 1 kız üç çocuğum var. Ben de, ağabeyim de İstanbul´da Kadıköy-Bostancı´da ikamet ediyoruz.

Büyük Amcam Tayyar Azmi Uslu, o yıllarda hep İstanbul´da teyzesi (Fikriye) ile yaşamış ve Zonguldak´a gitmemiş. Üniversiteyi de İstanbul´da (İktisat) okumuş. Şu anda 94 yaşında. Eşi (yengem) 1997’de vefat etti ve bekar bir kızı var (1962 doğumlu) İstanbul´da Kadıköy-Acıbadem´de oturuyor.

... Keşke diyorum babamın sağlığında daha fazla bilgi edinseymişim, keşke daha çok sorup daha fazla cevap alsaymışım ve böyle gidiyor maalesef. Çünkü Zonguldak´ta yaşananları en iyi günümüze taşıyacak olan tek kişi babamdı ve onu da kaybettik...

Amcamdan geriye kalan bir şiir kitabı olduğunu ve şair olduğunu biliyorduk, ama bu kadar tanınırlığından, sahiplenildiğinden haberimiz yoktu. Babamın da yoktu, çünkü bir daha Zonguldak´a hiç gitmemiş.(…)”

[*] [*] [*] [*]

Tansev Hanım ile bu bilgileri veren iletisinden sonra 5 Şubat 2013 günü bu kez telefon yolu ile görüştük. Önemli bilgi olarak, Yapı Kredi Bankası Yayınları’nın Muzaffer Tayyip Uslu’nun, 1945 yılında kendi imkanlarıyla bastırdığı “Şimdilik” adlı kitabını 2013 Mart başına kadar yeniden basma kararı aldığını bildirdi. Genç ve hasta şair, özel bakıma ve gıdaya çok ihtiyacı olduğu bir dönemde, boğazından kısıp maaşından kestirerek, hatta dizgi-baskı ve kağıt parasını ödeyebilmek için ömrünün sonuna kadar gazeteye yazdığı yazılardan hiç para almayarak kitabını bastırmayı başarmıştı.

İkinci olarak da, yapımcı-yönetmen-oyuncu-şair-yazar Yılmaz Erdoğan yönetiminde Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu’nun yaşamlarını filme çeken “Kelebeğin Rüyası” ekibi ve onlarla Rüştü Onur nedeniyle iletişim halinde olan şair-yazar gazeteci İbrahim Tığ ile de görüştükleri bilgisini verdi.

Tansev Hanım’ın özel isteği ise, Amcası Muzaffer Tayyip’in yaşadığı Zonguldak’ı görebilmek. Bu durumu ZOKEV Başkanımız Kürşat Coşgun Bey’e ilettik. “Buyursunlar, onları Zonguldak’ta konuk ederiz” diye yanıt verdi. Tansev Hanım’ın iletisinde şu satırlar da vardı:

“Hatta ben ortaokul da iken, Türkçe derslerinde şiir okurduk, ben de amcamın şair olduğundan gururla bahseder, şiirleri hep onun kitabından seçip okurdum, ama öğretmenlerin bilgisizliklerinden olsa gerek hiç ilgi göstermezlerdi.”

Tansev Hanım, ilerideki günlerde/aylarda şiirlerini gururla okuduğu amcasının yaşadığı ve mezarının bulunduğu Zonguldak’ı da görmüş olacak.

“Şiirin Sesi-Yazının Gücü” başlıklı yazıya gelince; BEܒden öğretim görevlisi değerli Yücel Namal arayarak, “Hocam, üniversitenin 20’nci kuruluş yılı nedeniyle bir kitap hazırlanacak. Kültür konularına da değinilecek. Siz Muzaffer Tayyip üzerine bir yazı hazırlayabilir misiniz?” diye sordu. 2012 Temmuz’uydu, sıcaktı, tatildeydik. Yücel Namal Bey’e, “Olur Hocam, hazırlarız” dedik. Sonra da oturup ders çalışmaya başladık. Tatil dönüşü bu yazıdan çok özet bir bölümü yerel gazetelere göndermiştim. Tansev Hanım, o gazetelerin internet sayfalarından veya yapılan bir alıntıdan bu yazıyı okumuş ve benim internet adresimi bularak, teşekkür etmek amacıyla haberleşme yolunu seçmişti.

Tansev Hanım’ın bu nazik davranışı sonucunda bu güne kadar hiç bilinmeyen Muzaffer Tayyip Uslu ailesine ulaşmış olduk. Yazıyı bitirirken, benim için özel bir anlam taşıyan bu çalışmayı teklif eden Yücel Namal’a, yazdığım yazıyı bir rastlantı ile okuyarak iletişime geçen ve ailesi hakkında bilgileri paylaşan Tansev Hanım’a içten teşekkürlerimi sunarım.

(ŞEHİR, Aylık Kültür ve Edebiyat Dergisi, Sayı: 76, Şubat-2013)

Editör: Pusula Gazetesi