Her genç futbolcuya sorduğumuz gibi seni tanıyarak ve futbol hayatına nasıl başladığını öğrenerek başlayalım istersen röportaja
22 Eylül 1994 Zonguldak doğumluyum. İki kardeşiz, bir ablam var. Futbola
babamın desteğiyle başladım. Babam 8 yaşındayken amatör bir takım olan
Zonguldak Belediyespor Kulübü´ne götürmüştü beni. Kulübe dâhil olmamıştım ama
hem futbolu sevmem hem de öğrenmem açısından burada küçük yaş grubuyla
antrenmanlara çıkmıştım. Topla ilk olarak orada tanıştım. Futbola başlamamda en
büyük etken babamdır. Antrenmanıma bile benden önce giderdi (gülüyor),
Antrenmana gelemediği zamanlar da mutlaka arardı, "Gittin mi?" diye.
Şu an oynadığın kulüp olan İstanbul
Büyükşehir Belediyespor´a transferine kadar yaşadığın süreci bizimle paylaşır
mısın?
Zonguldak Belediyespor´da antrenmanlara çıktıktan sonra yaklaşık 11
yaşındayken kulübün bünyesine dâhil oldum. 2008´de Zonguldakspor´a geçiş
yaptım. Orada da yaklaşık iki sezon oynadım. Daha sonra da İstanbul BBSK´ya
transfer oldum.
Bu transferde kim etkili oldu?
Zonguldakspor´da oynadığım dönemde çok önemli bir maç öncesi hocamız
benden 11 numaralı formayı giymemi istemişti. O sırada 15 yaşındaydım.
Karşılaşmayı 6-1 kazandık, ben de başarılı bir performans ortaya koymuştum.
Maçı izlemeye Fenerbahçe, Ankaragücü ve Gençlerbirliği takımlarından altyapı
antrenörleri gelmişti. Bu karşılaşmadaki performansımdan ötürü ilk teklifi bu
üç kulüp yaptı. Ancak Zonguldakspor o dönemde maddi sıkıntıda olduğundan beni
başka bir takıma satmak için acele etmedi. Bir süre sonra Antalya´ya kampa
gittik. Bizim teknik ekip, İstanbul BBSK´nın Zonguldaklı antrenörü Zafer
Turan´ı aramış ve "Takımı izler misin?" ricasında bulunmuş. Zafer
Hoca Antalya´daki hazırlık maçımızı izlemeye Arif Erdem´le beraber geldi. O
dönemde ikisi de İstanbul BBSK´da Abdullah Avcı´nın yardımcısıydı. Hazırlık
maçından üç gün sonra da İstanbul BBSK´ya imza attım. Kısacası performansım
beğenilmişti. Sözleşme imzalarken aynı zamanda profesyonelliğe de geçiş yaptım.
İstanbul BBSK´ya transferinle birlikte genç
yaşta ilk kez ailenin yanından ayrılmak zorunda kaldın. Hem kişisel olarak
gelişim sürecinde başka bir şehirde olmaktan ötürü hem de amatör bir takımdan
bir anda Spor Toto Süper Lig ekibine geçmenden dolayı ilk başlarda zorlanmış
olacağını tahmin ediyorum.
Ailemin yanından ayrıldığımda henüz 15 yaşındaydım. Tabii ki ilk
ayrıldığım zaman duygusal dönemler geçirdim. Ancak yaşım küçük olmasına rağmen
olgun davranmaya çalıştım. Gelmeden önceki sezon alışmak amacıyla 1 hafta
burada antrenmanlara çıkmıştım. Hatta o dönem de Okan Hoca (Okan Buruk)
İstanbul BBSK´da futbolcuydu. Kendisiyle de antrenmana çıkma şansım olmuştu. O
yüzden ilk transfer olduğum zaman çok fazla yabancılık çekmedim. O antrenman
sürecinden döndüğüm zaman da ilk olarak U16 Millî Takımı´na çağrılmıştım. O bir
haftalık dönem benim için çok güzel geçmişti.
Abdullah Avcı sayesinde oyun bilgim arttı
Şu an A Millî Takım Teknik Direktörü olan
Abdullah Avcı, İstanbul BBSK´ya ilk geldiğin dönemde hocalığını yapmıştı. Hiç
kuşku yok ki bu durum senin gelecekte A Millî Takım´a ilerleme yolunda büyük
avantaj. O dönemde Abdullah Hocanın sana neler kazandırdığından bahsedebilir
misin?
İstanbul BBSK´da üçüncü sezonumu geçiyorum. Kulübe geldiğim ilk sezondan
itibaren maçları A2 takımıyla oynasam da antrenmanlara A takımla çıkıyorum. Üç
sezondur A takım oyuncularıyla antrenman yapıyorum yani. Bu açıdan bakılınca
üst düzey futbola adapte oldum diyebilirim. A takımla idman yapmanın futboluma
çok katkısı oldu. Diğer taraftan Abdullah Hoca oyun bilgisi bakımdan gelişmemi
sağladı. Futbolda sadece yetenekle bir yere gelinmiyor. Oyun bilgisi olmazsa
bir noktada kalıyorsunuz. Abdullah Hoca bu açıdan bana çok yardımcı oldu. Saha
içinde nerede duracağımı, oynadığım pozisyon itibariyle toplu ve topsuz alanda
nasıl pozisyon almam gerektiğini ondan öğrendim. Ayrıca kendisi bana fiziki
açıdan kuvvetlenmem gerektiğini de söylüyordu. Futbolun yanı sıra okulumu da
aksatmamam gerektiğini sürekli olarak belirtiyordu.
Takım içinde sana destek olan ve
gelişimine katkı sağlayan oyuncular var mı?
Tüm büyüklerimiz bizimle genel olarak konuşur ve genç futbolculara her
zaman destek olur. Özellikle takım kaptanımız Ekrem Ekşioğlu genç futbolcularla
çok ilgilidir. Sürekli bizimle iletişim halindedir ve tavsiyelerde bulunur.
Sezonun ilk yarısında Spor Toto Süper
Lig´de 1 maçta forma giyme fırsatı da buldun...
Evet, sahamızda oynadığımız ve 3-1 kaybettiğimiz Galatasaray maçında son
15 dakika forma giydim. Diğer yandan Spor Toto Süper Lig´deki ilk karşılaşmamı
da geçen sezon Kayserispor´a karşı oynadım. A takım kadrosunda olmak bile bu
yaşta çok güzel bir şeyken, sahaya çıkmak gerçekten benim için çok heyecan
vericiydi. Galatasaray maçını ise şöyle anlatayım; karşılaşmadan önceki hafta
antrenmanlarda sürekli olarak as takımda şans verildi bana. Herkes de sahaya
ilk on birde çıkacağımı söylüyordu. Ancak karşılaşmaya ilk on birde Turgay abi
(Bahadır) çıktı. Son 15 dakikada da ben oyuna dâhil oldum. Bu bile benim için
gerçekten müthiş bir duyguydu.
Şu an takımın başında olan Bülent
Korkmaz´la diyaloğun nasıl?
Bülent Hoca öncelikle bana daha kuvvetli olmam gerektiğini, ancak bu
şekilde ilk on bir futbolcusu olabileceğimi söyledi. Ben de bu yönde çalışmalar
yapıyorum. Yaşım genç olduğu için de benden sürekli ekstra çalışmalar yapmamı
istiyor. Umarım zamanla fiziki açıdan kuvvetlenip, daha çok forma şansı
bulabilirim.
Zonguldak´ın Messi´si
Futbola başladığından beri sol açık
oynuyorsun. Bazı internet siteleri ile futbol dergileri de oyun stilini
Hollandalı Arjen Robben´e benzetiyor. Sen de kendine bu oyuncuyu mu örnek
alıyorsun yoksa başka bir idolün var mı?
Benim idolüm Messi. "Neden Messi?" derseniz şöyle
açıklayabilirim; Zonguldakspor´da oynarken yerel medyada hep "Zonguldak´ın
Messi"si derlerdi bana. Gerek oynadığım mevki, gerek fiziğim, gerekse de
oyun stilimden ötürü kendisine benzetilirdim. İstanbul BBSK´ya transfer
olduktan sonra da başta Webo olmak üzere takım arkadaşlarım hep
"Messi" diye çağırıyor beni. Hem küçük yaştan beri kendisine
benzetildiğim hem de oyun stiline hayran olduğum için Messi´yi örnek alıyorum.
Oyun içinde iyi olduğun ve eksik kaldığın
yönlerin neler?
Top ayağımdayken rakibimi çalımla ve süratimle geçme konusunda iyi
olduğumu düşünüyorum. Zaten hocalarım da birebirlerde başarılı olduğumu
belirtiyor. Abdullah Hoca sayesinde de oyun bilgimin eskiye oranla çok
geliştiğine inanıyorum. Ancak tabii ki bu konuda daha öğreneceğim şeylerin
olduğunu gayet iyi biliyorum. Az önce bahsettiğim gibi eksik olduğum yönler de
var. Şu an için çok fazla maç eksiğim bulunduğunu söyleyebilirim. İleride sürekli
forma şansı bulduğum sürece eksikliklerimi daha çabuk gidereceğimi düşünüyorum.
Bu yaz ülkemizde düzenlenecek olan FIFA
U20 Dünya Kupası´nda mücadele edecek U20 Millî Takımımızın önemli
oyuncularından birisin. Kendi evimizde oynayacağımız bu turnuvada mücadele
edecek olmak genç bir oyuncu olarak sana neler hissettiriyor?
FIFA U20 Dünya Kupası dünyanın birçok yıldızının kendisini ilk olarak
futbolseverlere tanıttığı ortam. Küçüklüğümüzde burada izlediğimiz birçok genç
oyuncu şu an dünya starı olmuş durumda. İdol olarak gördüğüm Messi de 2005
yılında bu turnuvada harikalar yaratmıştı. FIFA U20 Dünya Kupası´nın Türkiye´de
düzenlenecek olması bizim için gerçekten çok önemli. Turnuvaya hem ev sahipliği
yapacağız hem de taraftarımızın desteği arkamızda olacak. Biz de takım olarak
bu şampiyonada çok başarılı olmak istiyoruz. Aralık ayında finalistlerden
Hırvatistan´ı iki hazırlık maçında mağlup ederek çok güzel bir başlangıç
yaptığımızı düşünüyorum. Bu tarz şampiyonalar bence her genç oyuncu için çok
büyük bir motivasyon kaynağı. Çünkü birçok yıldızın kendini gösterdiği yer bu
tarz turnuvalar. Biz de belki o yıldızlardan biri olabiliriz. Ancak tabii ki
takım olarak başarılı olmamız turnuva boyunca en çok önem verdiğimiz şey
olacak. Umarım bu şampiyona sonunda Türk futboluna da güzel şeyler
kazandıracağız.
U20 Millî Takımımızın oyucuları olarak
hemen hemen U16 Millî Takımı´ndan beri birlikte oynuyorsunuz. Takım olarak
turnuvanın havasına girdiniz mi?
Aralık ayında oynanan Hırvatistan maçlarında da bunu takım içinde
konuştuk. FIFA U20 Dünya Kupası sırasında kendi taraftarımız önünde
oynayacağımız maçları hayal ettik. Tüylerimiz diken diken oldu resmen. FIFA U20
Dünya Kupası hem Türkiye´de ilk kez düzenlenecek hem de ülkemizin şu ana kadar
ev sahipliği yaptığı en büyük turnuva olacak. En son 8 sene önce, 2005´te bu
şampiyonaya katılabilmişiz. Bu turnuvada ise şans bizden yana. Ev sahibi
olduğumuz için direkt katılacağız. Bazen ne kadar istersen iste, böyle şanslar
genç bir oyuncunun başına gelmeyebilir. Tabir yerindeyse bu şampiyona bize
nasip oldu. O yüzden takım olarak kendimizi son derece şanslı görüyoruz.
Özellikle turnuva etkinlikleri başladığından beri motivasyonumuz arttı
diyebilirim. Dediğiniz gibi küçüklükten beri beraber oynadığımız için de takım
iskeleti son derece oturmuş durumda. Hocamız Feyyaz Uçar önderliğinde
şampiyonaya çok sıkı bir şekilde hazırlanıyoruz. Aralık ayında Hırvatistan
maçlarından galip ayrılarak ilk sınavı geçtik. İnşallah son sınav da yazın Türk
Telekom Arena´da, final maçında olacak.
U20 Millî Takımımızda turnuvada dikkatleri
üzerine çekme ihtimali bulunan oyuncular kimler sana göre?
Özellikle orta sahamızın çok yetenekli isimlerden oluştuğunu düşünüyorum.
Fenerbahçe´de oynayan Salih Uçan ile Duisburg´lu Hakan Çalhanoğlu çok yetenekli
futbolcular ve bana göre bu turnuvanın da yıldız adayları listesinde
bulunuyorlar. Takım olarak sahada iyi işler yapmaya başladığımız andan itibaren
de bireysel yeteneği yüksek olan oyuncularımızın bu yönü daha da çok ortaya
çıkıyor.
Gelecekteki hedeflerin neler? Örneğin
ileride bu turnuvanın da etkisiyle Avrupa kapısı sana açılırsa hangi ligde top
koşturmak istersin?
Her Türk futbolcunun hayalidir yurtdışında oynamak. Benim de gelecekteki
hedeflerim arasında yurtdışında forma giymek ve ülkemi en iyi şekilde temsil
etmek bulunuyor. İngiltere ya da İspanya Ligi´nde oynamayı çok isterim
açıkçası. Ancak tabii ki öncelikle Türkiye´de ve Spor Toto Süper Lig´de kendimi
kanıtlamam lâzım.
İstanbul BBSK´ya transfer olduğundan beri
ailenden uzaktasın. İstanbul´da boş zamanlarında neler yapıyorsun?
İstanbul´da kulübün tesislerinde kalıyorum. Boş vakit bulduğumda ailemi
görmek için Zonguldak´a gidiyorum. Onlar da sık sık beni izlemeye geliyor. Boş
zamanlarımı genelde film izleyerek geçiriyorum. Sinemaya gitmeyi çok seviyorum.
Tesislerde olduğum süre içinde de Play Station oynuyorum. Ancak sadece futbol
değil, macera ve strateji oyunlarını da seviyorum.
Röportaj: Aydın Güvenir / Tamsaha