CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Kozlu´daki incelemelerinde ocaktan çıkan TTK Genel Müdürü Burhan İnan ile karşılaştı...

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, beraberinde CHP İl Başkanı Halil Furat ve CHP Merkez İlçe Başkanı Tarık Coşkun ile birlikte TTK Kozlu Müessesesi’ne giderek, TTK Genel Müdür Burhan İnan ile görüştü. Milletvekili Köktürk, daha sonra açıklamada bulunarak, taşeron firmalarının TTK’dan el çekmesini istediklerini dile getirdi.

Taşeron firmalar kadar, taşeron firmaların faaliyetine olanak veren siyasal iktidarın yönetim anlayışı sorgulanması gerektiğini söyleyen Köktürk, “17 Mayıs 2010 tarihinde meydana gelen grizu faciasından sonra hepimizin ortak dileği bir daha büyük acıların yaşanmamasıydı. Çünkü orada 30 madencimizi kaybetmiştik. Yeraltı madenciliğinde insan emeğini yok sayan politikaların sonlandırılarak, gereken olumlu şartların oluşturularak, bir daha bu kazalara mahal verilmemelidir. Ancak bu hafta içerisinde maalesef aynı acıyı yaşıyoruz. ‘Artık yeter’ diyoruz. Yeraltı madenciliği ile bağdaşmayan taşeron uygulamaları bunların bir kaza olmasını değil, cinayet olması noktasına gelmiştir. Kar elde etmek için madencinin hayatının heba edildiğini görüyoruz. Taşeron firmalarının TTK’dan el çektirilmesini istiyoruz. Olayın asıl failleri sadece taşeron firmalar değildir. En az onlar kadar sorumlu olan, yeraltındaki madencinin insan olduğunu unutan onun yaşam hakkına ve emeğine saygı göstermeyen bunu kader olarak meşrulaştıran siyasal iktidar ve yönetim anlayışıdır. Taşeron firmalar kadar, taşeron firmaların faaliyetine olanak veren siyasal iktidarın yönetim anlayışı sorgulanmalıdır. Bakan Bey’e taşeron firmalarına sor verin dediğimizde kendisi de buna karşı olduğunu söylemişti. Bunlar samimi açıklamalar değil. Siyasal iktidar her türlü denetim, Sayıştay, bölge çalışma müdürlüğünüm raporlarına rağmen maalesef buradaki taşeron firmaların güvenlik tedbirlerini yok sayan iktidar anlayışı mutlaka kendisine pay çıkartmalıdır. İnsan yaşamı bu tür politikalarla anlamını yitirmiştir. Zonguldaklılar olarak artık haykırıyoruz. Bizim ülkemizde iş kazaları kader olarak nitelendiriliyorsa bu dünya ölçeğindeki algılardan çok farklıdır. Ülkemiz madende ki ölümlü iş kazalarında birinci sıraya girdi. Bu sürecin takipçisi olacağız. Acılar çok büyük. Bu acının bir karşılığı bedeli olmalı ve sorumlular hesap vermelidir” diye konuştu.

“SAYIN BAKANIN YANITI; YER ALTI MADENCİLİĞİNİN NEDEN KÖLE PAZARINA DÖNDÜĞÜNÜ GÖSTERMEKTEDİR”

Milletvekili Köktürk, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a, TTK’ya işçi alımıyla ilgili “Angelina Joli’nin mi devreye sokulması gerekiyor?” şeklindeki yazılı önergesine cevap geldiğini belirtti. Köktürk, “Sadece Zonguldak’ın değil, Türkiye’nin can damarı olan Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun ağır darbe aldığına, sürekli kan kaybettiğine, üretim yapamaz duruma geldiğine, buna karşılık, iktidar yönetici ve milletvekillerinin kurumun ayağa kaldırılmasına, üretime işçi alınmasına yönelik verdikleri sözlerin bu kadar zaman zarfında yerine getirilmediğine değinerek ‘Angelina Joli’nin’ mi devreye sokulması gerekiyor?’ şeklinde özetleyebileceğimiz yazılı soru önergemize Enerji Bakanı Taner Yıldız tarafından, 7/11028 sayı numarası ile verilen yanıt; iktidarın emeğe, taşkömürüne, TTK’ya ve bugünkü yaşananlara bakışının çıplak yansımasıdır… İki sayfalık soru önergemize Sayın Enerji Bakanı Taner Yıldız imzasıyla, ‘TTK’da verimliliğin artırılmasına yönelik olarak ücretlendirme modeli kapsamında sözleşme yapılması ve böylece işe alınacak işçilerin randımana göre ücretlendirilmesi konusunda bir çalışma sürdürülmektedir’ şeklinde ucu ve sonu belirsiz, son derece genel ve soyut, sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmayan, madencinin de insan olduğunu unutan bir yanıt verilmiştir. Taşkömürü Kurumu’ndaki, üretim ve verimliliği sadece maden işçisinin sırtına yükleyen, üretim ve verimlilikteki ‘Yatırım, yönetim verimlilik için gereken norm kadro sayısı ve çalışan üretim işçisi sayısının norm kadroya uygunluğu gibi v.s. unsurların payını görmezden gelen, ivedilik gerektiren konuyu belirsizleştirerek zamana yayan bir anlayışı’ içeren yanıt ‘Yer alt -taşkömürü madenciliğinin neden köle pazarına döndüğünü’ göstermektedir. Yine bu yanıttan açıkça anlaşılacağı üzere; 17 Mayıs 2010 tarihinde Gelik’te ve içinde bulunduğumuz hafta Kozlu’da yaşadığımız acıların asıl failleri yalnızca, rant-kâr hesabı yaparak ihmal gösteren madencilik sektörü ile alakası olmayan taşeron inşaat firmaları değildir. En az bu taşeron firmalar kadar sorumlu olan, inşaat firmalarının ağır risk içeren ve ciddi güvenlik tedbirlerini zorunlu kılan, taşkömürü madenciliğinde faaliyetlerine olanak veren, sosyal devlet ilkesinin kendisine yüklediği sorumlulukları unutarak, insan yaşamını ve emeği metalaştıran, ölümü kadere bağlayıp bilimselliği bir kenara bırakarak bir Ortaçağ yaklaşımıyla, madendeki ölümleri sıradanlaştıran – meşrulaştıran ve bütün bunların yanı sıra, ülkemizin kalkınmasında ağır bedeller ödeyerek 5000’i aşkın şehit vererek önemli görevler üstlenen madenciye ve Zonguldak’a karşı vefa borcunu unutan iktidar ve yönetim anlayışıdır… ‘Yeter artık’ diyerek, geride bıraktığımız hafta sonu GMİS’le paylaştığımız, Pazartesi günü Zonguldak kamuoyuyla paylaşacakken, yaşanan acı olay nedeniyle gerçekleştirebildiğimiz Sayın Bakan’ın yanıtını, yaşanan olayların daha sağlıklı değerlendirilmesi amacıyla kamuoyumuzun dikkat ve takdirine sunuyorum” dedi.

Editör: Pusula Gazetesi