AK Parti İl Başkanı Hamdi Uçar, öğretmen açıkları ve ücretli öğretmenlerle ilgili sıkıntılar olduğunu, ancak eğitim sendikalarının eleştirmek dışında katkı vermediklerini söyledi. Uçar, ücretli öğretmenliğin meslek haline getirilmesinin doğru olmadığını söyledi.

Norm kadrodaki öğretmenlerden sonra ücretli öğretmenleri de köylere gönderemediklerini belirten Uçar, “Herkes iyi yerde, merkezde görev yapmak istiyor. Ama kimse kusura bakmayacak. Öğretmensen, orada da, burada da görevini yapacaksın” dedi.

Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Şahin Ören’e de yanıt veren Uçar, “Gerçek bir şey varsa, ortaya at, tartışalım, konuşalım. ‘Milli Eğitim’de şu şu yanlışlar var’ de. Ama çıkıp da ‘Hayırlı Cumalar dedi’ deme. Biz, ‘Hayırlı Cumalar’ da, ‘Hayırlı Bayramlar’ da diyoruz, onlar da desinler” dedi.

Haber: Atilla Öksüz

AK Parti Zonguldak İl Başkanı Hamdi Uçar, Memur-Sen’e bağlı Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Kamuran Aşkar ile Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Şahin Ören’in, öğretmen açıklarıyla ilgili açıklamalarına yanıt verdi.

Başkan Hamdi Uçar, eğitimde bir değişim sürecine girildiğini ve buna daha çok muhaliflerin karşı çıktığını belirterek, öğretmenlerin de merkezde kalmak istemesinden dolayı öğretmen açıklarının yaşandığını vurguladı.

Başkan Uçar, sivil toplum örgütü temsilcilerinin açıklama yaparken sözünün nereye gideceğini iyi düşünmesi gerektiğini, ayrıca siyasi partilerle değil, üyelerinin haklarıyla uğraşmaları gerektiğini dile getirdi.

İl Başkanı Uçar, öğretmen açıkları ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin açıklamalarına şöyle yanıt verdi:

“EĞİTİM CAMİASINDAKİLER TARAFLI KONUŞUYOR”

“Türkiye’de eğitimde yeni bir sisteme geçildi. Sağlıktaki dönüşüm kapsamında Avrupa’daki hastaneler ya da diğer ülkelerin tıp camiası, Türkiye’deki dönüşümü gıpta ile izlediklerini ifade ediyorlar. Hatta Ukrayna’da bir hekim, Zonguldak’taki bir hastanemizi ziyarete gelmiş ve hayran kaldığını ifade etmiş. Buradaki Tıp Fakültesi’ne gelip 1 hafta-10 gün kalmak istemişler. Sağlıkta böyle bir değişim süreci yaşandı. Eksikleri tabii ki var. Eğitimde de böyle bir değişim sürecine girildi. Kimileri buna karşı çıkıyor. Karşı çıkanlar kim? Muhalifler. Muhalefetin sivil toplum örgütleri... Eylemler yapıyorlar. Geldikleri nokta da belli… Direnen yüzde 3-3,5’luk bir kesim. Eğitim camiası, ülkede gerçekten çok büyük bir camiayı teşkil ediyor. Yaklaşık 350 bin civarında öğretmenimiz var. Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği gibi dershanelerin de kaldırılmasıyla, eğitim camiasının içerisine girmesiyle derslik ve öğretmen sayısı artacak. Bugün ki istatistiklerde, Türkiye’nin yaklaşık 480 bin öğretmene ihtiyaç olduğu söyleniyor. Yani 140 bin daha öğretmen açığımız olduğu söyleniyor. Eğitim camiasının bu yılı içerisinde eş durumundan tayin isteyenlerin sayısı 24 bin. İller arası tayin isteyenlerin sayısı da 27 bin. Yani 51 bin öğretmen tayin istemiş. Bunun dışında özür grubundan tayin isteyenlerin sayısı da bir o kadar. Yani bu eğitim döneminde 100 binin üzerinde öğretmen arkadaşımız yer değiştirmek istiyor. Tabii ki eşlerin bir arada olmasını biz de istiyoruz. Muş’tan bir öğretmen arkadaşımız eşten dolayı tayin istiyor. Eşi İzmir’de. Sayın Bakanımız, ‘Olmaz, bizim Muş’ta öğretmen açığımız var, veremeyiz. ‘İzmir’deki eşinizi Muş’a alalım’ diyoruz, ama kesinlikle kabul etmiyor’ diyor. Şimdi biz bunu nasıl yürüteceğiz? Birisi fedakarlık yapacak. İller arasındaki sancı da, sıkıntı da bu. 120 bin öğretmen alıp, ‘bu açığın tamamını kapatalım’ dersiniz, ama iddia ediyorum, yine o bölgelerde öğretmen açığı olacaktır. Herkes merkezlere kayacak. Zonguldak şehir merkezine gelelim. Merkezde öğretmen fazlalığı var. Norm fazlası bir sürü öğretmen var. ‘Yeter ki ben şehir merkezinde olayım, 100-200 lira da eksik alayım’ diyen bir sürü öğretmen var. Ama Sivriler’de öğretmen açığınız varsa, oraya öğretmen yollayamıyorsunuz. Eğitim camiası içerisinden bunu konuşanlar da hep taraflı konuşuyorlar.”

“ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİĞİ İYİCE MESLEK HALİNE GETİRDİLER”

“Norm kadroya göre zaten Türkiye genelinde açık var, ama bir dengesizlik de var. Yani bir okulda Türkçe öğretmeni fazla, ama başka boş olan okula gitmiyor. Bu eleştirileri yapanların da bir kısmı, bu pozisyonda olan hocalardır. Ücretli öğretmenliğe 400 milyon gibi bir para ödenmiş. Niye ücretli öğretmenliğe bu para ödensin? Ücretli öğretmenliği de iyice meslek haline getirdiler. Bu camiayı eleştiren camia, biraz önce bahsettiklerime de destek vermiyor. Bu dengeleri sağlamak o kadar kolay ve basit değil. Eşi, ailesi var, mağdurları oynuyor. Hatta daha ilginci, en son atamalarda bir arkadaşımızın çocuğunun tayini Şırnak Uludere’ye çıkmış. Geldi, ‘Ben bunu şehir merkezine aldırabilir miyim?’ dedi. Daha görev yerine gitmeden bunu söylüyor. Uludere’de bir sene görev yapsın, ondan sonra tayin için uğraşacak. Zonguldak içinde aynı şey geçerli... Ayvatlar’a gitmek istemiyorlar. İşte o zaman bu açıkları ücretli öğretmenlerle kapatmaya çalışıyorsun. Ücretli öğretmenler de köye gitmek istemiyor. Herkes iyi yerde, merkezde görev yapmak istiyor. Ama kimse kusura bakmayacak. Öğretmensen, orada da, burada da görevini yapacaksın. Zaten Doğu’da 4 yıl görev yaptıktan sonra tayin isteme hakkın var.”

“HERKES MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRܒNÜN YANINA GİDEBİLİR”

“Bu insanlar; siyasilere, gazetecilere, Valiliğe gidiyorlar. Bir şekilde işini yaptırmaya çalışıyorlar. Ama ben siyasi anlayışımda hiçbir zaman bürokrasiyi baskı unsuru olarak görmedim. Hep katkı unsuru olarak gördüm. Hiçbir zaman ‘şu listeyi alın’ ya da ‘bunu yapacaksınız’ demedim. Asla demem de. Eğer bize gelip de kriterleri uyuyorsa, referans olmuşumdur. Ama işini düzgün yapan bir adam değilse, böyle bir talepte de bulunmam. Bunu ‘AK Parti, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne baskı yaparak, ücretli öğretmenlerin listesine şunu yapmak istiyor’ gibi açıklamalar yapmak, bir arkadaşımızın gidip ‘Hayırlı Cumalar’ demesi insanları rahatsız etmemelidir. Partili-partisiz herkes Milli Eğitim Müdürü veya yardımcısının yanına gidebilir, çayını içebilir. Ama bunu bizim 10 yıllık dönemimiz içerisindeki bürokratlara sorabilirsiniz, hiç kimse bizim baskıcı bir tutum içerisinde olduğumuzu söyleyemez. Daha öncede söylediğim gibi, bu yetki, güç onlarda olsaydı, bürokratların kapılarını açtırtmazlardı. Kapı arkasında liste yaparlardı. Aslında bunları konuşmak da çok doğru değil. Çünkü bu anlayıştaki siyasi yapı artık tükendi.”

“GAZETEDE ÇIKMAKLA NE BOYUN UZAR, NE MAKAM-MERTEBE ATLARSIN”

“Bunları konuşarak, ‘ben haklıyım’ konumuna gelmek de istemiyorum, ama bir sivil toplum örgütünün başındaki insan açıklama yaparken, karşıdaki insanı karalarken, lafın nereden gelip nereye gideceğini bilmelidir. Sen AK Partili olmaya bilirsin. Senin işin, üyelerinin hakkını savunmak... Senin partililerle ne işin var? Türkiye Kamu-Sen’den, KESK’ten ve Memur-Sen’den de bize oy verenler vardır. Ama sen tutup kitle örgütü olarak bir siyasi partinin propagandasını yapamazsın. Oradaki açıklamadan dolayı biraz rahatsızlık duydum. Benim dışımdaki herhangi bir arkadaşım orada ‘yapacaksın, edeceksin’ diye baskı uygulaması olmadı, olamaz da. Zonguldak’ta bu ve buna benzer açıklamalarla gündemde kalmak isteyen siyasiler, sivil toplum örgütü temsilcileri var. ‘Gazetelerde boy boy fotoğrafım çıksın’ diye aykırı açıklamalarda bulunanlar var. Bunları söylemekle, gazetede çıkmakla ne boyun uzar, ne makam-mertebe atlarsın, hiçbir şey olmazsın. Sadece kamuoyunu meşgul etmiş olursun. Gerçek bir şey varsa, ortaya at, tartışalım, konuşalım. Sivil toplum örgütü olarak yanlış bulduğun bir şey varsa, gel bize, ‘Sayın Başkanım, Zonguldak Milli Eğitim’de şu şu yanlışlar var’ de. Ama çıkıp da ‘Hayırlı Cumalar dedi’ deme. Biz ‘Hayırlı Cumalar’ da, ‘Hayırlı Bayramlar’ da diyoruz, onlar da desinler.”

Editör: Pusula Gazetesi