GMİS Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Tutkun’un açıklaması şöyledir.

“İŞÇİ ÜCRETLERİNDEN KES, ÖBÜR TARAFTAN İHALE YANLIŞLIKLARINA ÇUVALLA VER”

“Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) idare şeklinden doğan yanlışlar ve dolayısıyla yapılan yanlışlıkların faturasının kurumda çalışan işçilere kesiliyor. Ne acıdır ki, 2 yıldır Sayın Genel Müdür Burhan İnan’ın, ‘performans’ diye tutturduğu ve kendisinin bile inanmadığı bu uygulamaya kamuoyundan destek aramakta ve sadece çalışan işçinin emeğinden alın terinden çalmak olan bu uygulama ile işçinin toplu sözleşme hakkını ortadan kaldırarak, köle düzeninde çalıştırma ile kurumun zararını bu şekilde azaltacağına inanmaktadır. Oysa TTK’yı daha verimli çalıştırmak ve üretim artışını sağlamakla yükümlü olanlar, yaptıkları yanlış uygulamaların faturasını sürekli işçiye kesmektedirler. Genel Maden İşçileri Sendikası olarak her zaman özverili olduk. 2006 ve 2009 yıllarında işçi alımı yapılırken, işe girecek arkadaşlarımızın ücret grupları yarı yarıya çekilmesine ve yine bu dönemde iki bin yüz iki arkadaşımızın emekli olmasına rağmen zarar yine aynı. Siz üretimi artırmak için çözüm aramazsanız, kar etmenin üretimden geçtiğini bilmezseniz, çalışana asgari ücret de verseniz yine zarar edersiniz. Ama işin kolayı var. İşçi ücretlerinden kes, öbür taraftan ihale yanlışlıklarına çuvalla ver. Bugün Üzülmez Lavuarı ihalesindeki bir yanlışlık yüzünden bu kurum milyonlarca TL zarar ediyor. Bu kadar büyük bir yanlışa imza atan TTK’nın sayın yöneticileri, buradaki yanlışı düzeltmenin yolunu da, Çınartepe Mahallesi Muhtarı Sayın Okan Girgin’i Teftiş Kurulu’na sevk ederek buldu. Sayın Muhtarımın suçu kurumda işçi olarak çalışmasıdır. Tek suçu mahallesinin şikâyetlerini dile getirmesidir Tek suçu TEK-DER’in üyesi olmamasıdır. Bugün Kuruma bağlı 13 tane Daire Başkanlığı var. Bu daire başkanlıkları sürekli çoğalıyor. 2003 yılında kuruma bağlı 7 daire başkanlığı varken, o günden bugüne işçi sayısı azalmasına rağmen ne hikmetse daire başkanlıkları çoğaldı. Niye? Çünkü Daire Başkanlığından emekli olan müdürlerimiz, emekli olduğunda da aynı maaşı alabilsinler diye. -Burada gerçek anlamda canla başla çalışan müdürlerimizi kast etmiyoruz.- Ama Kurumun zarar hanesinde bunları göremiyoruz. Ama işin kolayı var. İşçiden zarar ediyoruz diye yani vurun abalıya. Nasılsa onun çekeri var…

Sayın Genel Müdür’ün performansı tutturmasının yegane sebeplerinden biri, işçiyi işçiye kontrol ettirmek istemesi. Yani bir nevi oto kontrol sistemi getirerek, kendileri de sabuna suya dokunmadan makamlarında oturmak. Biliyorsunuz geçtiğimiz kış mevsimi başlangıcında Üzülmez Müessesesi’nde yakımlık kömür istihkaklarını alamayan işçi haklı bir eylem yaptı. Toplu sözleşme ile hakkı olan yakımlık kömürünü alamadıkları için. Yani TTK kömüre olan talep nedeniyle işçisinin hakkı olan kömürü bile veremiyor. Sadece görevi üretilen kömürü pazarlamak olan ve daha birkaç yıl öncesine kadar şube müdürlüğü olarak çalışan bugün ise Daire Başkanlığı olan bu birim bugün sınıfta kalmıştır. Şube müdürlüğü olarak görev yaptığı ve işçi sayısının 20 bin-30 bin-40 bin olduğu dönemlerde bile böyle aksaklıklar olmamıştır. Şimdi işçinin kömürünün dağıtım programını yapmaktan bile aciz olan bir Daire Başkanlığı. Ne derler hani? Ye Kürküm ye.

“BİZ ŞUBE YÖNETİCİ SAYISIN AZALTTIK, ONLAR DAİRE BAŞKANLIKLARINI ÇOĞALTTILAR”

“Sendika olarak zor bir süreçten geçtik. Geçiyoruz da. Maddi anlamda sıkıntılı bir dönemden geçerken, bundan önceki Genel Başkanımız ve Yönetim Kurulumuz olarak Mali Genel Kurul yaptık. Şubeleri küçülttük. Genel Yönetimde tasarrufa gittik. Yönetici sayımızı 7’den 5’e düşürdük. Aldığımız bu tedbirlerle bugün üye sayımız azalmasına rağmen borçlarımızı ödedik. Ayakları üzerine basan bir kurum haline geldik. ‘Zarar ediyoruz’ diye şubeleri çoğaltmadık. Yeni başkanlıklar açmadık. Ama kurumun mazereti var. İşçi ücretlerinden zarar ediyoruz. Yapmayın, vurunda abalıya, bu kadar da vurmayın. Sayın Genel Müdürümüz, şikayet ve dedikodular karşısında çok hassas. Bir işçi arkadaşımızın kanserli hanımına yardım toplama konusunda Üzülmez Şubemizin Teşkilat Sekreteri Erdoğan Bostancı arkadaşımızın, sadece ve sadece iyi niyetle ve yardımcı olabilmek için tanıdığı ve birkaç arkadaşının yerine sözlü olarak onaylarını alarak imza atması sonucu çıkan dedikodular yerel bir gazetede yayınlandı. Türkiye Cumhuriyeti savcılarının bile kavuşturmaya gerek görmediği, suç unsuru bulunmadığı bir konudaki haber üzerine, sırf amatörde olsa Sendikacı olduğu için intikam hırsı ile Müessese Disiplin Kurulunu bile yok sayarak Sayın Genel Müdürümüz arkadaşımızı cezalandırdı. Sayın Genel Müdür başka bir yerel gazetenin yazdığı haberi es geçti. Niye? Çünkü o gazetenin yazdığı, bahsettiği kravatlı insanlar onun bilgisi doğrultusunda çalışmadan yevmiye alıyorlar. Ama Allah için bizim Genel Müdürümüz namazında niyazında bir insan. Ocaklarımızda aksi bir durum olduğunda, can yandığında, şehit verdiğimizde de kolayı var. Yap nezaretçi arkadaşlara rücuyu. Onlar ödesin tazminatı. Bütün sorumluluğu ver üretenin üzerine, sen makamında otur. Sorun yok, vur abalıya. Bu kurumun başındaki insanlar, ‘bizden önce de zarar ediyordu’ mantığıyla kurumu yönetiyorlarsa zaten o kafadan zararla başlamıştır. Bu kurum sadece bizim değil, Zonguldak’ın, Türkiye’nin göz bebeğidir. Bu kuruma Türkiye’nin borcu var. Biz sendika ve madenciler olarak kurumu yaşatmak için, ülke ekonomisine katkı vermek için mücadele veriyoruz. Bu uğurda canımızı veriyoruz. 5 bin şehidimiz var. Kolumuzu, bacağımızı verdik, kör olduk, topal kaldık, ama üretmekten vazgeçmedik, geçmeyeceğiz de. 160 yıllık madenci kültürü ile mücadele ettik, etmeye de devam edeceğiz. Biz buradayız. Zonguldak’tayız. Nasıl dedelerimiz, babalarımız, akrabalarımız buradaydılar ise bizlerde aynı şekilde buradayız. Emekli olduğumuzda da çekip gitmeyeceğiz. O nedenle hep beraber bu kuruma sahip çıkacağız. Bu Kurum zararını işçi ücretlerini düşürerek, köle düzeni ile kömür üretimi yapmaya çalışarak, hep işçinin cebinden çalarak değil, işçinin hakkı olan ücreti vererek, üretimin artması için işin başında takip ederek, yaptığı yanlışları başkalarına fatura etmeden işçinin moral motivasyonunu bozmadan mücadele ederek üretim artar. Bugün taşkömürü için dışarıya 4 milyar dolar döviz ödüyoruz. Bu ülkenin yıllık 20-25 milyon ton taş kömürüne ihtiyacı var. Bunun kamu ve özel eliyle 3 milyon tonunu karşılayabiliyoruz. Bu ülkede taşkömürü sadece ve sadece bölgemizde var. Başka söze gerek var mı? Biz karaelmasımızı çalışacağız üreteceğiz. Kimse bizim aşımız, ekmeğimiz, karaelmasımızla oynamasın. Geçmişte olduğu gibi madenci gereğini yapar.”
Editör: Pusula Gazetesi