TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Zonguldak İl Temsilcisi Şaban Koç, dün Deniz Köşkü&[#]8217;nde düzenlediği basın toplantısında, Zonguldak&[#]8217;ta birçok yerde tasmanlar meydana geldiğini ve Zonguldak&[#]8217;ın ciddi boyutta tehdit altında olduğunu söyledi.

Yerel yönetimlerin kanalizasyonu karstik boşluklara vermesinin tasman sürecini tetiklediğini ve hızlandırmış olacağını ifade eden Koç, &[#]8220;Zonguldak´ın altı kayıyor, çöküyor. Bu şartlar altında ve yüzde 85´i kaçak yapılaşmadan ibaret olduğu söylenen ilimizde, doğal gazı nasıl getireceğiz? Zonguldak´tan konut almak için on kere, yirmi kere düşünmek gerekir&[#]8221; dedi.

Zonguldak&[#]8217;ın en büyük afet sorununun tasman olduğunu dile getiren Koç, sözlerine şöyle devam etti:

&[#]8220;AFET YÖNETİM POLİTİKALARININ BELİRLENMESİ VE UYGULAMAYA GEÇİLMESİ GEREKİYOR&[#]8221;

&[#]8220;Dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinde olan ülkemizde, 1900´lü yıllardan bugüne kadar en büyüğü 7.9 olarak kaydedilen 91 büyük depremde, resmi verilere göre 83 bin 13 kişi hayatını kaybetmiştir. En yıkıcı deprem, 26 Aralık 1939´da Erzincan´da meydana gelmiş ve 32 bin 962 kişi hayatını kaybetmiştir. 1999 yılında yaşanan iki depremde ise (17 Ağustos´ta 7.4, 12 Kasım´da 7.2 büyüklüğündeki) 18 bin 12 insanımızın yaşamını yitirdiğini sizlere bir kez daha anımsatmak istiyorum. En son, 23 Ekim 2011 Van depreminde (9 Kasım depremi dahil) 641 yurttaşımız yaşamını yitirmiş, 4 bin 182 vatandaşımız yaralanmış ve yaklaşık altı bin bina ağır hasarlı ve oturulamaz durumdadır. Tüm bu yaşananlara ve son depremlerde 100 binlerle ifade edilen hasarlı binalar nedeniyle milyarlarca liralık maddi kayıplar ve 20 bine yakın can kaybı olmasına rağmen Türkiye, hala bir deprem ülkesi olduğu gerçeğiyle tam olarak yüzleşememiştir. Ülkemiz yüzölçümünün yüzde 93´ü deprem kuşağında olmasına rağmen şu ana kadar yapılanlar oldukça yetersizdir. Bugün Kuzey Anadolu Fay Hattı&[#]8217;nda Marmara Denizi ve Muş Karlıova kesiminin kırılmadığı bilinmektedir. Deprem konusunda uzman hocalarımıza göre de, 30 yıl içinde büyük bir deprem olması olasılığı oldukça yüksektir. Bu nedenle, ülke olarak yara sarma politikalarından vazgeçerek, derhal afet yönetim politikalarının belirlenmesi ve uygulamaya geçilmesi gerekmektedir. Bugün artık tartışmasız kabul gören, afet öncesi, afet sırası ve sonrası hizmetlerde strateji belirlenmesi kaçınılmazdır. Afetlere karşı tam güvenli yerleşimler için oluşturulması gereken ulusal afet sisteminde; zarar azaltma, önceden hazırlık, olaya müdahale, iyileştirme ve yeniden inşa olarak 5 ana aşamada çalışmalar ortaya konulmalıdır. 1999 depremleri ve en son yaşanan Van depremi sonrası tartışmalarda ağırlıklı vurgunun &[#]8216;yapı kalitesi&[#]8217; üzerine yapılmasına karşın, afet zararlarının azaltılması ve güvenli binalar için ilk adımın, arazi kullanım planlarının hazırlanması ve yer seçimidir. İmar planlarına, ekonomik ve sosyal veriler kadar yön veren bir girdi de doğal çevredir. Doğal çevre, depremsellik, zemin özellikleri, morfoloji, erozyon, yer altı suyu gibi faktörleri açısından geniş bir yelpazede jeoloji mühendisliği araştırma ve uygulama alanında kalmaktadır. Dolayısıyla plan ve proje ayrılmaz bütünlük taşır. Jeoloji mühendisleri başta olmak üzere mühendis, mimar ve şehir plancıları için temel amaç, oluşabilecek tehlikelerin riske dönüşmesini engelleyecek tasarımlar geliştirebilmektir.&[#]8221;

&[#]8220;ZONGULDAK İÇİN AFET AÇISINDAN EN ÖNEMLİ TEHLİKE TASMAN SORUNUDUR&[#]8221;

&[#]8220;Yerele baktığımızda, Zonguldak için afet açısından en önemli tehlike tasman sorunudur. Tasman, en basit anlamıyla, madencilikte yeraltında üretimden kaynaklı veya kireçtaşı içerisinde bulunan karstik boşlukların, değişik etkenlerle yer üstünde meydana getirdiği çöküntü ve oturmalar sonucu yeryüzü topografik şeklin değişmesidir. Bunun sonucunda da üzerinde bulunan yapılar az ya da çok zarar görmektedir. Üretimden kaynaklanan tasman alanlarını çok yönlü olarak belirleyebiliriz. TTK´nın ve redevansçılarının çalışma alanları ve ileride çalışması mümkün alanlar, &[#]8216;karbonifer&[#]8217; dediğimiz jeolojik döneme ait ekonomik kömür damarlarının bulunduğu alanlardır. Bu alanlar bizim tarafımızdan da bilinmektedir. Ancak diğer bir tehlike de kireçtaşları içerisindeki karstik boşluklardır. Bunlarla ilgili zamanında MTA bir çalışma yapmış ancak gelinen süreçte, bu çalışma detaylandırılmamıştır. Şehrin birçok yerinde tasmanlar meydana gelmeye başlamıştır. Yerel yönetimlerin büyük bir bilgisizlikle, bilinçsizce şehrin kanalizasyonunu bu karstik boşluklara vermesi de bu süreci tetiklemiş ve hızlandırmış olabilir. Zonguldak gerçekten çok ciddi tehdit altında&[#]8230; Zonguldak´ın altı kayıyor, çöküyor. Bu şartlar altında ve yüzde 85´i kaçak yapılaşmadan ibaret olduğu söylenen ilimizde, doğal gazı nasıl getireceğiz? Nasıl abone yapacağız? Parsele dayalı jeolojik ve jeoteknik zemin ve temel etüt raporlarının tasman bilgisi içermesi mümkün değildir. Çünkü sorun yüzeye yakın değil daha derinlerdedir. Bu da daha geniş kapsamlı bir mühendislik çalışmasını gerektirmektedir. Zonguldak´tan konut almak için on kere, yirmi kere düşünmek gerekir. Ev alırken, fayansına, kaleboduruna veya deniz manzarasına değil zeminine ve temele bakmamız gerekir. Bunu da kendimiz değil mühendislere danışarak yapmalıyız. Çözüm önerilerimiz; öncelikle arazi kullanım planlarının hazırlanması ve yeni yer seçimi çalışmalarına derhal başlanmalıdır. Ve yine öncelikle Kent Konseyi&[#]8217;nin düzenlemiş olduğu panelde de vurgulandığı gibi sorunlu bölgelerde inşaat yapı ruhsatı verme çalışmaları derhal durdurulmalıdır. Tasmanla ilgili başlatılan çalışmalar dar bir alanda bırakılmamalı, Kozlu, Kilimli ve Zonguldak´ın afet (tasman) risk haritası çıkartılarak, yapılacak olan risk derecelendirmesine göre en riskli ve tehlikeli bölgeler belirlenerek buralar derhal imara kapatılmalıdır. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, biz bu konuda belediyeye ve Zonguldak halkına her türlü desteği ve katkıyı koymaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz.&[#]8221;

Editör: Pusula Gazetesi