CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal&[#]8217;ın Bütün Dünya&[#]8217;da yayınlanan &[#]8216;Zonguldak Nereden Nereye?&[#]8217;başlıklı yazısının tam metni şu şekilde: &[#]8220;Türkiye onu genellikle &[#]8216;Karaelmas&[#]8217; olarak tanımlar ama Zonguldak, gerçekte yeşilin maviyle bütünleştiği bir doğa zümrütüdür.

Bu yüzeysel görünümünün güzelliği yanı sıra Zonguldak, özünün derinliklerindeki

zenginliğiyle, yüzyıla yakın bir süredir Karadeniz halkına iş ve aş, tüm ülke halkının evlerine yuva sıcaklığı, anayurdu dört baştan ören demir ağlara enerji sağlamaktadır.

Kömürü elmasa dönüştüren gerçek emek, Zonguldak&[#]8217;ı ise elmastan da değerli bir

kimliğin sahibi yapmıştır. Zonguldak, Türkiye&[#]8217;de &[#]8220;Emeğin Başkenti&[#]8221;dir. Karadeniz bölgesindeki ilk Ticaret Lisesi&[#]8217;ne ve Türkiye&[#]8217;de bağış olarak yapılan ilk &[#]8220;tam donanımlı&[#]8221; liseye sahip olan Zonguldak, bu &[#]8220;yer üstü zenginliği&[#]8221;yle ise, özellikle orta ve batı Karadeniz illerinden gelen öğrenciler için uzun yıllar, bir eğitim ve öğrenim merkezi de olmuştur. Sonsuzluk uykusunu iki yıldan bu yana Zonguldak&[#]8217;ın koynunda uyumakta olan merhum babam Yaşar Ali Haberal, bu kentin eğitim ve öğrenim olanağından yararlanmak için geldiği 1948 yılında Ticaret Lisesi&[#]8217;nde meslek öğrenimine ilk adımını atmış, aynı anda da Çatalağzı Işıkveren Santrali yapımında çalışarak, orada ise &[#]8220;hayat mücadelesi&[#]8221;ne ilk adımını atmıştı. İş saatleri dışında kayınbiraderi İsmail Şanal eniştemin &[#]8220;Hemşin&[#]8221; adlı fırınında hem çalışıyor, aileye yardım ediyordu, hem de yaşamında boş zamana yer bırakmıyordu. Rize&[#]8217;nin Pazar ilçesi ortaokulundan sonra devam ettiği Zonguldak Ticaret Meslek Lisesi&[#]8217;ni &[#]8220;meslek sahibi&[#]8221; olarak bitiren babam, Sosyal Sigortalar Kurumu&[#]8217;nun Zonguldak Şubesi&[#]8217;nde &[#]8220;okullu muhasebeci&[#]8221; olarak devlet bünyesinde görev yapmaya başlamıştı. Ben 1954 yılında Zonguldak&[#]8217;a geldiğimde, &[#]8220;dördü bitirmiş, beşe geçmiş&[#]8221; bir ilkokul öğrencisiydim. İlkokulun birinci ve ikinci sınıflarını, Rize&[#]8217;nin Pazar ilçesinin Subaşı Köyü&[#]8217;nde, öğretmenlerim Hüseyin Delihasanoğlu ve Sedat Çilli&[#]8217;nin, teyzemin evinin &[#]8220;misafir odası&[#]8221;nda açtıkları ilkokulda okudum. Üçüncü ve dördüncü sınıfları ise, devletin bizim mahallede yaptırdığı ve yapımına benim de bir metreküp taş taşıyarak katıldığım okulda okudum. Ülkemizin şartları çok ağırdı. Yokluk ülkenin hemen her yerinde devam ediyordu. Gaz bulamadığımız dönemlerde dersleri &[#]8220;odun ateşinin ışığında&[#]8221; çalışıyorduk. Karadeniz&[#]8217;in eğitim ve öğretim merkezi Zonguldak&[#]8217;a gelişimin ana nedeni, orada öğrenimime devam edebilme olanağıydı. Zonguldak&[#]8217;ta gözümü, beşinci sınıfı okuduğum &[#]8220;Gazi İlkokulu&[#]8221;nda açtım.

Bir yıl sonra, Mayıs 1955&[#]8217;te ilkokulu bitirdim ve eniştemin Hemşin Fırını&[#]8217;nda, tezgahlara yardımcı oldum, ekmek satmaya başladım. Babam SSK&[#]8217;daki memuriyetini sürdürüyordu. Bir gün bana, &[#]8220;Oğlum Soğuksu&[#]8217;da bir fırın satılıyor; alsam, çalıştırabilir miyiz?&[#]8221; diye sordu. O gün, adeta &[#]8220;Bayram&[#]8221; yaptım.

Zonguldak&[#]8217;ın Soğuksu semtindeki fırını satın aldık, ismini de &[#]8220;Kurtuluş Fırını&[#]8221; koyduk ve hemen çalışmaya başladık. Zonguldaklılara bugün de hizmet veren Kurtuluş Fırını&[#]8217;nın özgeçmiş öyküsü kısaca böyledir.

Kendi fırınımızda severek çalışıyordum ama, öğrenimime devam edebilmem için,

ortaokula kaydolmam da gerekiyordu. Mehmet Çelikel Lisesi&[#]8217;nin, ortaokul bölümüne kaydımı yaptırdık. Türkiye&[#]8217;de ilk kez özel olarak yaptırılıp, devlete bağışlanan bu lise, 1938&[#]8217;de merhum Mehmet Çelikel&[#]8217;in yalnızca Zonguldaklılara değil, tüm Karadeniz bölgesi öğrencilerine bir armağanıydı. Ben, bir yandan okula gidiyor, okul sonrasında fırına geliyor ve o gün nerede yardımım gerekiyorsa, fırının o bölümünde çalışıyordum. Kimi günler tezgahtarlık, çıraklık yapıyor, kimi günler de hamurkar yardımcılığı yapıyordum. Fakat hemen her gün değişik olarak yaptığım bu işlerimin arasında, hatta başında, asla değişmeyen bir işim daha vardı:

Ders çalışmak. O işimi hiçbir zaman aksatmadım.

Mehmet Çelikel Lisesi&[#]8217;nin öğretmen kadrosu çok zengindi. Müdür Rahmi İder,

yardımcısı Zahide Cem, spor öğretmenlerimiz Can Polat Pamay, Mahir Bey, Çetin Bey, resim öğretmenlerimiz Nesteren Pomay (Gülerler), Fatma Hanım (aynı zamanda sanat tarihi), tarih öğretmeni Mefküre Karaçelik, biyoloji İclal Dirioğlu, Hikmet Hanım, Matematik Rana ve Sezai Hazer, Kamuran Hanım, Turgut Bey (Sıfırcı Turgut), coğrafyacı Didar Sonat, Ziya Bey (Azeri), fizik Ganime Hanım, Nesrin İder, Kimya Nesime Yeser, Makbule Niğdeli&[#]8230;

Bu çok değerli öğretmenlerimizin her biri, öğrencileriyle birebir ilgileniyorlardı. Ders çalışmayı hiçbir zaman aksatmayışımın önemli bir nedeni de, öğrencilerine yakın ilgilerini esirgemeyen bu saygın öğretmenlerimin karşısında mahcup duruma düşmemekti. Öğrenmek nedeniyle olduğu kadar, büyüklerimize karşı saygımızı korumak terbiyemiz nedeniyle de çalışıyorduk derslerimize. Öğretmenlerimiz yalnız sınıflarda, derslerle değil, sınıflar dışında, kültürel, sosyal ve sportif çalışmalarla da, birlik ve ilişkilerimizi geliştiriyorlardı. Münazaralar çok etkili oluyordu; sporda sınıflar, liseler arası faaliyetler, dersler dışında da bizlere çok önemli katkılar sağlıyordu. Zonguldak, uzun yıllar, başta Karadeniz olmak üzere ülkemiz insanlarına bir &[#]8220;umut kapısı&[#]8221; olmuş ve bu özelliği nedeniyle &[#]8220;göç alan&[#]8221; konumunu uzun yıllar devam ettirmiştir.

Zaman zaman yer üstünde görülen sel felaketleri ve yer altında kömür ocaklarında görülen &[#]8220;Grizu Faciaları&[#]8221;, Zonguldaklılara büyük sıkıntılar ve acılar yaşatmıştır.

Bu sıkıntılara ve acılara aldırmaksızın on binlerce işçimiz, &[#]8220;Devlet güvencesi&[#]8221; kavramını &[#]8220;devlete saygı&[#]8221; ve &[#]8220;devlete güven&[#]8221; kavramlarıyla eş anlamda tutmuş, devletine saygısı ve güveniyle yüzlerce metre derinliklerdeki kömür madeni ocaklarına, savaşta cepheye giden bir asker güveniyle girmiş, o koşullarda çalışmış ve hem ailesine, hem de ülkemize katkı sağlamıştır. Türkiye&[#]8217;nin ekonomi yaşamında uzun yıllar ciddi sorunlar meydana gelmemesinde, Zonguldak&[#]8217;ın yurtsever işçilerinin alın terlerinin payı önemli bir yer tutmaktadır.

Biz, Haberal Ailesi&[#]8217;nin tüm bireyleri, 1955 yılından bu yana, köyümüzden de (Subaşı-

Pazar-Rize) kopmadan, yaşamımızı Zonguldak&[#]8217;ta işte bu yurtsever Zonguldaklılar arasında, onlarla birlikte sürdürmekteyiz. İş alanlarımız Zonguldak&[#]8217;tadır. Zonguldak&[#]8217;ta çalışıyoruz, Zonguldak&[#]8217;ta üretiyoruz. Zonguldak&[#]8217;ın suyunu içiyoruz. Ekmek fabrikalarımız ile Zonguldak halkına hizmet veriyoruz.

Zonguldak bugün ne durumdadır? Düşünülen seviyeye ulaşabilmiş midir? Kimi gelişmeler olmuştur; bunlar yadsınamaz. Bunlarla hatta övünülür. Örneğin &[#]8220;Karaelmas

Üniversitesi&[#]8221;, devletin Zonguldaklılara olan şükran ve minnet duygularının bir ifadesi, bir simgesi olarak, Zonguldaklıların göğsünde hak edilmiş bir madalya gibi parlamaktadır.

Bu değerli eğitim ve öğrenim kurumumuzun kuruluşunda katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki bu kuruluş, Zonguldak&[#]8217;ın gelişmesine çok önemli katkılar sağlayacaktır. Biraz zaman alacak olmasına karşın Karaelmas Üniversitesi, Zonguldak&[#]8217;ın sağlık, sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamında büyük ölçüde etkisini gösterecektir.

Zonguldak&[#]8217;a ulaşım, hala çok ciddi bir sorundur. Denize açılan en yakın kapı olan ve

Zonguldak için ekonomik ve turistik yönden büyük önem oluşturan &[#]8220;Zadak&[#]8221;ın (Zonguldak-

Ankara´nın denize açılan kapısı) bugüne kadar yapılamaması, üzücü olmasının da ötesinde, bir talihsizliktir. Ereğli Kömür İşletmeleri&[#]8217;nde (EKİ) devlet katkısı azaltılarak &[#]8220;Taşeron&[#]8221; sistemine geçiş, kent halkının ekonomik ve sosyal yapısında adeta bir &[#]8220;çöküş&[#]8221; meydana getirmiştir.

On binlerce insanın çalıştığı ocaklarda şimdi, ancak &[#]8220;Yüz&[#]8221;lü rakamlarla ifade edilen sayıda işçiler çalıştırılmaya başlamış, özellikle bu nedenle Zonguldak, artık &[#]8220;Göç alan&[#]8221; değil &[#]8220;Göç veren&[#]8221; kent konumuna gelmiştir. Böyle bir olgunun kabul edilmesi düşünülemez.

Zonguldak için parola, bundan böyle &[#]8220;Yeniden Yapılandırma&[#]8221; olmalıdır. Devlet, geçmiş yıllarda olduğu gibi katkı sağlamalı, yüzlerce metre yerin derinliklerinde, alın teri döken insanlar, sadece &[#]8220;Güvence altına&[#]8221; değil, &[#]8220;Güven altına&[#]8221; da alınmalıdırlar. İşçiler desteklenmeli, &[#]8220;üretkenlikleri&[#]8221; artırılmalıdır.

Cumhuriyetin ilk yarım yüzyılı aşkın bölümünün &[#]8220;Üreten kent Zonguldak&[#]8221;ı,

Cumhuriyetin yüzyıla yakın bölümünün de &[#]8220;Üreten kenti&[#]8221; olmalıdır.

Bu duruma hızla erişilebilmenin en düzgün yolu, sağlık, eğitim, tanıtım ve turizm alanlarından geçmektedir. Kentin ekonomik açıdan hızla gelişmesi, ancak bu alanlara önem verilmesiyle sağlanabilir. İşte Zonguldak o zaman, yine onbinlerin çalışabileceği bir &[#]8220;Göç alan Zonguldak&[#]8221; olacaktır.

Bu başarıya ulaşmanın tılsımı ise, Zonguldaklıların özverili çalışmalarında mevcuttur.

Ben, Zonguldaklıların bu güce sahip olduklarını biliyorum. Çünkü onların bu gücünün yakın tanığıyım. Benim bu tanıklığımın kefili ise, Haberal Aliesi&[#]8217;nin, kökleri Zonguldak&[#]8217;ın toprakları altında yatan çınarının varlığıdır.

O çınar, benim rahmetli babam, Zonguldaklıların rahmetli amcası Yaşar Ali Haberal&[#]8217;dır.&[#]8221;

Editör: Pusula Gazetesi