Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Meltem Tor, hava kirliliğinin astım ve KOAH semptomlarında kötüleşmeye yol açtığını ve Zonguldak merkezde KOAH´a yönelik çalışmalarda da 40 yaş ve üstünde her 5 kişiden birinde KOAH saptandığını belirtti.
Yapılan araştırmalara göre, hava kirliliğinin özellikle yaşlılar, kalp ve akciğer hastalarında ölüm riskini artırdığını, kanser riskini de yükselttiğinin tespit edildiğini söyleyen Tor, şöyle konuştu: "Artan enerji talebinin genellikle petrol ve kömür gibi fosil yakıtlarla karşılanması, özellikle düşük kaliteli linyitin aşırı tüketimi ile motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları, sanayi tesislerinin kuruluşunda yanlış yer seçimi, baca filtresi olmaması ile yüksek kükürtlü yakıtların kullanılması da hava
kirliliğini artırmakta ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu sorun ısınma amaçlı kömür tüketimine bağlı olarak özellikle partiküler madde kirliliğinin yoğun yaşandığı şehrimizde önemli bir sorundur. Bu sorun doğalgaz kullanımıyla belirli ölçüde giderilebilir. Özellikle ısınma amaçlı, düşük kalorili ve kükürt oranı yüksek kömürlerin yaygın kullanımı nedeniyle oluşan hava kirliliği akciğer fonksiyonlarında azalmaya yol açmakta ve solunum yolu hastalıklarının yaygınlaşmasına ve solunumsal semptomlarda
artışa neden olmaktadır."
Meltem Tor, hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde astım, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) ile kalp ve damar hastalıklarının temiz bölgelere oranla daha sık görüldüğünü söyledi.
Hava kirliliğinin astım ve KOAH semptomlarında kötüleşmeye yol açtığını anlatan
Meltem Tor, şöyle konuştu: "Yapılan çalışmalarda, hava kirliliğinin özellikle yaşlılar, kalp ve akciğer hastalarında ölüm riskini artırdığı, kanser riskini yükselttiği tespit edilmiştir. Zonguldak merkezinde KOAH´a yönelik çalışmalarımızda 40 yaş ve üstünde her 5 kişiden birinde KOAH saptanmıştır. Bunda sigara içimi ile birlikte özellikle hava kirliliği ve mesleki kömür tozu maruziyetinin de etkili olduğu bilinmektedir."
Hava kirliliğinin özellikle kış aylarında yoğun olduğu Zonguldak´ta, KOAH´ın önemli halk sağlığı sorunu olduğunu anlatan Meltem Tor, sözlerini şöyle sürdürdü: "Astım hastalığı tüm dünyada artmaktadır. Türkiye´de 4-5 milyon astım hastası olduğu tahmin edilmektedir. Astım, diyabetten daha sık görülmekte ve daha çok iş gücü kayıplarına yol açmaktadır. Astım hava yollarının kronik iltihabi bir hastalığıdır. Bu iltihap alerjiye veya sık geçirilen enfeksiyonlara bağlı gelişebilir. Bu iltihap sonucunda hava
yollarında aşırı duyarlılık gelişir ve normal bir kişinin havayollarında herhangi bir kasılmaya yol açmayan sigara dumanı, parfüm, yemek ve bazı diğer kokular bu kişilerde hava yollarını daraltır ve kişi de öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışıklık gibi yakınma ortaya çıkar. Bu hastalıkta genetik yatkınlık da son derece önemlidir."
Astımın en sık belirtilerinin nefes darlığı, 3 haftadan uzun süren öksürük, göğüste ıslık sesi, göğüste sıkışıklık hissi olduğunu belirten Meltem Tor, şöyle konuştu: "Bu şikayetlerle göğüs hastalıkları uzmanına başvuran kişiye bazı tetkiklerle rahatlıkla tanı konur. Nefes darlığının ataklar halinde gelmesi ve kişiyi özellikle geceleri uykudan uyandırması tipiktir. Ataklar dışında hasta kendisini gayet normal hisseder. Tedavide en önemli prensip hastanın bu iyilik hallerinde kontrol edici ilaçlarını
sonlandırmamasıdır."
Tıbbi tedavi ve önlemler ile kontrol altına alınmayan hastalarda nefes darlığının kronikleştiğini anlatan Meltem Tor, sözlerini şöyle tamamladı: "kişinin yaşam kalitesini bozar ve bu dönemde sık acil başvuruları ve iş gücü kayıpları gündeme gelir. Yapılan araştırmalar ülkemizdeki hastaların ancak yüzde 1.25´inin tam kontrol altında olduğunu göstermektedir. Aslında astım hastalarının büyük kısmı iyi bir tıbbi takip ve bir dizi önlemlerle bu hedefe ulaşılabilir. Astım hastalığında semptomları tetikleyen en
önemli nedenlerin başında ev tozu akarları, küf ve hamamböceği gibi alerjenlerle birlikte sigara ve hava kirliliği gelmektedir. Bu konuda alınacak önlemlerin başında sigara içilmemesi ve sigara içilen ortamlarda bulunulmaması, hava kirliliği olan yerlerde özellikle akşam saatlerinde dışarıya çıkmamak, akar alerjisi varsa yatak örtüsü, nevresim ve çarşafların haftada en az iki kez değiştirilerek 60c üzerinde bir sıcaklıkta yıkanması, evde sık sık temizlik yapılması, tercihen temizliği hasta haricinde
birinin yapması, hastanın kendisinin yaptığı durumlarda ise maske kullanılması, evin sık sık havalandırılması, yatak odasında halı varsa kaldırılması, kumaş döşeli eşyalar yerine deri, suni deri, ahşap ve plastikten yapılmış olanlar tercih edilmesi, yatak ve yastıkların akarları geçirmeyen özel bir kılıf ile kaplanması, akarları öldüren özel kimyasal solüsyonlarla temizlik yapılması sayılabilir. Ayrıca, grip gibi enfeksiyonlardan korunmak da son derece geçerli bir önlem olarak sayılabilir."
Editör: Pusula Gazetesi