Zonguldak´ta yaşayan Hatice Yavuz, 17 Mayıs 2010 tarihinde feci grizu faciasında kaybettiği maden mühendisi oğlu Ramazan Yavuz´un, Merve Sarıalioğlu ile nişanlı olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Oğlu Ramazan´ın doğum günü olan 15 Haziran tarihinde resmi nikah için gün aldığını ifade eden Yavuz, olayın olduğu gün arkadaşının yerine oğlu Ramazan´ın çalıştığını belirtti. Grizu patlaması haberini gelini ile tül almak için gittiği çarşıda öğrendiğini anlatan anne Hatice Yavuz, olay gününü ve düğün hazırlıklarını
şöyle anlattı:
"Oğlum nişanlıydı, düğün hazırlıkları yapıyordu. Her şeyimiz tamamdı. Bütün her şeyi hazırdı, altınları, bilezikleri, eşyaları hazırdı. Evi tutuldu, temizlendi. Olayın olduğu günü ben gelinimle tül perdeleri yaptırmaya gidiyordum. Bir aydır gececiydi. İlk defa olayın olduğu günü gündüz çalışmıştı. Perdeleri bakmaya gittiğimiz çarşıda dükkanı olan eniştemin yanına uğradık. Eniştem onu evde uyuyor zannediyormuş. Birden bire, bir yerde patlama olduğunu söyledi. Öyle deyince biz panik olduk. Sonra gelin
falan geldi. İlk haberi çarşıda aldık."
Acılı anne, olayın ikinci günü oğlundan sevindirici haber beklerken, davetiye ve eşyalar için haber geldiğini kaydetti. Olay sonrası ´oğlunun ihtiyaç duyabileceği bir şey olur ve ister´ düşüncesiyle facianın olduğu ocağa bile gitmediğini anlatan Yavuz, şöyle devam etti:
"Davetiyeleri bastırdık. 3-4 kez davetiyelerde, yanlışlık, hata oldu. Oğlum onu iptal ettirdi. Oğlum işteyken, gelin tekrar düzelttirmiş, patlamanın ikinci günü telefon geldi. ´Davetiyeleriniz hazır alabilirsiniz´ dendi. Biz ocağın altında oğlumdan haber beklerken davetiyelerden haber geldi. Ben zaten ocağa hiç gidemedim. Ayakta bekleyeyim, belki oğlumun bir şeye ihtiyacı olur diye düşündüm. Hem de kendimi kaybederim diye korktum. Eşyamızı da Ereğli´den aldık. Aynı gün hem davetiyelerden telefon geldi,
hem de eşyalar için telefon geldi. Eşyalar için gelen telefonda ise ´eşyalarınız yüklendi, karşılayın´ dendi. her şeyini iptal ettirdik. Evi de hazırdı. Kilimli beldesinde Meslek Yüksekokulu´nun karşısından bir daire kiralamıştık. Evi tuttuk, temizlemiştik. Eşyalar da oraya gidecekti."
Yavuz, grizu faciasının olduğu gün oğlu ile kızının resmi nikahına 28 gün kaldığını ifade ederken, oğlunun düğün günü ise denize mum saçma ve sandal gezisi hayali bulunduğunu da ifade etti. Hatice Yavuz, "Olayın olduğu gün, tam resmi nikahına 28 gün kalmıştı. ´Doğum günümde, resmi nikahımın imzasını atacağım anne´ diyordu. 21 Haziran´da da Deniz Kulübü´nde düğünüm olacaktı. Düğünü için de her şey hazırdı. Salon tutulmuş, iş yerindeki arkadaşları kemençe çalacak kişiyi ayarlamış. Denize mum atıp,
etrafında sandalla gezmek istiyordu. Bunun için vatani görevini yaparken bile durmadan telefon ederdi" dedi.

NİŞANI KANITLAMAYA ÇALIŞIYOR
Kendisi kadar Merve Sarıailoğlu´nun da hem maddi hem de manevi açıdan çok yıprandığını belirten Yavuz, nişanı ispatlayabilirse, doğan maddi ve manevi tazminat hakkını da gelinine devir etmek istiyor. Ellerinde birçok kanıtın bulunduğunu belirten Yavuz, "Benim gelinimin bütün hayalleri söndü. O da benim kızım. İmza atsaydı, maddi ve manevi tazminat alırdı. Bu kadar yıprandık. En azından kızıma bir maaş bağlanırdı. Şuanda hiçbir şeyi yok. Maddi ve manevi açıdan tazminat alabilsin istedim. Bunu ben istedim.
Gelinimin, oğlumun nişanlısı olduğunu kanıtlayabilmek için dava açtım. Peşini de bırakmayacağım. Elimizde bir çok kanıtı da var. Bu kınalarını Kur´an okunduğu gün dağıttım. Bunları gelinim kendi elleri ile internetten seçti. Kendileri beğendiler, bunları yaptılar. Kınalardaki kurdelelerde bile oğlum ile gelinimin ismi ve tarih yazıyor. Belediye kayıtlarında da başvurumuz var" dedi.
2 çocuk sahibi Hatice Yavuz´un 6 Eylül 1999 yılında da trafik kazasında eşini de kaybettiği öğrenildi. Teyze Emine Bilgin ise olayın ardından Ramazan´ın nişanlısının da dünyasının karardığını ifade etti.

TEYZEDEN GÖZYAŞI
Düğün ve sonrası için Ramazan´ın büyük hayalleri bulunduğunu belirten Emine Bilgin, olaydan sonra bu düğün sonrası hayallerin gelinleri Merve tarafından yerine getirilmeye çalışıldığını kaydetti. Düğün hazırlıklarının bulunduğu dönemde Ramazan´ın ve nişanlısın evine gittiğini söyleyen Bilgin, "Kızın evine gittim bir gün oturmaya. Baktım, duvarda asılı bir şeyler var. Çarşafa sarılı bir şeylerdi. Bunlar ne kızım dedim. ´Bu benim gelinliğim, buda kınalığım´ dedi. Oğlanın evine geldim. Oğlan, duvarda asılı
olan damatlığının altına ayakkabılarını bile koymuş. Oğlan, ´teyze bak damatlık elbisem bu. Elbisemi beğendin mi?´ dedi. ´Deniz Kulübü´nü tuttum. Denize mumlar savuracağım´ dedi. Her şeyini hazırladı. Gelinin başına takacağı çiçekleri ayrı aldılar. Kızın bileğine yeni kelepçeler, bilezikler yaptırıldı. Hiçbirinin muradını alamadı yavrum. Böyle bir düğün başka olmamıştı. Buralarda kime sorsalar, herkes bu yapılacak düğünü bilir. Aslında bizim konuşmamıza, kanıtlamamıza gerek bile yok" diye konuştu.
Bilgin, Merve Sarıalioğlu´nun gündüz ziyaret ettiği Ramazan´ın mezarında gece vakitlere kadar beklediğini ifade etti. Gelinlerinin psikolojik destek aldıklarını da anlatan Bilgin, "Geçen gece saat 24.00´de kız, benim kapıma geldi. Nerden geldin, kızım dedim. ´Ramazan´ın mezarından geldim´ demişti. Bu çocuk da bizim kadar yanıyor. Bu çocuğa ne yaparsın? Bazı kadınlar bile, kocaları ölünce 15 gün sonra gitmeyi düşünüyor. Bu yavrum hala bize teyze, anne diyor. Sürekli yanımızda. Geçen akşam, bir pasta
yaptırmış, kaynanasına getirmiş. Geçen sene nişanlısı ile yaptırmışlar. Gelinimiz, ´Bu sene de ben getirdim anne bak, Ramazan öldüyse, ben varım. Sana evlilik yıldönümümüzde pasta getirdim. Ramazan ne yaptıysa, bende onu yapıyorum´ diyerek ağladı" diye konuştu.
13 Ocak´ta Zonguldak Adliyesi görülecek davanın ise Hatice Yavuz´un avukatlarının talebi üzerine başka bir tarihe ertelendiği öğrenildi.
Editör: Pusula Gazetesi