Zonguldak maden işçisinin 1991&[#]8217;deki büyük Ankara yürüyüşünü üzerinden tam 20 yıl geçti. Zonguldak&[#]8217;ta 20 yılda çok şey değişmesine karşın o günler hala sorgulanıyor. Dünyaya örnek bir organizasyonla hak aramak için Ankara&[#]8217;ya yürüyen dönemin hükümetini sallayan işçiler ve kadınların hikayeleri bugün yerini gurur ve hüzne terk etmiş durumda.


Her yıl farklı etkinlik v salon toplantılarıyla o günden bugüne yaşananlar sorgulanıyor.


Zonguldak´ta maden işçileri tarafından başlatılan Büyük Yürüyüşün 20. yılı kutlanılacak.


Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) tarafından yapılan yazılı açıklamada, 4-8 Ocak 2011 tarihleri arasında 1991 yılında yapılan Büyük Yürüyüşün 20. yılı kutlanılacak. GMİS tarafından yapılan açıklamada, &[#]8220;Genel Maden İşçileri Sendikası öncülüğünde Zonguldak ve bölge halkının omuz omuza vererek gerçekleştirdiği 4-8 Ocak 1991 Büyük Ankara Yürüyüşü´nün 20. yılındayız. Büyük Yürüyüşün yıldönümü nedeniyle GMİS´in düzenleyeceği etkinlik, 4 Ocak 2011 tarihinde Sendikanın Şemsi Denizer Salonu´nda saat 13.30´da başlayacak. GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu´nun açış konuşmasını yapacağı etkinlikte belgesel film gösteriminin ardından ´Büyük Yürüyüş´ten günümüze Türkiye gerçeği´ konulu bir panel gerçekleştirilecek. Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı´nın yöneteceği panele konuşmacı olarak Gazeteci-Yazar Yıldırım Koç, ZKÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yüce, Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Mehmet Torun ile Elektrik Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cengiz Göltaş katılacak&[#]8221; denildi.



ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ



Zonguldak maden işçisinin 1991&[#]8217;deki büyük Ankara yürüyüşünü üzerinden geçen 20 yıl içerisinde çok şey değişti. Grev ve yürüyüş sonrası çalışanların ücretlerinde kısmen düzelme olsa da sonraki yıllarda Zonguldak ve Türkiye Taşkömürü Kurumu hızla küçülme yoluna gitti.


Zonguldak yıllar içinde bu süreci daha fazla sorgulayarak eylemin, eylem döneminde takınılan tavrın sonucunda Zonguldak&[#]8217;ın cezalandırıldığı görüşü tartışılır oldu.


Özellikle dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal&[#]8217;ın açıklamalarından yola çıkarak kendisine ve eşi Semra Özal&[#]8217;a yönelik sert ifadelerin Zonguldak&[#]8217;ın cezalandırılmasında etkili olduğunu düşünenlerin sayısı çok fazla.


Bartın ve Karabük&[#]8217;ün il olarak Zonguldak&[#]8217;tan ayrılması, kurumda çalışan sayısının hızla azalması, Re&[#]8217;sen emeklilik uygulamaları, özelleştirmeler, TTK&[#]8217;nın bazı bölgelerden üretimden çekilmesiyle başlayan süreç son olarak yer altı üretim galerilerinin açılması için özel sektöre kiralanmasıyla devam etti.


Yürüyüşün Mimarı Şemsi Denizer&[#]8217;in zaman içinde yıpranması ve yıpratılması, daha sonra öldürülmesi Zonguldak&[#]8217;taki iş yaşamı ve sendikal sürecin bir anlamda daha fazla tıkanmasına neden oldu.


Bugün gelinen noktada 11 bin civarında çalışanı bulunmasına karşın zarar oranı düşmeyen son raporda &[#]8216;kambur&[#]8217; denilen TTK&[#]8217;nın geleceğiyle ilgili hiç kimse tam olarak bir şey konuşamıyor.


Her şey hükümetin iki dudağı arasında. TTK&[#]8217;nın tamamen özelleştirilmek istenmesi durumunda Zonguldak&[#]8217;ın 1991&[#]8217;deki direnci gösterip gösteremeyeceği ise meçhul.




GAZETE KÜPÜRLERİ O DÖNEMİ ANLATIYOR


Maden işçisinin Ankara yürüyüşü o günlerde gazetelerde manşetlerde yer aldı. Yaygın ve yerel basının çok sayıda köşe yazarı günlerce Zonguldak&[#]8217;ı, Zonguldak işçisini ve Ankara yürüyüşünü yazdı. Muhalefet liderleri Zonguldak üzerinden hükümete ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal&[#]8217;a yüklendiler. Hükümet madencinin talebini kısmen kabul etti. Direniş dönemin gazetelerinde gurur ve hüzün arası karmaşık duygularla kendine yer buldu.



&[#]8220;YÜZ BİN KİŞİYDİLER&[#]8221;[*]


İşçi yürüyüşünün anlatıldığı 100 bin kişiydiler belgesel filmi gösterildiği her yerde büyük ilgiyle izleniyor. Yönetmen Metin Kaya&[#]8217;nın Antalya altın Portakal Film Festivali&[#]8217;nde birincilik alan belgesel çalışması o dönemin tanıklarını bu filmde bir araya getiriyor.


Doğru Yol Partisi (DYP) ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti´nin (SHP) koalisyonda, Turgut Özal´ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İmran Aykut ile Başbakan Süleyman Demirel belgeselde; &[#]8220;"Zonguldak halkının greviydi. Zonguldak artık işçilerin kontrolündeydi, devletin değil&[#]8221; diyor.


Filmde ilginç detaylar var.


Kimi zaman güldüren, kimi zaman düşündüren detayları sorgulayıcı bir dille anlatan filmi Birgün Gazetesi&[#]8217;nden Enis Rıza&[#]8217;nın şöyle özetliyor;

&[#]8220;O gün. Baretleri, çizmeleri, azık torbalarıyla işçiler, madenci anıtının önünde toplandılar. Suskun ve kızgındılar.

Birden kalabalıkta bir dalgalanma oldu ve kadınlar yürümeye başladı... kentin çıkışına doğru. Ardından sokaklardan akan o uğultu: "Gemileri yak-tık / geri dönüş yok / Gemileri yak-tık / geri dönüş yok ". Bir karar alınmamıştı. Kimse bir şey söylememişti. Ama Zonguldak Maden İşçileri ve Kadınlar Ankara"ya doğru yola koyuldular. Aslında yürüyen Zonguldak kentiydi.

"... Dağı tırmanırken arkaya dönüp baktığımda bir şehir gördüm, yani şehir geliyordu arkamızdan. Ağlamaya başladık..." diyor bir kadın işçi.

On binlerce kişiyle başlayan yürüyüş birkaç saat geçmeden yüz binleri aşmıştır.

İlk günün akşamı Devrek"te konakladılar. Fırınlar bedava verdi ekmekleri. Lokantalar, kahveler parasız yemek, çay... Her ev ağırlayabildiği kadar insanı ağırladı.

Sabah yürüyüş yeniden başladığında, Devrekliler, hiç unutamadıkları sevgi ve vefa yüklü bir büyük sesi dinlediler: "Devrek burada, devlet nerede".

80"nin ve kuyuların karanlıklarından gökyüzüne yükselen bu umutlu ve kararlı ses Ankara"yı telaşlandırmıştır. Barikatlar, politik ve bürokratik manevralar, pazarlıklar başlamıştır.

&[#]8226;&[#]8226;&[#]8226;

Mengen çıkışından sonra yüz bin insan, o soğukta, açıkta sabahladı. Ve sendikanın kararını beklemeye başladı.

Ankara otoyoluna birkaç kilometre kalmıştır. Polis ve jandarma yolu kesmiştir. İşçiler heyecanla, Seka işçilerinden ve başka yerlerden gelecek haberleri beklemektedirler. Sendika başkanı Başbakan ile görüşmektedir.

&[#]8226;&[#]8226;&[#]8226;

İşçilerden biri, bir telefon bulup evini arar. Annesi, "başkan yüzünü sıvazladı" der, "televizyonda". "Dönersen analık hakkımı helal etmem".

&[#]8226;&[#]8226;&[#]8226;

Kış. Ayaz. Sendika yönetimi bir toplantı düzenledi. Konu, kadınların geri dönmesi. Ama kadınların gösterdikleri tepki inanılmazdı. "Dönmediler, üşümediler, acıkmadılar, çocuklarını özlemediler..."

Ertesi gün &[#]8211; yer gök inlerken &[#]8211; sendika başkanı konuşmaya başladı. Konuştu, konuştu, konuştu... Korkunç bir sessizlik örttü yüz bin madenciyi. "Tarih yazdınız" diyor, "bana hala güveniyor musunuz?" diyor. Cevap veriyor işçiler, "ölüme kadar gideriz". "Öyleyse" diyor... "geri dönüyoruz".

Kalabalık dalgalandı.. Başkan ekledi hemen "aranızdaki kışkırtıcıların sizi bölmesine izin vermeyin..."

Artık beş bin kişiden oluşan işçi komitelerinin, dayanışmanın, demokrasi taleplerinin sonu gelmiştir.

"Ve geriye dönüş gerçekten çok üzücüydü çünkü herkes ağlıyordu."

100-130 bin madencinin günlerce yürüyüşünün öyküsü, madenler üzerine oynanan oyunlar, ekonomi politikaları, direnme ve sınıf olma hali, sendikalar, işçi demokrasisi, sol... ve daha çok şey üzerine kim ne deneyim aktardı geleceğe. Kim hatırlıyor...

Daha sonra toplu sözleşme görüşmeleri sıkıntılı süreçlerden geçecek, "dönüş" konusu üzerinde çeşitli tartışmalar yaşanacaktır ama...

"Eğer şu andaki duruma, bu sonuca geleceğini bilseydim, her ne pahasına olursa olsun geri dönmezdim" diyecektir yaşlı bir işçi bugün, o günleri anlatırken.

1991 yılının Ocak ayı... Bir kıssa bu. Hisseyi kim çıkarır?

Editör: Pusula Gazetesi