 |
       |
Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi&[#]8217;nin davetiyle Perşembe günü başlayan iki günlük programın ilk günü gerçekleştirilen &[#]8220;Madenciler Bahçeşehir Üniversitesi&[#]8217;nde&[#]8221; etkinliği öğrenciler ve akademisyenler tarafından ilgi gördü.
Beşiktaş Kampüsü Fazıl Say Sergi alanında yapılan etkinlikler öncesinde fotoğraf, resim ve karikatür sergisi açıldı.
Maden teknikeri ve fotoğraf sanatçısı Alaattin Kara&[#]8217;nın maden işçilerinin yaşamını konu alan fotoğraflarının yanı sıra, Kürşat Coşgun, Mete Arif Tokmak&[#]8217;a ait karikatürler ile Nejdet Kutoğlu&[#]8217;nun resimleri sergide yer aldı.
Etkinliğe Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Zeynep Tül Akbal Süalp, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Turgay Olcayto, Karaelmas Gazeteciler Derneği Başkanı Atilla Öksüz, TGC Zonguldak Temsilcisi Osman Sav ile Zonguldak&[#]8217;tan gelen konuklar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Etkinlikte Alaattin Kara&[#]8217;nın fotoğrafları ve işçi karikatürleri büyük ilgi görürken, Zonguldak&[#]8217;ta yayınlanan tüm gazeteler sergide yer aldı.
TUNCER EKMEĞİNİ KONUKLARLA PAYLAŞTI
Salonda devam etkinliklerin ilkinde sahne alan isim Kadir Tuncer oldu. Maden ocağında çalışan bir işçinin mücadelesini pandomim performansı ile anlatan Tuncer gösteri sonunda azık çantasından çıkardığı ekmeği seyircilerle paylaştı. İzleyenlere içinde bir dilim ekmek ve bir parça kömür bulunan paketlerden sunan Tuncer gösterisi sonunda alkış aldı.
Eren Bozbaş&[#]8217;ın çektiği &[#]8216;Yapı dili&[#]8217; isimli kısa filminin ardından Metin kaya&[#]8217;nın maden işçilerinin Ankara yürüyüşünü konu alan &[#]8216;100 bin kişiydiler&[#]8217; adlı belgesel filmi izlendi.
Büyük beğeni toplayan film sonunda bu kez alkışlar Metin kaya ve Zonguldaklı maden işçileri ile 1991 yılındaki yürüyüşe katılanlar içindi.
ANKARA YÜRÜYÜŞÜNDEN SONRA NE DEĞİŞTİ?
Madenciler Bahçeşehir Üniversitesi&[#]8217;nde programının sonunda Zonguldak tartışıldı.
Sinema Televizyon Bölümü Başkanı Kaya Özkaracalar tarafından yönetilen panele; &[#]8216;100 bin kişiydiler&[#]8217; belgesel filminin yönetmeni Metin Kaya, Fotoğraf sanatçısı Alaattin kara ve KGD Başkanı Atilla Öksüz konuşmacı olarak katıldı.
Konuşmacılar film üzerine ve o günden bugüne nelerin değiştiği üzerine yöneltilen sorulara yanıt verdiler.
Metin Kaya filmiyle ilgili olarak acite etmeden bir gerçeği aktarmak istediğini belirterek, bu film sonrası doğan bazı soruların yanıtının 263 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Kozlu grizu faciasını anlatan belgeselde vereceklerini söyledi. Filmde de görüldüğü gibi dönemin Başbakanı Turgut Özal&[#]8217;ın maden işçisine yönelik sert sözlerinin Zonguldak&[#]8217;ı bütünüyle harekete geçirmesinde etkili olduğunu belirten Kaya, Zonguldaklı kadınların yürüyüşü diri tuttuğunu söyledi. O dönemin küçülme yolunda bir başlangıç olduğunu belirten Kaya bugün aynı direnişi göstermenin mümkün olmadığını söyledi.
Alaattin Kara ise döneme ve yaşadıklarına ilişkin düşüncelerini anlattı. Kara, yeni dünya düzeninin ve ekonomi politikaların sonunda sendikaların küçüldüğünü buna paralel bugüne gelişin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Yürüyüş sürecinde yapılan hataların da sendikaya yönelik bir güven kaybı yarattığını ifade eden Kara Zonguldak&[#]8217;ın bugünde benzer şeyler yaşamasına karşın sessizlik yaşandığını söyledi.
Atilla Öksüz ise bugün yaşananların yerel ve yaygın medyada nasıl yer bulduğu ve nelerin sorgulanması gerektiği üzerine görüşlerini paylaştı. Karadon&[#]8217;da mayıs ayında yaşanan ve 30 maden işçisinin yaşamını yitirdiği grizu faciasının siyasetin ve siyasetçilerin gölgesinde kaldığını belirten Öksüz burada her ne kadar haklı olarak taşeron sistemi sorgulansa bile facianın en büyük sorumluluğunun kurumun kendisi olduğunu söyledi.
Zonguldak&[#]8217;ın pek çok sorunu olmasına karşın kentin acı gerçeklerini yeterince duyuramadığını belirten Öksüz, Türkiye&[#]8217;nin her tarafında olduğu gibi olayların kolay politize edilmesinin gerçeklerinin üzerini örttüğünü belirtti. Türkiye&[#]8217;de sivil toplum örgütlerinde ciddi bir yozlaşma olduğuna dikkat çeken Öksüz, bu yozlaşmanın siyasetçilerin işine geldiğini, bazı değerlerin bütün siyasi ve dini düşüncelerin üzerinde olduğunun kabul edilmesi ve korunması gerektiğini vurguladı.
