Karabük Valiliği Avrupa Birliğine Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurulu toplantısı, Gençlik Merkezi´nde yapıldı.
Gençlik Merkezi´nde organize edilen "Avrupa Birliğine Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurulu" toplantısına Vali Yardımcısı Halil Canavar başta olmak üzere daire müdürleri ve bazı sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Toplantıya konuşmacı olarak Avrupa Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Vali Yardımcısı ve Karabük Valiliği Avrupa Birliğine Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurulu Başkanı Halil Canavar da, yarım yüzyıl önce başlayan Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin 1987 yılında gerçekleşen tam üyelik başvurusu ile ivme kazandığını, 1999 da aday olarak kabul edilmesinin ardından tam üyelik müzakerelerinin 2005 yılında başladığını ifade etti. Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinin sağlıklı ilerlemesinin ulusal politika boyutunda olduğu kadar yerel düzeyde
de önem arz ettiğini belirten Halil Canavar, bu anlamda İçişleri Bakanlığı´nın genelgesi uyarınca Karabük Valiliği Avrupa Birliğine Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurulu´nun oluşturulduğunu, İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğünün sekreteryasında bu kurulun üç ayda bir toplanacağını, kurulun temel işlevinin AB üyelik sürecinin il ölçeğinde sağlıklı seyrini koordine etmek ve yerel düzeyde somut proje tabanlı çalışmalar yapmak olduğunu söyledi.
UZUN BİR SÜREÇ
AB Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir de, Türkiye´nin yeni Avrupa Birliği Stratejisi, katılım müzakerelerindeki son durumu, il bazında kurulan kurullardan beklentiler konusunda bilgi verdi.
Türkiye´nin AB sürecinin 1959 da rahmetli Adnan Menderes´in başvurusu ile başladığını belirten Mehmet Cangir, 1963 yılında Ankara Anlaşması ile "Ortak Üye" olunduğunu, 1999 da Helsinki de "Aday Ülke" statüsü elde edildiğini, 3 Ekim 2005 tarihinde katılım müzakerelerine başlanıldığını ifade etti.
AB sürecinin ince, meşakkatli uzun bir süreç olduğunu anlatan Cangir, şöyle konuştu: "Bu süreç bizim için dört başlıkta önemli. Birincisi ekonomik ve siyasal reformlar anlamında ülkemize katacağı katkılar. İkincisi medeniyetler ittifakına yapacağı etki ve katkı. Üçüncüsü Avrupa Birliği´nin karar organlarında güçlü bir şekilde yer almamız. Dördüncüsü her alanda yaşam standartlarımızın yükselecek olması."
Avrupa Birliği sürecinin milletin enerjisini yapay gündemler yerine daha demokratik daha özgürlükçü daha müreffeh standartlarda bir Türkiye idealine ulaşmasını sağlayacak bir süreç olduğunu belirten Cangir, sözlerine şöyle devam etti: "Daha demokratik daha müreffeh bir Türkiye hepimizin ortak ideali. Türkiye ile birlikte Avrupa Birliği küresel bir güç olabilecektir. Çünkü Türkiye, son yıllardaki performansı ile bölgesinde tarihi, kültürel, ticari bağlarını kullanarak önemli bir güç olmuştur. Bu anlamda
Türkiye AB´ye önemli katkılar verecektir. Bu süreçte yapılan reformları da Avrupa Birliği istedi diye değil, kendi insanımızın refahı için yapıyoruz. Son 10 yılda, 40 yılda yapılamayan siyasi reformlar Avrupa Birliği´nin verdiği ivme ile hızla gerçekleştirilmiştir. Avrupa Birliği´nin karar organlarında yer almanın Türkiye´yi çok mutlu edecek bir husus olduğunu ancak bu durumun Avrupa Birliği yetkililerini de çok tedirgin eden bir husus. Belki de müzakere süreci bu yüzden istenilen hızla yürümüyor.
Bildiğiniz gibi Avrupa Parlamentosu var. Temel karar organı iki tane Bakanlar Kurulu Konseyi var."
Parlamentoda ülkelerin nüfuslarına oranla temsil edildiğini anlatan
Cangir, sözlerini şöyle tamamladı: "Örneğin Almanya´nın 99 milletvekili var, Malta´nın 5 milletvekili var. Biz Avrupa Birliği´ne üye olduğumuz takdirde Almanya kadar veya biraz az milletvekiline sahip olacağız. Bakanlar Konseyi´nde de ülke nüfusları baz alınıyor. Dört ülkenin 29´ar oyu var. İngiltere, İtalya, Fransa ve Almanya. İspanya ve Portekiz´in 27´şer oyu var. Biz üye olduğumuz takdirde 29 oyla burada yer alabileceğiz."
Editör: Pusula Gazetesi