Aralık 2009 içinde, İskenderun Belediye Meclisi&8217;nde, EMO tarafından düzenlenen &8216;Enerji Forumu&8217; toplantısına katıldım. Makina Mühendisleri Odası (MMO) adına, İskenderun Körfezi kıyılarında çok sayıda inşa edileceği belirtilen ithal kömür santralleri konusunda konuşma yapacaktım. Kamuya açık toplantıda, salonun bir tarafı Samandağ´lı hanımlar tarafından doldurulmuştu. Her konuşma sonrası &8216;Rüzgar enerjisi santralleri istemiyoruz&8217; diyorlardı.Benim gibi, Türkiye&8217;nin enerji ihtiyacı olduğunu bilen, bunu karşılamak için yerli mühendislik, yerli müteahhitlik ve kalifiye yerli iş gücü ile daha çok her tip enerji santrali kurulmasını isteyen bir veteran için bu durum, çok şaşırtıcı bir durumdu. Termik santrallere karşı olmayı anlarım. Nükleer santrallere karşı olmayı anlarım. Karadeniz&8217;de, güzel yaylalarda derelerin üstüne kurulacak HES&8217;lere karşı olmayı da anlarım. Ama artık yenilenebilir temiz enerjinin son durağı rüzgar santrallerine karşı olmayı zor anlayabiliyorum.Samandağ´lı hanımlar, rüzgâr santrali istemiyorlar. Çünkü "çevrede çok gürültü yapıyor&8230;" "Çünkü göçmen kuşların göç yolları üstünde olduğu için, kuşları öldürüyor." "Çünkü tarımsal faaliyetlere engel oluyor, bitkilerin döllenmesini geciktiriyor." "Çünkü turistik yörede, görüntü kirliliği oluşturuyor." "Çünkü radar taramasında karartma yapıyor, savunma zaafiyeti oluşturuyor"Peki, biz elektriği nasıl üreteceğiz? Herkes evinde, işyerinde, hastanede, okullarda aydınlanma, güç üretimi, elektrikli alet kullanımı için elektrik istiyor&8230; Peki, bu elektrik üretimini hangi yolla ve nasıl üreteceğiz? Üretimin çevre, gürültü, kirlenme bedelini kim ödeyecek? En temiz üretim diye düşündüğümüz rüzgar santrallerini Samandağ´lı hanımlar istemiyorlar. Kendilerine göre gerekçeleri de var. Ama bu şekilde bir yere varamıyoruz. Eğer Samandağ´lı hanımlar rüzgâr santrallerini yukarıdaki sebeplerden dolayı istemiyorlarsa, demek ki yatırımcı da ona göre yatırımını yapacak, gürültü çıkarmayacak, kuşları öldürmeyecek, tarım ürünlerine zarar vermeyecek. ÇED aldığı zaman, verdiği sözleri tutacak.Eğer kömür santrali yapıyorsak, azami yerli kömür kullanarak, azami yerli mühendislik ve yerli işçilik ile çevreye asgari etkileyecek, toz tutacak, SO2 tutacak, kükürt tutacak, CO2 tutacak, E/P, FGD, CCS kapsamlı tasarımlar yapmak, onaylatmak zorundayız. Gerekirse, yeni CFB hatta IGCC temiz kömür teknolojileri geliştirmek zorundayız.&8216;İstemiyoruz&8217; diyerek bir yere varmaya imkân yok. Daha çok elektrik üretimi şart. Bunun çözümünü yabancılar değil, biz kendimiz vereceğiz. "Çin´li olmasın, Kore´li yapsın" demek çözüm değil. Nükleer teknolojiyi üniversitelerimizde, araştırma enstitülerimizde geliştirerek, zamanı gelince yeterli kadroları yetiştirince, nükleer santrali de biz yapmak zorundayız. Yapmaz yapamaz olursak, bu coğrafyada bize yaşam hakkı yok. Sonuç... İthal kömür yakıtlı yeni santrallere lisans vermekte titiz davranılmalı, önce öz kaynaklarımızı/yerel linyitlerimizi değerlendirmeliyiz. Enerji arz güvenliği en öncelikli konudur. İthal kömür kullanan termik santrallerini, Karadeniz kıyısına yapmak, bize göre çok risklidir.Boğazlar bu kadar yoğun gemi trafiğini kaldıramaz. Hatta bir zaman sonra İskenderun Körfezi de bu gemi trafiği yükünü taşıyamaz.İskenderun Körfezi´ne, Mersin, Adana kıyılarına ithal kömür santrali yapma konusunda lisans sınırlaması getirmeliyiz. Şu anda, abartılı sayıda, konuyu bilen bilmeyen "müteşebbis", lisans almak için başvurmuştur.Başvuru yapan çoğu firmanın, teknik, ticari, finansal yeterliliği yoktur.Yerel linyit yakabilecek, yerli mühendislik kapasitesiyle tasarımı yapılmış, yerli imkânlarla imal edilmiş, yerli personel ile montajı yapılmış, yerli personel ile işletilen termik santrallerin sayısını hızla artırmalıyız.Türkiye, kendi enerji piyasasına kendi yatırımcısı, imalatçısı, akademisyeni, mühendislik ve müteahhitlik hizmetleriyle sahip çıkmalıdır. Yurtiçi firmalara sağlam yerel mühendislik kadroları gerekir. Yabancı mühendislikle bir yere varılmaz.Enerji piyasasında yatırımcı veya müteahhit olarak çalışacak firmaların, yatırım projelerinin temel mühendisliğini yapabilecek sağlam genç, bilgili ve donanımlı mühendis kadrolarına ihtiyaçları vardır. Kendi mühendislik kadroları olmayan yerli firmaların, ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, uzun dönemde başarılı olmaları mümkün değildir.Öz kaynakların -finansman kaynakları ve rezervlerin-en iyi şekilde değerlendirilmesi temel ölçüt alınarak, ülke düzeyinde enerjinin öncelik ve gereksinimlerini tartışmalı, ulusal ve kamusal çıkarları gözeten ve üzerinde ilgili tüm kesimlerce ortaklaşılan enerji plan ve politikaları belirlemeliyiz.Kamu´nun şu anda yatırım yapması ortadan kaldırılmıştır. Kamusal planlama, kamusal üretim ve yerli kaynak kullanımını reddeden özelleştirme politikalarından vazgeçmeli, kamunun eli kolu bağlamamalı, gerektiğinde kamu eliyle yatırımlar yapabilmeliyiz. Kamu santrallerinin rehabilitasyon yatırımlarına öncelik vermeliyiz.Termik Santral rehabilitasyon gerçekleştirme sürelerini hızlandırıcı teşvikler almalıyız. Yabancı firmaların &8216;Amil-i Mütehassıs&8217; olmadıkları, daha önce yaptıkları çalışmalardan bellidir. Amil-i Mütehassıs kavramı ile, yabancı firmalara ihalesiz rehabilitasyon işlerinin verilmesini durdurmalıyız. Enerjinin üretimi ve yönetiminde en temel unsur olan insan kaynağımızın eğitimi, istihdamı, yeterli ücret konularına gereken önem vermeliyiz.Dışa bağımlı yakıt miktarını azaltmalıyız, enerji arz güvenliği riskini azaltmalıyız, doğalgaz, ithal kömür kullanımının dış alımını azaltmalıyız. ÇED raporları ve EPDK lisans detaylarına ulaşımda, kamuoyu için saydamlık sağlamalıyız. Detaylarda, proje gelişim raporlarında, aylık güncelleme yapılmasını sağlamalıyız.EPDK bir lisans veriyorsa çok iyi değerlendirme yapması lazım. Lisans alan firma piyasadan kolayca finansman da bulabilmeli. Lisans bir anlamda projeyi &8216;bankable&8217; yapabilmeli. Eğer bu değerlendirmeyi EPDK yapamıyorsa, MMO yapar ve yapmaya taliptir. TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak enerji ile ilgili tüm kurumların çalışmalarında şeffaflaşmasını, bilgilerin yaygınlaşmasını, herkesçe erişilebilir ve kullanılabilir olması gerektiğini savunuyoruz.ÇED raporu ve EPDK lisans tadilat başvurularında, sonradan yakıt değişimine, özellikle yerli kömürden ithal kömüre geçişe, abartılı kapasite artırımlarına kesinlikle izin vermemeliyiz.Kurumların yaptığı ikili anlaşmaların, ticari sır içeren hükümleri belki kamuoyunun yaygın bilgisine sunulmayabilir; ancak hiç bir anlaşma ülke çıkarlarının üzerinde olamaz, hiç bir bilgi bir ülkenin kurumlarından ve yurttaşlarından saklanamaz. Ülke çıkarlarını koruma görevi de yalnızca gizlenen anlaşmaları imzalayan kamu görevlilerinin tekelinde olamaz.Enerji verimliliği yatay ve dikey sektörlerde artırmalıyız. Enerji sektörünün özellikle arz politikalarında enerji, verimliliğine özel bir yer vermeliyiz. Enerji verimliliği konusunu enerji sektörünün arz politikaları arasında yer vermeli, enerji verimliliği yatırımlarını enerji sektörü yatırımları arasında saymalıyız.Daha çok yerli linyit/kömür/ hatta BiyoKütle yakan, temiz ve verimli teknoloji kullanan termik santraller inşa etmeli, yeni yazılım ve donanımları kullanarak kendimiz tasarımlarını yapmalı, kendimiz imal etmeli, kendimiz monte etmeli, kendimiz çalıştırmalı ve işletmeliyiz. Daha çok yerli imkanı, yerli mühendisliği, yerli tasarımları kullanmalıyız.Daha çok sayıda rüzgar santrali, yenilenebilir enerjiler, hidrolik santraller inşa etmeli, yeni yazılım ve donanımları kullanarak kendimiz tasarımlarını yapmalı, kendimiz imal etmeli, kendimiz monte etmeli, kendimiz çalıştırmalı ve işletmeliyiz.Kamu İhale Kanunu&8217;nda sadece en ucuz olanı seçme değil, akreditasyon sonucu sıralamalı ve ömür boyu enerji tüketim masraflarını, fiyatla birlikte değerlendirecek bir sistem için değişiklik yapmalıyız.Enerji planlamaları, bir ülkenin geleceğini, refahını ve aynı zamanda krizlerini de belirlemektedir. Ülke enerji yönetimlerinin ileriye dönük planlama hatası yapma rahatlığı bulunmamaktadır. Hata yapıldığında bunun bedelinin çok ağır/ pahalı ödendiği görülmektedir. Enerjinin en ekonomik yoldan kullanılması için, &8216;yük yönetimi&8217; yaparak yükün pik saatler dışına kaydırılmasına çalışmalıyız. Bunun için gerekli stratejileri çizmeli/ projeleri yapmalı/ yatırım programları oluşturmalıyız. Ulusal kaynakların etkin ve rasyonel kullanımları ülkelerin enerji yönetimleri için hayati önem taşımaktadır. Üniversitelerimizde genç mühendislerimize/ akademisyenlerimize daha çok Master/ Doktora/Doktora sonrası imkanları vermeli, onlara daha çok yazılım/ donanım sağlamalı, yerli teknolojilere/ yerli yakıt kullanımı için Üniversitelerimizdeki akademik/ bilimsel araştırmalara daha çok araştırma fonları, daha çok para ayırmalıyız. TÜBİTAK Marmara MAM benzeri akademik bilimsel araştırma kuruluşlarımızın sayısını artırmalıyız. Zonguldak Karaelmas Üniversitemizde Taşkömürü Teknolojileri, Afşin Elbistan&8217;da Linyit/Kömür Yakma Teknolojileri, Alaçatı&8217;da Rüzgar Santralleri, Ege Bölgesinde Jeotermal Enerji, Güney Doğu Anadolu Bölgesinde Hidrolik Enerji Araştırma Merkezleri kurmalıyız.Her bir yeni enerji yatırım için sadece kamu denetlemesi yetmez. Bu yatırımların toplum çıkarlarına uygunluğunu uzun dönem denetleyecek STK´lara, yani bir anlamda Samandağlı Hanımlar gibi sivil gözetmenlere her zaman ihtiyacımız vardır.


Haluk Direskeneli kimdir?


Haluk Direskeneli, Enerji Analisti, Ankara 1951 doğumlu ve ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD &8211; Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık hizmeti vermiştir.

Editör: Pusula Gazetesi