Akciğerlerimiz vücudumuzun oksijen ihtiyacını karşılayan organlarıdır. Hem solunum hem de dolaşım sistemimizde görev alan çok önemli bir organımızdır. 'Hayat Nefesle Başlar' cümlesinde gizlidir, soluk alıp vermenin paha biçilemez oluşu. Aldığımız nefesi, soluduğumuz havayı kirleten de yine insanoğlu değil midir? Tütün sarma makinasının keşfinden sonra tütün ürünlerinin tüketimi giderek artış göstermiş ve sigara içme alışkanlığındaki artışa paralel olarak akciğer kanseri sıklığı da giderek artmıştır ne yazık ki. Tabi bir de bölgesel farklılık gösteren iş sahaları ile çalışılan yerlerde solunan zehir niteliğindeki hava da bu durumda rol alan mutlak etken. Bölgemizde maden ocaklarının çok oluşu ile meslek hastalığı haline dönüşen Akciğer Kanseri bu insanların kaderi olmamalı. Akciğer kanseri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için önemli bir ölüm nedenidir. Dünya genelinde hem erkeklerde hem de kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en sık nedeni olup, tüm kanser ölümlerinin kabaca 1/5'inden (% 19,4) sorumludur. Bu sayı her yıl meme, kolon ve prostat kanserinden dolayı kaybedilen hasta sayısı toplamından daha yüksektir. Hal böyle iken bu konunun irdelenmesi de boynumuzun borcu olmuştur. Bu değerli bilgileri bizimle paylaşan ve erken teşhisin önemini vurgulayan bu yazı için Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mertol Gökçe hocama sonsuz teşekkürler ederim.

Ecz. Esra Geyikli: Akciğer kanseri nedir?

Doç. Dr. Mertol Gökçe: Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusunu oluşturan hücrelerin kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturması ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu kontrolsüz çoğalma, hücrelerin çevredeki dokuları istila etmeleri veya akciğer dışındaki organlara yayılmaları ile (metastaz) sonuçlanabilir.

Ecz. Esra Geyikli: Belirtileri nelerdir?

Doç.Dr.Mertol Gökçe: Akciğer kanseri tipik olarak en erken evrelerinde belirti ve semptomlara neden olmaz. Akciğer kanserinin belirtileri ve semptomları genellikle sadece hastalık ilerlediğinde ortaya çıkar. Akciğer kanserinin belirtileri ve semptomları şunları içerebilir:

% 90'dan fazlasında tanı döneminde semptomatiktir.

  • Primer tümöre bağlı semptomlar
  • İntratorasik, ekstrapulmoner yayılıma bağlı semptomlar
  • Ekstratorasik, sistemik, metastazlara bağlı semptomlar
  • Paraneoplastik sendromlar'a bağlı semptomlar
  • Öksürük % 59,3
  • Ses kısıklığı % 8,7
  • Halsizlik-İştahsızlık % 46,4
  • Nörolojik semptomlar % 5,7
  • Nefes darlığı % 42,5
  • Balgam % 3,4
  • Göğüs ağrısı % 35,1
  • C.S.S % 0,4
  • Lokalize ağrı % 26,8
  • Balgamda kan % 24,6
  • Ateş % 12,7

Ecz. Esra Geyikli: Akciğer kanseri teşhisi nasıl konulur?

Doç. Dr. Mertol Gökçe: Akciğer kanseri tanı ve evreleme ile teşhis konulur.

  • Anamnez (öksürük, kilo kaybı, göğüs ağrısı, kan tükürme v.b.)
  • Fizik muayene (inspeksiyon, solunum sesleri, periferik lenf nodu muayenesi,)
  • Akciğer grafisi (2 yönlü)
  • Laboratuvar: Tam kan sayımı ve rutin biyokimya tetkikleri.
  • Floroskopi: Frenik sinir tutulumunu saptama
  • İskelet sistemi grafileri (Metastaz)
  • Kontrastlı özofagus grafisi (İnvazyon veya primer tümör lokalizasyonu )
  • EKG
  • Bilgisayarlı Tomografi

Spiral BT (küçük nodüllerin gözden kaçmaması,üç boyutlu imaj rekonstrüksiyonu,multiplanar görüntüleme,dinamik inceleme imkanı,plevral tutulum ve peridiafragmatik tutulumun daha iyi görüntülenmesi)

Multislice BT(solunum hareketlerinden etkilenmeme,daha kısa scan zamanı,üç boyutlu görüntüleme,anotomik detayların daha iyi ortaya konması)

  • MR

Mediasten ve göğüs duvarı invazyonu acısından arada kalınan olgularda, vertebra invazyonu şüphesinde MRG ilave bilgiler sağlayabilir

  • PET CT: Fizyolojik bir görüntüleme tekniği

Flor-18 gibi pozitron kullanan radyonüklidler ile aminoasit ve glukoz gibi metabolik markerların işaretlenmesi (FDG)

Normal ve neoplastik hücreler arası glukoz metabolizmasındaki farklılıklara dayanarak malign/benign ayırımının noninvazif değerlendirilmesi

FDG uptake'i tümör agresivitesi ve büyüme hızını yansıtır ki < 2.5 benign lezyon için indikatör kabul edilmektedir.

  • Fiberoptik Bronkoskopi (FOB)

Santral tümör'ler bronkoskopik incelemede;

  1. Ekzofitik endobronşial kitle (başlıca mukozal patoloji)
  2. Submukozal yayılım -eritem,

-normal bronşial işaretlerin kaybı,

-bronşta daralma,

-mukoza kalınlaşması

  1. Ekstrensek kompresyona neden olan peribronşial tm -havayolunda daralma

Akciğer tümörlerinde bronkoskopi

Tm lokalizasyonu

Tm yaygınlığı

Operasyona uygunluğu

Histolojik tip tayini

Tümörün gizli dönemde saptanması

Tümörün evrelendirilmesi

Endobronşial tümör tedavisi

  • Transbronşial iğne aspirasyonu (TBİA): bronkoskopi inecelemede bronş içi tümör görülemeyen olgularda bronşa dıştan bası bulgularının olduğu ya da bronş komşuluğundaki tümörlere transbronşial ince iğne biyopsisi yapılarak tanı konulmaya çalışılmaktadır.
  • EBUS-İA: endo bronşial ultrasonografi ile ince iğne biyopsisi yapılan özel bir bronkoskopik yöntemdir. Bu sayede ultrasonografik yöntemle bronş dışında ki tümör veya patolojik lenf nodlarından biyopsi alınması sağlanarak tanı ve/veya evreleme yapılmaktadır.
  • Mediastinoskopi: mediastinoskop denilen bir alet ile mediastenin değerlendirilerek mediastene invaze olan tümörler veya lenf nodlarından biyopsi alınarak tanı konulan cerrahi bir yöntemdir.

  • VATS (video yardımlı torakoskopik cerrahi): halk arasında yaygın kullanılan "kapalı ameliyat" yöntemi ile göğüs boşluğuna 1veya 2 ya da 3 giriş deliği (port) kullanılarak bir kamera yardımıyla tümör biyopsisi ya da rezeksiyonunun yapıldığı cerrahi yöntemdir.

  • Torakotomi: açık ameliyat, hastanın toraks boşluğuna girilerek tümörden insizyonel veya eksizyonel biyopsi alınarak tanı konulması sağlanan cerrahi yöntemdir.

Ecz. Esra Geyikli: Tedavi yöntemleri nelerdir?

Doç. Dr. Mertol Gökçe:

Hastaların prognozlarını(iyileşme şansı)belirlemek

EVRELEME

En etkili tedavi yöntemini belirlemek

Tedavi sonuçlarını karşılaştırmak

Hastalığın anatomik yaygınlığını saptamak

Prognozu ve tedaviyi belirleyen en önemli 3 faktör

  • Histolojik tip (KHAK - KHDAK)
  • Evre
  • Performans durumu (Yaş, ek hastalık, genel durum)

Tedavi yöntemleri

KT, RT ve Cerrahi

İmmünoterapi

Ecz. Esra Geyikli: Ameliyat her akciğer kanserli hasta için çözüm müdür?

Doç. Dr. Mertol Gökçe: Erken evre tümörlerde sağkalımı uzattığı birçok yayında belirtilmiştir. Günümüzde erken evre akciğer kanserinin en iyi tedavisi operasyon olarak kabul edilmektedir.

Ecz. Esra Geyikli: Akciğer kanseri evreleri nelerdir?

Doç. Dr. Mertol Gökçe: 4 evresi vardır. En erken evresi Evre 1'dir. Evre 2, Evre 3 ve Evre 4.

Ecz. Esra Geyikli: Risk faktörleri nelerdir? Kimler risk altındadır?

Doç. Dr. Mertol Gökçe:

  • Akciğer kanseri için en büyük risk faktörü sigara içmektir.
  • Çevresel (Asbest, Radon gazı)
  • Genetik AC CA'li olguların %10 unda sigara anamnezi olmaması genetik yatkınlığı düşündürmektedir. Birinci derece akrabalarında AC CA olanların sigara içmeseler bile AC CA gelişme riski 2 kat artmaktadır.
  • Yaşam tarzı ( Zengin Antioksidan içeren diyet oksidatif DNA hasarını engeller ve koruyucu etki yapar.)
  • Karsinogenezis Karsinojen maruziyeti bronş epitelinde ve genetik yapıda hasara neden olur. Mutasyon iki ana gen sınıfını hedef alır
  1. hücre çoğalmasını uyaran genler (onkogenler)
  2. tümör baskılayıcı genler

Ecz. Esra Geyikli: Erken teşhisin önemi ve bu anlamda yapılması gerekenler nelerdir?

Doç. Dr. Mertol Gökçe:Mevcut tahminler, bugün doğan kadın ve erkeklerin neredeyse yüzde 7 ' sine yaşamları boyunca akciğer kanseri teşhisi konacağını ve yüzde 6 ' sının bundan hayatını kaybedeceğini gösteriyor.Dünyadaki epidemik oranlarda akciğer kanseri ve akciğer kanserine bağlı ölümler artmakta. Ülkeler arasındaki farklılıklar, sigara içme oranlarındaki farklılıklarla büyük ölçüde açıklanmaktadır.

Akciğer kanseri teşhisi konanların sadece % 15,9'u 5(beş) yıl hayatta kalıyor.

Bu nedenle erken teşhis çok önemli.

Akciğer kanseri tarama çalışmaları yapılmakta.

NLST (ulusal akciğer kanseri tarama programı) çalışması akciğer kanserine bağlı mortaliteyi(ölüm oranı) % 21 oranında azalttığını göstermiştir.

Akciğer Kanseri (AC CA), tüm dünyada kanserden ölümün en sık nedenidir. Dünyada kanserlerin % 12,7'sini, kanser ölümlerinin ise % 18,2'sini AC CA oluşturmaktadır. Bu nedenle en önemli predispozan (yaygınlaştıran)faktör olan sigara içiminin bırakılması çok önemlidir. Özellikle 45 yaş üstü insanların her yıl check-up yaptırması önerilmektedir. İnatçı öksürük, kanlı balgam çıkarma, ses kısıklığı, omuz ağrısı, göğüs ağrısı, yeni gelişen nefes darlığı v.b. gibi belirtilerde doktora başvurmaları gerekmektedir.

Ecz. Esra Geyikli: Kadın ve erkekte görülme sıklığı nasıldır?

Doç. Dr. Mertol Gökçe: Erkeklerde görülen kanserlerin % 16,5'ini meydana getirirler ve en sık görülen kanser tipidir. Kadınlarda ise % 8,5 izlenirler ve 4. en sık görülen kanserdir.

Ülkemizde ki en son resmi rakamlar (2014 yılı) değerlendirildiğinde bir yıl içerisinde yaklaşık 96.200 erkek ve 67.200 kadının kanser teşhisi aldığı tahmin edilmektedir.

Ecz. Esra Geyikli: Akciğer kanserli bir hastanın yaşam süresinin uzatılması ve daha konforlu yaşayabilmesi için neler yapması gerekiyor?

Doç. Dr. Mertol Gökçe: Tedaviyi etkileyen faktörler yaşam süresini uzatmaktadır bu da hastalığın evresi, hastanın ek hastalıklarının (komorbidite) varlığı, azalan ve bozulan organ fonksiyonları, hastanın psikolojik durumu, küratif veya palyatif yaklaşım niyeti ve tedavinin yaşam kalitesine etkisidir. Multidisipliner sağlık merkezlerinde takip ve tedavilerinin yapılması ayrıca psikolojik destek tedavi verilmesi önerilmektedir. Palyatif destek tedavi programları sağlık bakanlığınca uygulanmaktadır.

Ecz. Esra Geyikli: Akciğer kanserinin aşısı var mıdır? Etkili midir? Kimlere kullanılabilir?

Doç. Dr. Mertol Gökçe: İnsan vücudunda bağışıklık sistemi vücutta sürekli oluşan veya dışarıdan aldığımız kendinden farklı ve yaşamla bağdaşmayan her türlü hücre ve organizmayı tanıyıp yok edilmesini sağlamaktır.

Çoğu hücre de bu mekanizma sayesinde yok edilmektedir.

Kanser hücrelerinin bir özelliği bu koruyucu mekanizmadan kaçabilmeleridir.

Bu nedenle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin kanser tedavisinde kullanılabilecek bir yöntem olduğu uzun yıllardır düşünülmüş ve farklı kanser tiplerinde bağışıklığı güçlendirerek tedavi çalışmaları başlamıştır.

Bu konuda Kübaʹda geliştirilen bir aşının yapılan ön çalışmalarda akciğer kanserine karşı olumlu sonuçlar verdiği geçtiğimiz haftalarda basında açıklandı.

Racotumumab adlı aşı bağışıklık sistemini uyararak NeuGcGM içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşmasını sağladığı gösterilmiştir. NeuGcGMʹnin normal hücrelerde bulunmadığı bilinmektedir.

Hastalarda aşının faydalı olması için kemoterapi sonrasında hastalığın gerilemesi veya en azından aynı kalması gerekmektedir.

Kemoterapinin faydalı olduğu 176 hastada ilk iki ay içinde başlanılan aşı tedavisiyle ömür 2 aya kadar uzamaktadır. Az sayıda hasta ile yapılan çalışmalarda görülen küçük ama olumlu sonuçlar nedeniyle aşıyla ilgili daha ileri çalışmalar yapılmaktadır.

Ecz. Esra Geyikli: Akciğer kanserinden korunmanın yolları nelerdir?

Doç. Dr. Mertol Gökçe: Risk faktörlerinden uzak durmak,

Her yıl check-up yaptırmak.

Sağlıklı beslenme (atioksidanlardan zengin diyet)

Düzenli spor (her yaşa uygun şekilde)

Ecz. Esra Geyikli: Son olarak eklemek istedikleriniz...

Doç. Dr. Mertol Gökçe:Dünyada AC CA'nin erken teşhisi için tarama programları (NLST, Nelson) yapılmıştır ve halen devam eden çalışmalar bulunmaktadır.

Bu taramalarda amaç erken evrede hastalığı yakalamak ve tedavi etmektir. En bilinen NLST çalışması ABD de yapılmıştır. Toplumdaki 55-74 yaş aralığında ve 30 paket/yıl sigara içimi öyküsü olan bireyler tarama programına dahil edilmiş düşük doz bilgisayarlı toraks tomografi (LDCT) ile hastalar taranmış ve %20 hasta bu şekilde erken teşhis ile tedavi şansı yakalamıştır. Ancak bu maliyeti yüksek bir uygulamadır. Ayrıca 55 yaş altında olanlar ve sigara içmeyenler bu programdan faydalanamamıştır. Bu nedenle yakın bir gelecekte uygulanması çok daha kolay ve düşük maliyetli yöntemler geliştirilecektir. Bunlar kanserin erken teşhisine yol açacak yeni biyobelirteçler ile gerçekleştirileceği öngörülmektedir. Biyobelirteçler kan, idrar ve nefes testleri ile tespit edilecek ve bu sayede tüm toplum kanser tarama programı ile taranabilecektir. Diğer umut veren çalışmalar ise immünoterapi alanındaki gelişmelerdir. İmmün sistemimizin ve kanser biyolojisinin keşfi ile ilgili çalışmalar devam etmekte, tedavi için yeni yöntemler geliştirilmeye çalışılmaktadır.

Editör: Pusula Gazetesi