Ak Partili Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş, Kanal Z'de Simge Kırlı'ya konuk olduğu programda, bir kadın gazeteci hakkında 'Ahlakı belli olmayan gazeteci' yorumunu yaptı.

Ali Bektaş, aynı gazeteci için "Bu malum gazeteci Fetoyla elini öptü yazan gazeteci. Soyadını bilmediğim bir gazeteci, çoluk çocuğuma kadar indi. Ahlakı sıfır olan bir bayan gazeteci'

Ali Bektaş, hakkında 'Antalya'da 40 milyonluk oteli var' iddiasını ortaya atan yayın organıyla ilgili de çok sert ifadeler kullandı: "Manyak mı bunlar ya? Bu işler kolay mı? 40 milyon bilmem ne? Hayır diyor ki; " Sen hırsızsın" diyor. "Sen yolsuzsun" diyor. Gazeteci bunu diyor. Biz bunu Sulh Ceza Hakimliğine bildirdik. Böyle bir şey olması mümkün değil. Haberin içinde ne diyor: "Vilayet soruşturma açmış. İçişleri bakanlığından..." Normalde Valiliğinde; "Hayır kardeşim böyle bir şeyden bizim haberimiz yok demesi lazım" demesi lazım. Siyasetçi bu konuda yalnız kalıyor. Sulh Ceza Hakimliğinden bu yazı kaldırılsın diye başvurduk. Başsavcılığa da ceza alsın diye başvurduk. Sulh Ceza Hakimliği 2004 yılında Polonya'nın yerel mahkemesinde bir yerel mahkemenin kararını bize gerekçe göstererek "BASIN ÖZGÜLÜĞÜDÜR" dedi. "Sen siyasetçisin biz seni hırsız olarak görüyoruz" dedi. "Seni yolsuz olarak görüyoruz" dedi. Mahkeme kararı bana onu söylüyor. Sen siyasetçiysen diyor; "Her türlü hakarete, her türlü şerefsizliğe layıksın" diyor. Karar özetle bunu söylüyor. Benimde çoluk çocuğum var ve bunu benimde çoluk çocuğum okuyor. Senden fazla bir şey istemedim. İnternete yazılan bir haberi kaldırılmasını istedim. O zaman bende ne yaparım? Madem basın özgürlüğü bu, o karalayanlar hakkında istediğimi söylerim. Böyle bir şey olabilir mi ya? Ne basın özgürlüğü? İnsanın aşağılamanın, insana iftira atmanın nesi basın özgürlüğü? Desin ki bana; "Arkadaş sen şunu yapamadın?" Tamam basın özgürlüğü. Her türlü eleştiriyi yapabilir? Ama ben diyorum ki; bu benim ve partimin ve milletvekilleri hakkında sürekli bu yazıların yazılması, bir itibarsızlaştırma cabasına gidilmesi, bir organizasyonun parçasıdır. Hamdi Uçar'ın, bilmem neyin konuşulması. Hayır efendim biz onurlu ve şerefli insanlarız. Yargı ya bunun gereğini yapacak? Ya ben gereğini yapacağım? Bunu mu istiyorlar? Bunlar birisinden para aldığı için. Benim ne işim olur, ben sıradan bir adamım. Kozlu'da bir gariban gelirde, hiç bir şey yokken, sadece birlikte olduğum için durup dururken; "Ali Bektaş'ın otelleri var" diye saçma sapan bir haberin çıkmasının sebebini size soruyorum. Niye çıkar bu haber? Bu konu hakkında bir belge yoktur. Ben buna kızıyorum. Yargının böyle karar almasına bu yüzden kızıyorum. Böyle bir belge, böyle bir gazetede yok. Al klavyeyi eline istediğini yaz, istediğin gibi karala. Karalatmayacağım. Sonuna kadar. Adalet gereğini yapmazsa ben gereğini yapacağım. Benim namusum ve şerefimle kimse oynayamaz. Ben bu saatten sonra bir şey beklemiyorum. Onurlu ve şerefli yaşamdan başka. Yok ben kalem aldım. Yok ben gazeteciyim. Şimdi bu laflarımı alacaklar, istedikleri gibi çırpıp atacaklar. "İşte Ali Bektaş efelendi, bilmem ne?" diye. Yok kardeşim! Bundan sonra Ali Bektaş böyle. Herkese gereğini yapacağım. Kimse sokakta rahat dolaşamayacak. Benim onuruma şerefime dokunan insanın onuruna şerefine dokunurum. Net, tehdit ediyorum."