Kıbrıs'ta Rumlar'ın en vahşi katliamlarından biri 23/24 Aralık 1963 gecesinde yaşandı.

Rumlar, 23/24 Aralık 1963 tarihinde Lefkoşa'nın Kumsal semtindeki Tabip Binbaşı Nihat İlhan'ın evine baskın düzenledi. Baskında binbaşının eşi Mürüvvet ile çocukları; İhsan Murad (6), Nuri Kutsi (4) ve Hakan (7 aylık) saklandıkları banyoda küvetin içinde makineli tüfeklerle kurşun yağmuruna tutularak katledildi.

Ailesinin katledildiğini 3 gün sonra Türkiye büyükelçisi Faruk Şahinbaş (1.1.1962-1.1.1964)'ın, "Başın sağolsun, eşin ve çocuklarını Rumlar katletmiş" sözüyle öğrenen Tabip Binbaşı Nihat İlhan'ın ilk tepkisi, "Vatan sağolsun" oldu.

56 yıl önce Rumlar tarafından hunharca yapılan bu saldırı Türk tarihine olduğu kadar dünya insanlık tarihine de kara bir leke olarak düştü.

ŞEHİT MÜRÜVVET HANIM DEVREK'TE YAŞADI

Mürüvvet hanım, Ali İhsan-Makbule Yertür ailesinin ikinci çocuğu olarak 1.4.1923 tarihinde Zonguldak Merkez Soğuksu Müftülük semtinde 252 nolu evde doğdu. Çocukluğu, ilkokul çağları ve gençlik yılları bu semtte geçti. Aile, 1937 yılında Kozlu'ya taşındı. (1)

1.12.1920 doğumlu olan ablası Melek (Yertür) Özçep, 1938'de İzzet Özçep'le evlenerek Hopa'nın Başköy Köyüne gelin gitti.(2 )

Mürüvvet Hanım, Mithatpaşa Birinci ve İkinci mehtebini bitirdi (1936).(3)

1924'ten itibaren 3+2 olan ilkokul süresi 1932-33 öğretim yılından itibaren 6 yıla çıkarıldı. Bu sürenin ilk 3 yılında "alan ve kültür eğitimi"ne, ikinci 3 yılında ise "mesleki eğitim"e ağırlık veren eğitim programları uygulandı.(4)

Mürüvvet hanım, ilkokulu bitirdikten sonra 1939'da yer altı maden işletmesinde çalışan işçilerin ve ailelerinin sağlık gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurulan EKİ'ye bağlı Amele Birliği Hastanesi'nde hemşire-ebe olarak çalışmaya başladı.

Bu kurumda, (EKİ-Amele Birliği) sicil memuru olarak görev yapan Devrek'in Ayanoğulları sülalesinden (5) Mehmet-Fatma Gülizar çiftinin 28 yaşındaki oğulları Ali Ferit (Tuncer) ile ilk evliliğini yaptığında Mürüvvet hanım 17 yaşındaydı. (15.2.1940). (6)

Devrek'in Şükrü Kaya Mahallesi (Şimdiki Yeni Mahalle) Kocakapı mevkisinde bulunan Ayanoğullarının 122 nolu evine gelin geldi. Kısa bir süre Devrek'te yaşadı.

Mürüvvet Hanım, 15 yıl birlikte yaşadığı Ali Ferit Tuncer'den 10.11.1955/29.11.1955 tarihinde boşanarak ailesinin Kozlu'daki evine yerleşti. Bu evlilikten hiç çocuğu olmadı. Mürüvvet hanım daha sonra, ailesinin sokağındaki 98 nolu evde oturan ve 1952 Haziran'da Zonguldak 29. Bağımsız Ağır Uçaksavar Topçu Taburu'na atanan Tabip Üsteğmen Nihat İlhan'la tanıştı.

Nihat İlhan, 3 yıllık kıta hizmetinin bitimi olan 1955 yılı ekim ayında Ankara GATA'ya atanarak hariciye kliniğinde asistan olarak çalışmaya başladı. Bu arada Mürüvvet hanımla Kozlu'da başlayan arkadaşlığını sürdüren Üsteğmen Nihat İlhan, onla 05.07.1956 tarihinde de evlenerek yaşamını birleştirdi.

Ali Ferit Tuncer'in ilk evliliği, 1.7.1912 tarihli İstanbul doğumlu Malike hanımladır. Bu hanımla 4.2.1931 tarihinde evlenmiş ve 5.12.1939 tarihinde de boşanmıştır. Ali Ferit'in üçüncü evliliği de 11.3.1932 Manisa doğumlu Emine hanımladır. Evlilik tarihleri ise 7.1.1956'dır.

1958 yılında Yüzbaşılığa terfi eden Nihat İlhan, 1960 yılı temmuz ayında ABD Washington DC.'ye gönderildi ve burada 2 yıl görev yaptı. 1961 yılında binbaşı oldu, 1962 yılı ağustos ayında yurda döndü. 20 Mart 1963'te Kıbrıs Türk Kuvvetleri alayı baştabipliği ve cerrahlığına atanan Binbaşı Nihat İlhan, aynı gün özel uçakla Kıbrıs'a giderek göreve başladı. Ancak ilk başta eşi ve çocuklarını oraya götürmedi.

Daha sonra Lefkoşa'nıın Kumsal mevkiinde bahçe içinde tek katlı bir ev kiralayan Binbaşı İlhan eşi ve 3 çocuğunu buraya aldırdı.

KÜVET KAN GÖLÜNE DÖNMÜŞ VE HEPSİ O ANDA ŞEHİT OLMUŞ

Binbaşı Nihat İlhan, 1963 yılı Aralık ayının ilk beş gününü anlatıyor (7):

1963 yılı aralık ayında "Kanlı Noel"de Makarios ve EOKA'cı Grivas,huzur ve düzeni bozma gayretine girdiler. 18 Aralık perşembe günü Türk Kuvvetleri alayı teyakkuz durumuna geçti. Aynı gece alaya, görevimin başına gittim. Müteakip günlerde alay, Gönyeli'ye intikal ettirildi. İlkokulu revir haline getirerek, çevreden gelen yaralıları tedavi ettik. 24 Aralık Çarşamba gecesi Kumsal'daki evimin dış kapısının kilidi Rumlar tarafından taranmış. Rumlar evimize girince, eşim üç oğlumuzu yanına alarak banyoya sığınmış, çocuklarımızı küvete koyarak vücudunu üzerlerine siper etmiş. Vicdansız, insafsız, gözü dönmüş yaratıklar eşimi ve çocuklarımı makineli tüfeklerle taramışlar, küvet kan gölüne dönmüş ve hepsi o anda şehit olmuşlar.

Ardından cenazeleri Elazığ'a götürdük. Çocuklarım hala kanlar içindeydi. Ellerimle yıkadım. Aile kabristanına çocuklarımı ve eşimi gömdüm.

Binbaşı Nihat İlhan 23 Kasım 2016'da 92 yaşında acı olaydan 53 sene sonra vefat etti.

KENDİ ELLERİYLE YIKADI

"... Bir babanın başına gelebilecek en büyük felaketi yaşayan bu tabip binbaşı,

evlatlarının cenazelerini kendi elleriyle yıkadı. Minik bedenlerini santim santim yokladı. Hakan'da kurşun izi bulamadı. 10 aylık bebecik... Vücudunu yavrularına siper etmeye çalışan annesinin altında kalmış, nefessizlikten boğularak can vermişti!" (8)

MÜRÜVVET HANIMI DEVREK'TEKİ ARKADAŞLARI ANLATTI

Halide (Meti) Yeşilbaş (1923 d.): Çok iyi görüştüğüm ve sevdiğim bir insandı. Terzilik yapıyordum ona çok elbise diktim o da bana dikti, elinden her şey gelirdi. Misafirperverdi, Güleryüzlü, iyi insandı. Ayanoğullarının Ferit'iyle evlendi. O Devrek'e gelin geldikten 6 yıl sonra ben de Kozlu'ya gelin gittim (1946). Onlarında Kozlu'da evi vardı. Annesiyle çok gün yaptık. Mürüvvet sıkça gelirdi Kozlu'ya, görüşürdük. Sonra benim kocamı öldürdüler ben de Devrek'e ailemin yanına yerleştim, Devrek'te yine onla beraber olurduk. Kadınlara hemşirelik ve ebelik yapardı. Sonra o Ferit'le anlaşamayınca ondan ayrıldı ve Kozlu'ya ailesinin yanına gitti. Sonra da bir tabiple evlendi. Kıbrıs'a gittilerdi orada da bu kötü olay yaşandı ve hem ülke olarak hem de Devrekliler olarak büyük bir üzüntü duymuştuk. Hala yüreğim yanıyor.

Hacı Müfit Hacıkulaoğlu (1933 d.): Mürüvvet abla Kozlu'dan gelin geldi Devrek'e, Ayanoğlu sülalesine. Kocakapı'daki Ayanoğullarının evinde düğünü yapıldı. Devrek'te uzun yıllar yaşadı, sonra da Ferit'ten ayrılıp binbaşıyla evlendi dediler. 1963 yılında da Kıbrıs'ta Rum çetecileri bir baskınla 3 çocuğunu banyo küvetinde katletmişler. Olayı duyunca tüm Devrekliler ağladı.

Nigar Öner (1926 d.): Mürüvvet hanım EKİ'nin Mükellefiyet Memuru Ferit ile evliydi. Müfettişler Köyü'nde oturduğumuz zamanlar Şükran Can'larla köye amcam Ahmet Müfettişoğlu'nun evine gelirlerdi. Orada tanıdım Mürvet hanımı. Çok alımlı, gösterişli, boylu poslu biriydi. Ferit'ten sonra bir Binbaşıyla evlendi, Kıbrıs'ta da Rum çetecileri tarafından çocuklarıyla birlikte katledildi. Haberini alınca çok üzüldük: Şuan gözlerimin önünü Ferit ile Mürüvvet hanım geldi. (Hüzünle)

Sevim Karaoğlu (69 d.): Annem Adile Akay Akman Zonguldak'ın ilk fotoğrafçılarındandı. Soğuksu Müftülük'te evimiz vardı. Akrabalarımız hala da orada. Annem'in çocukluk ve genç kızlık arkadaşıydı. Annem 3 Ekim 1993 tarihinde 69 yaşındayken öldü. Annem geç evlenmiş, 1948 yılında evlenmeden önce 4 yıl Amele Birliğinde memur olarak çalışmış. Mürüvvet hanım da orada hemşire-ebelik yapmış. Ferit ile de burada tanışmışlar.

Fikret Gökçe (9): Kanlı Noel'de çocuklarıyla birlikte evinin banyosunda katledilen Mürüvvet Hanım okul arkadaşım Şeniz'in teyzesiydi. Nihat İlhan Paşa, Tabip Üsteğmen olarak bizim okuduğumuz Zonguldak Çelikel Lisesi'nin yakınında bulunan birliğe atanmış ve o mahallenin kızı Mürüvvet Hanımla Zonguldak'ta evlenmişti. Bir toplantıda İlhan Paşa'yla o yıllara ait anılarını konuşmuş ve uygun bir zamanda birlikte Zonguldak'a giderek bu konuda düzenlenecek bir etkinliğe katılmayı planlamıştık. Kısmet olmadı.

BİRAZ İRİ YARI, ZONGULDAKLI BİR HANIMDI (10)

Oğlu Nuri Kutsi İlhan'ın anaokulu öğretmeni olan Birsen Şemsettin de Mürüvvet hanımı anlatıyor:

"... Feride Hanım, 60'ın üzerindeydi.. Binbaşıya da evi kiraladılar. Ama binbaşının, 3 tane oğlan çocuğu var. En küçüğü 1 buçuk yaşlarında falan, kucaktaydı. Feride Hanım çok becerikli bir hanımdı. O küçük oğlana pijamalar diker, patikler işlerdi. Mürüvvet Hanım ile birbirlerini çok çok severlerdi. İyi geçinirlerdi. Mürüvvet Hanım bir yere gideceğinde de çocuklara Feride Hanım bakardı. Ne pişirse onlara da verirdi. Feride Hanım bizim köydendi. Ben hem Feride Hanımı biliyorum, hem çocuğu. Çocuk (Kutsi) benim öğrencim. Mürüvvet Hanım da her gün gelir gider, çocuğu okula getirirdi. Bir askerle beraber gelirlerdi okula. Ya binbaşı gelir, çocuğu bırakırdı ya da Mürüvvet Hanım. Her ikisi ile de görüştüğüm için beni evlerine davet ederlerdi. Olaydan 15 gün önce de ben, Mürüvvet Hanım'da misafirdim. Kutsicik, Feride Hanım ile beraber fala bakıyordu. Feride Hanım fal bakarken, ona da öğretmiş. 'Öğretmenim falınıza bakayım.' dedi, bana. Ben de kahve içtim. O da güya, 4 yaşında fal bakıyor. En büyüğü de Köşklüçiftlik İlkokulu'nda okuyordu. Perihan hoca hanım da onun öğretmeniydi. En küçükleri 1 yaşındaydı, Murat. Mürüvvet Hanım ise 30-35 yaşlarında, biraz iri yarı, Zonguldaklı bir hanımdı..."

Editör: Pusula Gazetesi